1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriyeli mülteciler bekleyişte

8 Şubat 2012

Türkiye, uluslararası bir konferansla Suriye krizini çözüme kavuşturmak istiyor. Türkiye-Suriye sınırındaki Suriyeli mülteciler de gelişmeleri yakından takip ediyor. Mülteciler, olaylara seyirci kalmak istemiyor.

https://p.dw.com/p/13zgY
Fotoğraf: dapd

Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kınama kararının Çin ve Rusya veto engeline takılması üzerine, uluslararası toplum yeni çözüm arayışları başlattı. Bir çok ülke Suriye'den büyükelçisini geri çekerken, Avrupa Birliği de Suriye’den Avrupa’ya ticari uçuşların yasaklanması gibi yeni önlemlerle Suriye’ye yönelik yaptırımları sertleştirmeye hazırlanıyor. Öte yandan gelişmeler Türkiye’nin de yakın takibinde. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye krizinin çözümü için uluslararası mutabakat platformu oluşturmaya kararlı olduklarını söyledi. Davutoğlu bir süre önce Suriyeli mültecilere de güvence vermişti. Türkiye-Suriye sınırındaki mülteci kamplarında şu anda yaklaşık 7 bin Suriyeli bulunuyor.

Flüchtlinge Unruhe und Gewalt in Syrien
Şu günlerde sınırı geçmek ve özellikle de Humus’a gitmek imkânsızFotoğraf: dapd

Mülteci kampından izlenimler

Kamptaki Suriyeli mülteciler kendilerini son gelişmelerin akışına kaptırmış durumda. Neredeyse tüm konuşmalar Humus’taki çatışmalarla Çin ve Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki Suriye yönetimini kınama kararına karşı vetosu üzerine. Vasim Sabbah kamptaki tek Humuslu mülteci. Sabbah Humus’ta yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği olaylara ilişkin haberlerin kısa süre içinde kampa ulaştığını söylüyor. Humus’ta yaşananlar kampta şok etkisi yaratmış. Sabbah, "Saat sabaha karşı 2’ydi. Olayları duyar duymaz herkes toplandı ve yürümeye başladılar. Kampın çevresinde yürüyüşe geçtik, herkesi uyandırdık, orada neler olduğunu bilmelerini istedik. Bazıları harekete geçmek ve yardım etmek istedi" diye konuşuyor.

Vasim kamptaki bazı mültecilerin Humus’taki hastanelere gönderilmek üzere kan vermek istediğini söylüyor. Ancak şu günlerde sınırı geçmek ve özellikle de Humus’a gitmek imkânsız. Mültecilerden bazıları Humus yerine 3 km. uzaklıktaki Özgür Suriye Ordusu’nun konuşlandığı kampa gitmiş. Geceleyin kampta toplanan onlarca kişi gelişmeler hakkında konuşup, çözüm aramış. Suriyeli mülteci Vasim Sabbah Özgür Suriye Ordusu’na ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunuyor: “Hiçbir yerden destek almıyorlar. Bir şey yapmak isteseler bile, buradan hiçbir şey yapamazlar. Konuşmamızın ertesi günü askerler gelip, buradaki insanlarla konuştular ve ‘bizi suçlamayın, nasıl yardım edeceğimizi bilmiyoruz, elimizden hiçbir şey gelmiyor çünkü kimse bize destek vermiyor. Çok sayıda ülke bize söz verdi ama hiçbir şey görmedik’ dedi.”

"Utanç kaynağı"

Askerlerin kampa gelip bu açıklamaları yapmasından yalnızca birkaç saat sonra Çin ile Rusya’nın veto haberini almışlar. Kamptaki mültecilerden Hazvan Hac-İssa bir avukat. İssa, çifte vetonun buradaki mültecileri büyük şaşkınlığa uğrattığını, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde olanlar insanlık adına bir utanç kaynağı, çünkü Güvenlik Konseyi insanları korumakla yükümlü. Ama şimdi öldürmeyi destekliyorlar. Suriye’de çok sayıda insan öldü, ölmeye de devam ediyor. Hiç kimse bu katliama son veremiyor. Bu bir utançtır" sözleriyle ifade ediyor.

Zeltlager für Syrische Flüchtlinge in Boynuyogun Türkei
Türkiye-Suriye sınırındaki mülteci kamplarında şu anda yaklaşık 7 bin Suriyeli bulunuyorFotoğraf: dapd

Kamptaki pek çok kişi geçen hafta sonunda meydana gelen gelişmelerin bir dönüm noktası olduğu görüşünde. Kamp sözcüsü Türkiye topraklarında aylar geçirdikten sonra, artık burada kalamayacaklarını söylüyor. Sözcü, "Bir şeyler yapmamız gerekiyor, o noktaya geldik. Gençler hiçbir şeyleri, hiç kimseleri olmadığı halde dönmeye karar verdiler, sırf orada, insanlara destek olabilmek için. Bin, bin beş yüz kadar kişi dönmeye hazır" diyor.

Müdahale beklentisi

Bazı mülteciler oturma eylemi başlatmayı planlıyor. Bazıları kurdukları Facebook grubu aracılığıyla para toplamaya çalışıyor. Gençlerin çoğu ülkeye sızabilmenin yollarını arıyor, ancak onlar da barış içinde kampta kalmakla isyancılara katılmak arasında tercih yapmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Avukat Hazvan Hac-İssa, “Şayet silahlanır ve savaşırsak, rejim de bize karşı daha fazla güç kullanacak ve daha fazla kişiyi öldürecektir. Rejimi kendi haline bırakırsak, yine daha fazla insan ölecek. Ne yapmamız gerektiğini biz de bilmiyoruz" diyor.

Kısa bir süre önce kampta evlenen genç Hasan ise barışçıl protestoların ancak uluslararası toplumun Suriye’ye müdahale etmesi halinde anlam kazanacağını savunuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Marine Olivesi / Başak Özay

Editör: Ahmet Günaltay