1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Schröder'in Ankara'ya çağrısı

Rainer Sollich / DW4 Mayıs 2005

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, AB tam üye adayı reform politikasını sürdürmeye davet etti. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Schröder, “reform kararlarının birer toplumsal gerçekliğe dönüşmesini“ istedi. DW’den Rainer Sollich, Schröder’in Türkiye ziyaretini değerlendiriyor...

https://p.dw.com/p/AZwk

“Beklenen oldu: Almanya Başbakanı Gerhard Schröder Ankara ziyaretinde, reformların hız kesmemesi çağrısında bulundu. Schröder yine beklendiği üzere din özgürlüğü alanında daha fazla ilerleme kaydedilmesini istedi. Almanya Başbakanı reformların üzerinde durmakla kalmadı, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin daha önce tespit edildiği gibi 3 Ekim’de başlatılması gerektiğini söyledi. Bununla birlikte Schröder, Türkiye’nin üyelik sürecinin uzun zaman alabileceğini vurguladı ve bunun için öncelikle ülkede bir „zihniyet değişiminin“ gerektiğine dikkat çekti.

Schröder’in yaklaşımı Avrupa’da ve Türkiye’de bazı çevreler tarafından farklı algılanabiliyor. Türkiye’nin tam üyeliğine şiddetle karşı çıkan bazı Avrupalı çevrelere sorarsanız Schröder bu noktayı gündeme getirmekle hiç de uygun bir zamanlama yapmıyor. Konu, Türkiye’den de tam tersi bir bakış açısıyla algılanıyor: Avrupalılar zaten Türkler’i sevmiyor. Türkiye’yi Avrupa Birliği’nden uzak tutabilmek için sürekli yeni engeller ortaya atıyorlar.

Oysa hedef, yeni Avrupa Birliği tam üyeliği kadar üyelik süreci de büyük önem taşıyor. Bazı alanlarda atılan geri adımlara ve milliyetçi hislerin dönemsel yükselişine rağmen, kaydedilen ilerlemeyi küçümsemek mümkün değil. Ölüm cezasının kaldırılması ve Kürt diline sağlanan özgürlükler, bu süreçte ilk akla gelen örnekler…

Kamuoyu yoklamaları, Türkiye’de AB coşkusunun gerilediğini ortaya koyuyor. Diğer yandan, pek çok yasa hala kağıt üzerinde. Tüm bu olumsuz puanlara rağmen, AB tam üyeliği perspektifinin Türkiye’nin Batı dünyasına eklemlenmesi ve Batı değerlerinin yerleşmesi sürecinde önemli katkı sunduğu gerçeğini gözardı edemeyiz. Ancak buna karşılık, Türkiye’ye uzun ve çetin bir üyelik sürecinin ardından hedefine ulaşabilmesi için adil fırsatlar sunulmalıdır. Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Ankara ziyaretinde bu gerçeği de tekrar vurgulama gereği duydu.

Schröder, Ankara ile ilişkilerinde Çin ve Rusya’ya kıyasla daha rahat davranabiliyor: Çünkü, Türkiye’ye Avrupa Birliği tam üyeliği gibi bir ödül sunuluyor. Birlik üyeliği, Ankara açısından da bir prestij meselesine dönüştü. Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci dendiğinde, yalnızca askeri açıdan değil, başka alanlar bakımdan da vazgeçilmez bir partnerin istikrar ve entegrasyonu sözkonusu.

Schröder bu gerçeğin gayet iyi farkında. Almanya Başbakanı, Ankara ile yakınlaşmanın, Almanya’da yaşayan 2 milyon 500 bin Türk’ün Alman toplumuna entegrasyonu bakımından da önem arz ettiğinin bilincinde. Bütün bu çabalar bir de genel seçimlerde sandığa oy potansiyeli olarak yansırsa ne ala…“