1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sığınmacılar suç oranını artırıyor mu?

3 Ocak 2018

Almanya'da yapılan yeni araştırmaya göre suç oranındaki artışta sığınmacı nüfusundaki artış rol oynuyor. Ancak uzmanlar rakamların yanıltıcı olabileceği görüşünde.

https://p.dw.com/p/2qJAe
Fotoğraf: Getty Images/AFP/W. Kohsar

Federal Aile Bakanlığı'nın talebi üzerine Zürih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden suç bilimleri uzmanlarının yaptığı araştırma, Almanya'da son iki yıl içinde artan şiddet suçlarını mercek altına aldı.

Alman haber ajansı dpa'da yayınlanan araştırma sonuçları, Aşağı Saksonya eyaletinde artan suç oranlarıyla sığınmacı sayısı arasında bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Polisin verilerine göre, eyalette 2015-2016 yılları arasında işlenen şiddet suçlarında yüzde 92.1'i göçmenlerle ilişkilendirilebilecek yüzde 10.4'lük bir artış görüldü.

Ancak raporu oluşturan uzmanlara göre göçmenler tarafından işlenen suçların Alman vatandaşları tarafından işlenen suçlara oranlara iki katı daha fazla kayıt altına alınması bu artışta rol oynadı.

Uzmanların dikkat çektiği bir diğer nokta ise özellikle sığınmacılar tarafından işlenen suçların kurbanlarının diğer sığınmacılar olması. DW'nin sorularını yanıtlayan araştırmacılardan Sören Kliem, kayıt altına alınmayan vakaların sayısının fazlalığını vurgulayarak, ''Bu insanlar da bizim ilgimizi hak ediyor. Özellikle de savunmasız kadın ve çocuk sığınmacılar'' ifadelerini kullandı.

Raporu hazırlayan uzmanlar, uygulanabilecek bazı teşvik programlarının da sığınmacıların uyum sürecine katkıda bulunmasının yanı sıra, bu programların süresiz oturum alma ihtimalleri düşük olanların ülkelerine dönüş süreçlerinde de onlara yardımcı olabileceğinin altını çizdi. Kliem, özellikle bu sığınmacıların ülkelerine yapılacak kamu yardımlarının, ülkelerini terk etmemeleri için faydalı olabileceğini söylerken; memleketlerine dönmek zorunda kalanlar için de gelecek perspektifleri kazandıracağını vurguladı.

Raporun bir diğer yazarı Dirk Baier'e göre ise uyumun anahtar kelimesi ''dil''. Dili öğrenmenin öncelik olması gerektiğinin altını çizen Baier, ''Zira, dil her daim bir topluma uyumun anahtarıdır, eğer dili bilmiyorsanız toplumun parçası olmak oldukça zor bir hale gelir'' diye konuştu.

Öte yandan Baier, araştırmanın devletin uyum sürecine yatırım yapmasının yeterli olmadığına, sonuç olarak  toplumun kendisinin bu uyum problemiyle karşı karşıya kaldığına işaret ettiğini vurguladı. Baier, bu bağlamda yardım örgütlerine katkı sunan ya da sığınmacıların uyum süreçleri için bireysel çaba gösteren gönüllülerin yeterince desteklenmediğini savundu.

''Aile birleşimi desteklenmeli''

Raporun ortaya koyduğu bir diğer dikkat çekici nokta ise suç işleyenlerin demografik profilleri. Buna göre, şiddet suçları daha çok 14-30 yaş aralığındaki erkekler tarafından işleniyor.

Araştırmacılar bu durumu eşleri, anneleri ya da kızkardeşleri gibi aile üyeleri yanında olmayan genç erkeklerin suç işleme eğilimlerinin daha yüksek oluşuna bağlıyor. Baier, aile kuran ya da daha istikrarlı ilişkilere başlayan genç erkeklerin suç işleme oranlarının düştüğüne dikkat çekiyor.

Sığınmacıların aile birleşimi süreçlerinin askıya alınmasını eleştiren Kliem'e göre de etik bakış açısının yanı sıra, kriminolojik açıdan da Almanya'nın sığınmacıların aile birleşimine daha fazla odaklanması gerekiyor.

2015 yılından bu yana Orta Doğu, Asya ve Afrika'da savaş ya da yoksulluk gibi nedenlerle ülkelerinden kaçan bir milyonun üzerinde sığınmacı Almanya'ya geldi.

DW/SÖ,ÖA

© Deutsche Welle Türkçe