1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Silvan’da neler oluyor?

13 Kasım 2015

Türk Hükümeti’nin Silvan’da yürüttüğü güvenlik operasyonları, ağır hukuk ihlallerine yol açarak sivil halkın yaşama hakkına gölge düşürdüğü gerekçesiyle tepkiye yol açıyor. DW Türkçe siyasiler ve uzmanlarla görüştü.

https://p.dw.com/p/1H5PX
Türkei Konflikt und Gewalt in Diyarbakir
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde patlak veren ve bölgede tansiyonu tırmandıran gerilim Türkiye’de 1 Kasım seçimleri sonrası Kürt sorununa siyasi çözüm çabalarının yeniden başlatılması beklentisine gölge düşürdü.

Çözüm süreci askıda beklerken, 11 gündür Silvan’ın 3 mahallesinde uygulanan sokağa çıkma yasağı, ölümlere yol açan şiddetli çatışmalar, binlerce kişinin mahallelerden kaçmaya başlaması dikkatlerin bölgeye çevrilmesine yol açtı.

AKP’li Ensarioğlu: “Birileri ısrarla savaşacağım diyorsa yapacak bir şey yok!”

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, “Ölüm, savaş istemiyoruz ama görünen o ki Silvan üzerinde özel bir proje yürütülüyor” diyerek başladı değerlendirmesine. PKK'nın taktik değiştirip şiddeti şehir merkezlerine taşıma gayretinde olduğunu söyleyen Ensarioğlu, uygulanan sokağa çıkma yasağının sivilleri koruma hedefi taşıdığını savundu.

Ensarioğlu şöyle konuştu: “Mahallelere ekmek ve gıda dağıtımı yapılıyor. Evlerini terk etmek isteyenler lojmanlara, güvenli yerlere yerleştiriliyor. Çukur kazan, bombalar yerleştiren, özyönetim ilan edenlere, uzun namlulu silahlarla dolaşanlara, roketatarla saldıranlara, hafif zırhlı araçları havaya uçuranlara karşı devletin ne yapması bekleniyor? Sivil vatandaşlar zarar görmesin diye sokağa çıkma yasağı ilan edeceksiniz ki sivil kıyafetli örgüt üyeleriyle gerçek sivilleri ayırt edebilesiniz. Onlar siviller arasından ateş edip sivillerin zarar görmesini istiyor böylelikle bütün Türkiye'de kaosa yol açmak istiyorlar. Zarar görmemeleri için sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsunuz. Eleştirenler bize ‘bu böyle değil şöyle yapılır’ diye akıl versin o zaman.”

“Çözüm sürecinin yeniden başlatılması bir seçenek değil midir” sorusuna Ensarioğlu, “Reformlar, demokratikleşme devam edecek, diğer taraftan silah bırakmak isteyen gruplar samimi davranırlarsa onlar için de gereği yapılacak ama ısrarla birileri savaşacağım diyorsa yapacak bir şey yok” yanıtını verdi.

Türkei Konflikt und Gewalt in Diyarbakir
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/

HDP’li Altınörs: İnsanlık suçu işleniyor

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs ise Silvan’da yaşananları “Cezalandırma seferleri” olarak nitelendirdi ve bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dayatılan savaş siyasetinin bir parçası olduğunu söyledi.

Altınörs, keskin nişancılarla uygulanan sokağa çıkma yasağının yasa dışı olduğunu söyledi ve “siviller öldü, eşzamanlı olarak elektrik, su ve telefon kesintisi uygulanıyor, ekmek yok. 8 bin öğrencinin eğitim gördüğü okullar 11 gündür kapalı. Hayat tam anlamıyla cehenneme çevrildi. 11 gündür halka eziyet yapılmasını herhangi bir idari gerekçeyle izah edemezsiniz” diye konuştu.

HDP’li Altınörs, “1990’lı yıllarda yakılarak köyler boşaltılırdı. Şimdi cami hoparlörlerinden anonslar yapılarak mahalleler boşaltılıyor, bu suçtur. Ayrıca zaten evlerinden çıkma şansları yok, sokağa çıkanı keskin nişancılar vuruyor” dedi.

Altınörs, bölgede tansiyonu düşürmek amacıyla bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın gaz fişeği ile hedef alınmasının infiale yol açtığını aktardı ve “Öldürme kastıyla, kafasının hedef alınması kabul edilemez. TBMM’de en büyük üçüncü parti olan HDP’nin eş genel başkanının canına kastedildi, bunu yapan yerel halka neler yapıyordur siz düşünün” diye konuştu.

Türk Hükümeti’nin Batı kamuoyunda IŞİD’e karşı bir mücadele yürütülüyormuş izlenimini yaratmaya çalıştığını söyleyen Altınörs sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye bölgede IŞİD’e karşı koyabilen Kürtleri hedef alıyor, bu yolla IŞİD’in elini güçlendiriyor.”

CHP'li Tanrıkulu:Duygusal kopuş yaşanıyor”

Silvan'da bulunan CHP'nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da sokağa çıkma yasağının kendi içerisinde birçok insan hakkı ihlalini barındırdığını, valilerin kararlarıyla insanların temel haklardan yoksun bırakılamayacağını vurguladı. 20 bin kişinin günlerdir evlerinde tutuklu olduğunu kaydeden Tanrıkulu, “Hendek kazmak tabii ki doğru değil ancak hendek var diye sivil yurttaşların yaşama hakkı gibi temel hakları ihlal edemezsiniz” diye konuştu.

Türkiye'nin Kürt sorununda kopma noktasına gelindiğini ifade eden Tanrıkulu, “Öncelikle bu ağır insan hakları ihlallerinin sorumluları konusunda acil işlem yapılmalı, sivil ölümler, HDP Eş Başkanı’nın gaz fişeğiyle hedef alınması derhal soruşturulmalı. Sivil halka kötü muamelenin önüne geçilmeli” dedi.

“Burada insanlar duygusal kopuş yaşıyor. Ankara’ya güvenleri kalmamış” diyen Tanrıkulu, “Parlamentonun devreye gireceği mekanizmalar oluşturulmalı ki şiddeti araç olarak devreden çıkartabilelim. Güvenlikçi yaklaşımlar sorunu daha farklı noktalara taşır” uyarısında bulundu.

Türkei Konflikt und Gewalt in Diyarbakir
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/

Türkdoğan: “Sivil halkın yaşama hakkı tehdit altında”

Sivil toplum kuruluşları da teyakkuzda. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye mevzuatına göre sokağa çıkma yasağının ancak sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan edilmesi halinde uygulanabileceğini söyledi ve 11 gündür uygulanan sokağa çıkma yasağının hukuk ihlali olduğunu vurguladı.

Halkın en temel ihtiyaçların karşılanamadığının altını çizen Türkdoğan, Silvan kaymakamının bilgisi dâhilinde İHD olarak ilgili mahalle muhtarlarına gıda yardımı götürüldüğünü ancak askeri birlikler, tanklar, özel harekât timleri, ağır zırhlı araçlarla aralıksız yürütülen operasyonlar nedeniyle dağıtımın yapılıp yapılamayacağını bilmediklerini kaydetti.

İHD Genel Başkanı, suçla mücadelenin devletin görevleri arasında olduğunu söylemekle birlikte, “Birkaç kişiyi ele geçirmek için üç mahalleyi toptan cezalandıramazsınız son günlerde 1 polis, 1 asker öldü ayrıca 7 kişi hayatını kaybetti. Bu 7 kişiden 5’inin örgüt üyesi olduğu söyleniyor peki hayatını kaybeden iki kişinin hesabını kim verecek? Ayrıca örgüt üyesi olduğu iddia edilenlerin öldürülmesi mi gerekiyor? Zorunlu yerinden edilme durumuyla da karşı karşıyayız. Neredeyse bir savaş halinin yaşandığı bir ilçede kimse yaşamak istemez ki. İnsanlar zorunlu olarak terk etmek ister çünkü yaşama hakları tehlike altındadır” diye konuştu.

Bozkurt: “Hukuk devre dışı”

Silvan’daki gelişmeleri analiz eden Gazeteci Sedat Bozkurt ise “Devlet aygıtını elinde bulunduran AKP seçimler nedeniyle bölgeyi terörize ediyor. Şiddetten beslenen terör örgütü PKK da bundan yararlanmaya çalışıyor, tabanını kaybetmemek için devletin devreye soktuğu şiddete şiddetle karşılık veriyor. Olan her zamanki gibi sivillere oluyor, her iki tarafın umursamadığı kesim işte sivillerdir” diye konuştu.

Devlet ile terör örgütünü ayıracak en temel noktanın hukuk olduğunu altını çizen Fox TV Ankara Temsilcisi Sedat Bozkurt, “Devlet terörle mücadele ediyorum diye başlattığı bu mücadelede hukuku devre dışı bıraktı. Dünyanın hiçbir yerinde devletin kendi egemenlik sınırları içerisinde olan bir yere tankla tüfekle girip, orayı bir örgütün elinden geri almaya çalışmasına tanık olamazsınız. O örgüt oraya yerleşene kadar neredeydin diye sorarlar. Eskiden köyler boşaltılırdı şimdi kentler” diye konuştu.

Bozkurt bu gelişmeleri ayrıca Türk dış politikası açısından da analiz etti: ”Hükümet bir yandan da Suriye politikasını da Kürt sorunu üzerine inşa etmeye çalışıyor. Türkiye’deki Kürtler ve PKK ile kendisini ayrıştırarak, Suriye’deki PYD ile PKK’yı eşitleyerek kendi tezlerine uluslararası meşru zemin yaratmaya çalışıyor. Uluslararası camiaya PKK ile PYD eşittir diye bir mesaj veriyor. Peşmerge ile PKK ABD’nin kontrolünde IŞİD’e karşı mücadele verirken Türkiye’nin tezinin uluslararası camiada kabul görmesi çok zor…”

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal