1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sevdiği iş uğruna işini bırakanlar

Karin Lamsfuss14 Ağustos 2004

Almanya’da dört milyonunun üzerinde işsiz var. İşsizlik rakamları bölgelere göre farklılık gösterse de Almanya’da her on kişiden birinin işsiz olduğunu söylemek mümkün. İnsanların en büyük korkusu ise işini kaybetmek. Bu yüzden işi olanlar, hele hele yaptıkları iş toplum tarafından saygı görenler çok mutlu. Ancak işi olup da mutsuz olan insanlar da var Almanya’da.

https://p.dw.com/p/AahQ
İşini değiştirmek isteyenler İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan pek yardım görmüyor.
İşini değiştirmek isteyenler İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan pek yardım görmüyor.Fotoğraf: AP

Yaptığı işi sevmeyenlerden biri de Kirsten:

“Eczacılık mesleğini ailemden devraldım diyebilirim. Ailemin eczanesi vardı, ben de ne okuyacağım konusunda daha parlak bir fikre sahip değildim, bu yüzden eczacılık okudum. Şimdi ne yazık ki mesleğimi sevmiyorum. Aslında on yıldan bu yana hangi mesleği yapmak istediğime kafa yoruyorum ancak tatmin edici bir sonuca ulaşamadım.”

Kirsten her sabah işe giderken adeta işkence çektiğini anlatıyor. Ailesinin kendisine ‘Günün birinde eczaneyi sana devrederiz” diyerek yıllarca baskı yaptığını belirten Kirsten sonunda bu isteğe boyun eğdiğini ve ezcaneyi devraldığını ifade ediyor. Çok iyi para kazanmasına rağmen artık eczacılığa tahammül edemiyor.

Almanya’da Kirsten’in durumunda olanların sayısı hiç de az değil. Kariyer danışmanları, sevmedikleri işi yaptıkları için psikosomatik rahatsızlıklara yakalananların sorunlarına çare bulmaya çalışıyor. Bu danışmanlardan biri de Uta Glaubitz. Glaubitz’e kendilerine hangi mesleğin uygun olduğunu öğrenmek isteyen insanlar başvuruyor. Uta Glaubitz şöyle konuşuyor:

"İnsanların yüzde 80‘i kendilerine uygun olduğuna inandıkları mesleği yapmıyorlar. Ya tesadüfi bir şekilde şu anki işlerini bulmuşlar ya da aileleri tarafından buna ikna edilmişler. Örneğin İş ve İşçi Bulma Kurumu onlara çalışmak istedikleri alanda eleman aranmadığını söylemiş, aileleri ise ‘Bu işten para kazanamazsın’ ya da, ‘Bizim aile işletmemizi sen devralacaksın’ demiş.”

Kendine uygun mesleği bulma seminerleri

Uta Glaubitz’in verdiği ‘kendine uygun mesleği bulma’ seminerlerine katılanların çoğu öğretmen, memur ya da bankacı. Glaubitz’in verdiği seminere katılanlardan biri de Nadin. Bir yayınevinde meslek eğitimi yaptıktan sonra burada işe girmeyi başaran Nadin, yaşının da verdiği enerjiyle yeni ve parlak fikirlerini iş arkadaşlarıyla paylaşmış. Ancak tam bir hayalkırıklığı yaşamış. Çünkü yayınevindekiler kendisine, ”Bugüne kadar böyle çalıştık, bundan sonra da değişikliğe ihtiyacımız yok” demiş. Kökleşmiş yapı ve güçlü hiyerarşik ilişkiler Nadin’i o kadar bunaltmış ki sonunda işten ayrılmış:

”O zamanlar 28 yaşındaydım. Toplam üç ayrı işyerinde çalışmıştım. Yeni birşeyler denemek zorunda olduğumu anlamıştım. Yani bana keyif verecek, bir iş yapmak istediğimi fark etmiştim. Çevremdekiler bunun bir hayal olduğunu söyledi ama ben bunun hayal olduğuna inanmıyordum.”

Seminer sonuçları sürpriz olabiliyor

Birçok insan için iş, insanın hayatını sürdürebilmesi, ihtiyaçlarını karşılaması anlamına geliyor. Ancak Nadin ve Kirsten ne para, ne prestij ne de güç elde etmek peşinde. Sadece sevdikleri, keyif alacakları bir iş yapmak istiyorlar. Kendilerine uygun mesleği bulabilmek için de Glaubitz’in verdiği seminere katılıyorlar. Kerstin seminerde çok büyük bir sürprizle karşılaştığını anlatıyor:

"Seminerin sonucu çok ilginçti, çünkü dansa ilgim olduğu ortaya çıktı. Çocukken koreograf olmak, müzik ya da dansla ilgili birşeyler yapmak isterdim. Sonraları bu hayalimi mezara gömdüm ama şimdi yeniden ortaya çıktı. Seminerde yaklaşık iki saatten bu yana garip bir panik yaşıyorum. Bir taraftan ”aman tanrım”, diğer taraftansa ”yaşasın, harika bunu yapabilirim” diyorum.”

Nadin’se seminer sayesinde hayallerinin mesleğini bulmuş: Kitap okuyacak ve insanlarla iletişim kuracak. Yani kitapçıları dolaşarak yayınevlerinin piyasaya çıkardığı yeni kitapları tanıtacak. Kirsten ve Nadin gibi meslekleklerini değiştirmek isteyenler çevrelerinden tepki alabiliyor. Ancak burada önemli bir ayrıntıyı daha anımsatmak gerekiyor. Gallup şirketi sevmedikleri, motive olmadıkları bir işi yapan çalışanların Alman ekonomisine zararının 2 milyon euro olduğunu söylüyor. Çünkü bu kişiler işlerini sevmedikleri için ya kötü yapıyorlar ya da sık sık rapor alıyorlar.