1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suudi Arabistan ve petrol

Peter Phillip / DW2 Haziran 2004

Suudi Arabistan'ın önemli petrol merkezlerinden El Hobar’daki saldırı ve rehin alma eyleminin yankıları sürüyor. Saldırı sonrası uluslararası piyasalarda petrol fiyatları, rekor düzeyde arttı. Ülkede yeni saldırıların olabileceği ihtimali, ekonomistlerin endişelerini daha da artıyor. Dünyanın bir numaralı petrol üreticisi olan Suudi Arabistan’daki terör eylemlerinin dünya ekonomisine olası etkilerini Deutsche Welle’den Peter Philipp büyüteç altına aldı:

https://p.dw.com/p/Aa3I

”'Radikal dinci teröristler, Suudi Arabistan’ın kuzeydoğusundaki petrol üretim tesislerine bir saldırı düzenliyorlar. Bu saldırıyla sadece Suudi Krallığı zarar görmüyor, aynı zamanda dünya ekonomisinde de büyük çalkantılar oluyor.'

Bu senaryo, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü CIA’nin eski elemanlarından Robert Bear’in ”Suudi Bağlantısı” adlı kitabında yer alıyor. Bear, CIA’nin operasyonlardan sorumlu dairesinde 1976-1997 yılları arasında Irak, Duşanbe, Rabat, Beyrut, Hartum ve Yeni Delhi'de çalışmış, aynı zamanda Amerikan Ulusal Güvenlik Dairesi eski elemanlarından olan emekli bir ajan. Bugüne kadar Robert Bear’in kitabındaki senaryoyu gerçeğe dönüştürmek için herhangi bir girişim ortaya çıkarılmadı.

Ancak El Hobar’da geçtiğimiz haftasonu meydana gelen terör eylemi, uluslararası uzmanların bu yöndeki endişelerini had safhaya çıkardı. Suudi Arabistan’ın en önemli petrol üretim merkezlerinden olan El Hobar’daki saldırıyı üstlenen El Kaide’nin açıklaması, bu endişeleri haklı çıkarır nitelikte: ”Haçlı ordusu” olarak tanımlanan yabancıların, Müslümanlar’a ait yeraltı hazinesi olan petrol çaldıklarının belirtildiği El Kaide açıklamasında, El Hobar’daki eylemle bunlara ağır bir darbe indirildiği savunuluyor.

Aslında Suudi hanedanı ile Batı arasıdaki yakın ilişkiler, yıllardan bu yana radikal dincileri rahatsız ediyor. Onların gözünde bir ”rüşvet ve yolsuzluklar rejimi” olana Suudi Krallığı, Batı tarafından destekleniyor, bunun karşılığında da Suudi petrollerini ayrıcalıklı olarak alıyorlar. Bu nedenle Batı dünyası, Arabistan’daki pekçok olumsuzluğu görmezlikten geliyor. Suudiler de bunun diyetini, kriz zamanlarında petrol arzını artırıp, dünya petrol piyasalarındaki dengeye sağlayarak ödüyorlar. Tıpkı, Perşembe günkü OPEC toplantısında Suudi Ararabistan’ın kabul ettirmeye çalışacağı üretim artışı formülü gibi.

Uzmanlara göre, Suudi Arabistan’daki petrol üretim tesislerine yapılabilecek olası bir terör saldırısı, aynı zamanda dünya ekonomisine indirilecek bir darbe anlamına gelebilir. Gerçi bu tesislerde gece gündüz olağanüstü güvenlik önlemleri uygulanıyor. Ama 11 Eylül olayları, Doğu Afrika, Madrid ve son olarak El Hobar’daki saldırıların ardından her an herşeyin olabileceğini de gözardı etmemek gerekiyor.

Emekli CIA ajanı Robert Bear, kitabında böyle bir saldırının olası sonuçlarına ilişkin hayli karamsar bir tablo çiziyor. Buna göre, iyi koordine edilmiş bir saldırı, petrol üretim tesislerini iki yıllığına devre dışı bırakabilir. Bu ise dünya ekonomisi açısından tam bir felaket anlamına gelir.

Dünya petrol rezervlerinin yüzde 8.5’ine sahip olan İran’da 1979’da gerçekleştirilen ”İslam Devrimi” sonucunda dünyada petrol üretimi sadece yüzde 7 oranında azalmasına rağmen, fiyatlar olağanüstü boyutlara ulaşmıştı. Dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 25’ine sahip Suudi Arabistan’ın iki yıl süreyle petrol arzını durdurmak zorunda kalmasının doğuracağı sonuçları tahayyül etmek bile çok güç."