1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sistani'nin gücü

26 Ağustos 2004

Irak’taki Şiiler‘in en çok saygı gören dini lideri olarak nitelendirilen Ayetullah Sistani Necef yolunda. Sistani kısa bir süre önce İngiltere’de kalp ameliyatı olmuş dün Kuveyt üzerinden Irak’a dönmüştü. Sağlık koşulları elvermese de Sistani’nin otoritesini koruması için Necef’e gitmesi gerekiyordu. En azından gözlemciler, Mukteda El Sadr gibi dini otoritesi olmayan bir imamın Amerikan birliklerine karşı başkaldırmasının Sistani’nin otoritesini sarsabileceği görüşündeler. DW’den Peter Philipp, Sistani’nin portresini çıkarıyor ve Irak’ta durumu değerlendiriyor:

https://p.dw.com/p/Aa1S

74 yaşındaki Büyük Ayetullah Seyid Ali Hüseyni El Sistani, İran Devrimi‘nin lideri Ayetullah Humeyni’ye sadece görünüşü ile benziyor. Sistani, İran doğumlu, ama bunun dışında ikisinin ortak bir yanı yok. Ayetullah Sistani, 1930 yılında İran’ın doğusundaki Mahhad kentinde doğdu. Mahhad, Şiiler‘in oniki imamlarından Rıza’nın doğum yeri olarak kutsal bir kent. Babası da ünlü bir imam olan Sistani, İranlı Şiiler‘in dini merkezi Kum kentinde eğitim gördükten sonra Necef’e gitti.

Hz. Ali’nin türbesinin etrafında yerleşen Şii imamlar arasına katıldı. Ayetullah Sistani, Büyük Ayetullah Hui’in öğrencisi oldu ve Marca kademesine seçildi. Ayetullah Humeyni ile Ayetullah Sistani arasındaki temel görüş ayrılığı, devlet ve din işlerinin ayrılması konusunda idi. Bu fark, zaman zaman kamuoyuna da yansıdı. Ayetullah Humeyni, ”din alimlerinin hakimiyeti”ni savunurken, Sistani İran tipi İslam cumhuriyetine, din adamlarının dünyevi işlerle uğraşmasına karşı çıkıyordu.

Sistani, bugün Şiiler‘in dört büyük Ayetullah’ı arasında en tanınmışı ve 25 milyonluk Irak halkının % 60’ını oluşturan Iraklı Şiilerin lideri. Saddam Hüseyin rejimi zamanında zaman zaman ev hapsinde tutulan Sistani, diğer Şii din adamları takibata uğrar, hatta öldürülürken hayatta kalmayı başarabildi. ABD, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ılımlı bir din adamı olarak bilinen Sistani’den yararlanabileceğini umdu. Ama umduğunu bulamadı.

Sistani şiddete karşı çıkıyordu, fakat Irak’taki işgal rejimini de kabul etmiyordu. Bunun da ötesinde, ABD’nin güdümünde değil, Irak halkının tercihlerinin dikkate alındığı bir geçiş hükümeti kurulmasında ısrar eden de Sistani oldu. Büyük Ayetullah demokrasiye karşı değildi, ancak bir ülkenin çoğunluğunun tercihinin yönetime yansımasını savunuyordu ve Irak’ta çoğunluk Şiiler‘de idi. Bununla birlikte Sistani, diğer etnik ve dini grupların geçiş konseyinde yer alması için de çaba gösterdi, aynı zamanda Amerikalılar‘dan gelecek seçimlerin özgür ve demokratik olması sözü aldı.

Sistani, sabırlı ve ileriyi gören bir din adamı. Sonuçta, Irak’taki Şiiler‘in ülkenin demokratik gelişiminden en fazla yararlananlar olacağını da biliyor ve demokratik süreci şiddet ile tehlikeye sokmak istemiyor. Öte yandan, Mukteda El Sadr’ın güçlenmesi ciddi bir tehlike yarattı. Genç İmam, Şiiler‘in ılımlı bir geçişle Irak’ta iktidarı ele geçirmesini tehlikeye sokabilir. Yaşlı kuşak, din adamları arasında bilgisiz ve fanatik olarak nitelendirilen Mukteda El Sadr’ın yandaşlarının geçen yıl Necef’te Sistani’nin öğretmeni Hui’in sürgünden dönen oğlunu öldürmesi bardağı taşıran damla oldu.

Sadr gibi fanatiklerle çatışması Sistani gibi ılımlı bir din adamı için yenilgi anlamına gelebilir, ancak ileri sürüldüğü gibi Necef’ten İngiltere’ye kaçtığı doğru değil. Kalp ameliyatı geçirmesine rağmen tam iyileşmeden Irak’a dönüp, Necef’teki kutsal mekanların zarar görmemesi için işgalcileri camiden çıkmaya, ama aynı zamanda Amerikalıları geri çekilmeye çağırması angajmanını gösteriyor. Bu taktik başarılı olabilir. Öte yandan Irak gibi bir yerde kitleleri harekete geçirmek bir riski göze almak demek. Olaylar Sistani’nin hakim olamayacağı yönde de gelişebilir. Başarılı olması halinde ise yaşamı boyunca Irak’ın Büyük Ayetullah’ı olarak kalacaktır.