1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SÖYLEŞİ: Almanya'ya uyum süreci ve imamlar

26 Haziran 2010

Osnabrück Üniversitesi'nden Prof. Dr. Rauf Ceylan "İslam'ın Vaizleri" adlı kitabında Almanya'daki imamları mercek altına alıyor. İmamların Almanya'da yetişmesi gerektiğini savunan Ceylan ile Jülide Danışman konuştu.

https://p.dw.com/p/O3Qk
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

DW: ”İslam’ın Vaizleri- İmamlar kim, ne istiyorlar” (Prediger des Islams- Imame wer sie sind und was sie wirklich wollen) adlı kitabınızda da belirttiğiniz gibi, Almanya’da görev yapan yaklaşık 2 bin imamın büyük bölümü neredeyse yüzde 90’ı ülke dışından geliyor. Bu nasıl sorunlara yol açıyor?

Osnabrück Üniversitesi'nden İslam bilimci Prof. Dr. Rauf Ceylan
Osnabrück Üniversitesi'nden İslam bilimci Prof. Dr. Rauf CeylanFotoğraf: picture alliance / dpa

Ceylan: En önemli faktör imamların Almanca dilini bilmemeleri. Dolayısıyla gençlerle, yani cemaatin genç üyeleri ile iletişime geçemiyorlar. Bu toplumda olan bitenleri takip edemiyorlar, zaten dört-beş sene için geldiklerinden dolayı yine Türkiye’deki veya başka İslamî ülkelerdeki gelişmeleri takip ediyorlar. Burada hem Alman toplumu ile hem de Müslüman cemaatler ile diyaloğa geçemiyorlar.

DW: Diyalog kurulamaması nasıl sonuçlar doğuruyor?

Ceylan: Mesela aktüel bir araştırma çıktı. Araştırmanın tezine göre dindarlık arttıkça, şiddet eğilimi de artıyor. Bu tür şeyler şimdi Almanya’nın gündemini belirliyor. İmamların bu tür araştırmaları da bilmeleri lazım. Şu anda Almanya’da aktüalite nedir, hutbeleri ona göre ayarlamaları lazım. İslam derslerinde de bu tür aktüel konuları gençlerle birlikte konuşmaları lazım. Ve tabii ki gençler için de imamların Türkiye’den veya başka bir İslamî ülkeden gelmeleri şunu gösteriyor: Demek ki bizim dinimiz Almanya’ya uygun bir din değil. Bizim dinimiz Türkiye’ye ait, Arap ülkelerine ait. Fakat burada bir kimlik geliştirmek için, Müslüman-Alman kimliği geliştirmeleri için Müslüman cemaatleri kendi imamlarını Almanya’da yetiştirmeleri gerekiyor.

Prof. Dr. Rauf Ceylan'ın ”İslam’ın Vaizleri- İmamlar kim, ne istiyorlar” kitabı (Prediger des Islams- Imame wer sie sind und was sie wirklich wollen)
Prof. Dr. Rauf Ceylan'ın ”İslam’ın Vaizleri- İmamlar kim, ne istiyorlar” kitabı (Prediger des Islams- Imame wer sie sind und was sie wirklich wollen)

DW: Hutbelerden söz ettiniz... Türkiye'de camilerde verilen hutbelerin konusu genellikle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenir. Almanya’da verilen hutbeler kim tarafından belirleniyor?

Ceylan: Almanya’da da benzer bir sistem var, Diyanet’in yani DİTİB’in bir komisyonu var. İçerik olarak, Anneler Günü olsun, Türkiye’deki bayramlar olsun, belirli dinî, ahlakî öğütler olsun, bunlar veriliyor. Öbür cemaatlerde ise böyle bir komisyon yok. Merkezî bir sistem yok. Genellikle imamlar kendileri belirliyor. Ve imamlar daha çok eğitimli olsaydı, burada olup, bitenleri bilselerdi bunları daha aktif bir şekilde kullanabilirlerdi. Fakat bu olmuyor. Genellikle burada Müslüman gençlerin, cemaatlerin realitesi ile hiç bağdaşmayan konuları konuşuyorlar.

DW: Siz kitabınızda imamların Alman toplumu ile Müslüman cemaat arasında bir köprü görevi kurabileceğinden söz ediyorsunuz. Peki imamlar uyum konusunda nasıl bir rol oynayabilir?

Ceylan: İmamların zaten toplumda bir çok rolleri var, örnek olarak, eğitici olarak farklı fonksiyonları vardır. İmam demek 24 saat cemaatle ilgilenmek demektir. Bunların dışında imamlara farklı görevler vermek bence imamların görevini aşar. Fakat eğer yani bu kadar bir güven varsa, cemaat imama gidiyorsa, imamlar bu köprü fonksiyonunu daha iyi kullanabilir. Mesela pedagojik bir sorunda gelenleri belirli müesseselere gönderebilirler. Fakat bunları yapamıyorlar. Dolayısıyla imam hem borç konusunda konuşuyor, hem aile sorunlarında pedagog olması gerekiyor. Ben bunları savunmuyorum. Tam aksine diyorum ki, eğer imamlar bu toplumu bilirlerse, Almanca konuşabilirlerse köprü fonksiyonunu daha iyi bir şekilde uygulayabilirler.

DW: Almanya’daki imamların Türkiye’ye kıyasla farklı görevleri olduğu söylenebilir mi?

Ceylan: Bakınız şimdi Yahudiler’de din adamları 19. Yüzyıla kadar sadece Tevrat ile ilgilenmişler. Ondan sonra bir çok fonksiyon gelmiş. Bu çok doğal diasporada. Hristiyan din adamları ise çoktan beri hem dinî eğitimci olarak görev almışlardır, hem ibadet konusunda görev almışlardır. Fakat bunun yanı sıra cemaatle de ilgilenmişlerdir. Bu konuda benzer bir rol değişimini Müslümanlarda da takip edebiliyoruz. Cemaat imamdan daha farklı şeyler bekliyor. Sadece namaz kıldırmak değil, yani hem pedagojik açıdan daha kaliteli olması lazım, din derslerinin içeriğinin de buranın şartlarına daha uygun olması lazım. Bu da olacak. Ben inanıyorum ki, zaten cemaatlerle şu anda kooperasyon içindeyiz. Bizim en az 10 sene içinde farklı imam tipleri yetiştireceğimize inanıyorum.

DW: Almanya Bilim Konseyi ülkede ilahiyat fakülteleri kurulması yönündeki tavsiye kararını ocak ayının sonunda açıkladı. Buna göre, imamların da Almanya’da yetiştirilmesi öngörülüyor. Siz de görevli olduğunuz Osnabrück Üniversitesi Kültürlerarası İslam Çalışmaları Bölümü'nde imamların Almanya’da öğrenim görmesi için hazırlıklar yapıyorsunuz. Bu çalışmaları anlatabilir misiniz?

Ceylan: Bu konuda küçük ve büyük çözüm var. Küçük çözüm; bu sene onuncu aydan itibaren burada görev yapan hem imamlara hem de cemaatte fahri olarak çalışanlar için iki sömestr sürecek bir ders vermeye hazırlanıyoruz. Bu derste hem genel olarak Almanya bilgisi, ikinci ağırlık olarak cemaat pedagojisi vermek istiyoruz. 2012-2013 yılında ise biz Almanya’da ilk kez ilahiyat dersleri vermek istiyoruz. Yani bize beş yeni profesör gelecek, beş yeni kürsü gelecek. Ve biz bu kürsülerde Almanya’da ilk olarak burada yetişen, büyüyen, liseyi bitirmiş Müslüman gençlere ilahiyat okuma imkânı sağlamak istiyoruz.

DW: İmamların eğitimi konusunda Alman hükümetinden nasıl bir destek bekliyorsunuz?

Ceylan: Biliyorsunuz medya olsun, Wissenschaftsrat olsun önemli bir noktaya değindiler ve bunların siyaseten lafta kalmaması, gerçekten bu konunun arkasından gidilmesi (istendi). Mesela biz on senedir İslam din dersinin önemli olduğunun altını çiziyoruz. Bunu cemaatler de artık istiyor. DİTİB de önceden Türkçe olsun diyordu, şimdi Almanca olabilir demelerine rağmen 900 bin Müslüman öğrencinin belki bir kaç bini bu derslere gidebiliyor. Yani biz bu konuda bile çok büyük eksiklikler görüyoruz. İmamlık konusunda ise biz bu eksiklikleri görmek istemiyoruz. Yani 2012-2013 yılında bizim muhakkak bu imam eğitimine başlamamız lazım.

DW: Peki Türk hükümetinden nasıl beklentileriniz var?

Ceylan: Türk hükümetinin konusu farklı. Küçük çözümde okey, fakat büyük çözüm yani burada bağımsız bir şekilde imamların eğitilmesi konusunda farklı düşünüyor Türk hükümeti. Bu konuda görüşmeler sürüyor, bir sonuç almadık henüz.

© Deutsche Welle

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Ahmet Günaltay