1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Savaş bir yıl önce başlamıştı

Rupert Wiederwald20 Mart 2004

Bir yıl önce Mart’ın 19’unu 20’sine bağlayan gecenin sabahında Irak savaşı başladı. ABD Başkanı George Bush’un iddiası Irak’ta kitle imha silahları olduğunu yönündeydi. Ancak bu silahlar hala bulunamadı. Ve Irak’a vadedilen barış da hala gelmedi...

https://p.dw.com/p/AbLu
9 Nisan günü ABD askerleri Bağdat'ı işgal etmişti
9 Nisan günü ABD askerleri Bağdat'ı işgal etmiştiFotoğraf: AP

20 Mart Perşembe, yerel saatle sabah 04.00... Irak halkı o sabah, Amerikan savaş uçaklarının bombardımanıyla uyandı. O gün bine yakın Tomahawk füzesi Irak mevzilerini yerle bir etti.

”Yurttaşlarım, şu saatlerde Amerikan birlikleri Irak’ta operasyona başladı. Bu operasyonun amacı Irak’ı silahsızlandırmak, halkına özgürlük getirmek ve dünyayı büyük bir tehlikeden korumaktır. Müttefik kuvvetlerinin Irak ordusunun mevzilerine karşı başlattığı taarruz, Saddam Hüseyin’in karşılık verme şansını azaltmıştır. Bu taarruz ciddi, esaslı ve büyük bir operasyonun başlangıcıdır!”

ABD Başkanı George Bush, evlerinde televizyonları başında bombardımanı ‘izleyen’ halkına savaşın başladığını bu sözlerle duyurdu. Umudu kısa sürede elde edilecek kesin zaferdi. Bush, Amerikan gizli servisinin Irak lideri Saddam’ın saklandığı yeri bulacağına emindi. Saddam bulunacak ve yok edilecekti. Amerikan askerleri ise hafif kayıplar verecekti....

Irak Savaşı’nın sinyalleri

Aslında savaştan aylar önce ABD yönetimi, Irak Savaşı’nın sinyallerini vermişti. ABD Başkanı Bush, İran ve Kuzey Kore ile birlikte Irak’ı şer ekseni tanımına dahil etmişti. Bush, bu ülkelerin kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia ediyordu. Bush yönetimi, ortaya attığı bu iddia ile Irak’ı tehdit etmeye başladı.

Bush yönetimi, Kongre’den de gerekli desteği aldıktan sonra, BM’de uzun süren tartışmalara da aldırmayarak herhangi bir BM kararı olmadan Irak’a savaş açacaklarının mesajını da veriyordu. Ancak Batı, Amerika’dan Irak’ta kitle imha silahları olduğunu dair yeterli ve inandırıcı deliller istedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin de aynı geçerli delilleri talep etmesi üzerine silah denetçileri Irak’a doğru yola çıktı. Ancak, Irak’ta inceleme yapan denetçilerin sonuçları, ABD gizli servisinin ulaştığı sonuçlardan farklı çıktı: Kitle imha silahları bulunamadı! BM Silah Denetim Komisyonu Başkanı Hans Blix, incelemeler için süre talep etti. Aynı zamanda Fransa, Almanya ve Rusya da savaşa karşı çıkarak, daha barışçıl çözümler öneriyordu. Ancak bütün bunlar Bush hükümetini durdurmaya yetmedi.

Savaş planları tutmadı

Müttefik kuvvetlerin savaş planı şöyleydi: Üç gün içinde Amerikan birlikleri başkent Bağdat'n 150 kilometre yakınına girecekti, İngiliz birlikleri ise bu sürede Basra'yı kuşatacaktı. Birlikler ilk günlerde başarı kazandı, fakat hiç hesapta olmayan şiddetli kum fırtınaları Amerikan askerlerinin ilerleyişini durdurdu. Gerçi kimse güçlü müttefik kuvvetlerin karşısında Irak askerlerine şans tanımıyordu, ama Iraklı askerler savaşın ilk günlerinde umutlarını yitirmemişti.

Hergün daha fazla sayıda verilen kayıplar ve Iraklı askerlerin gözü kara direnişi, müttefik kuvvetleri askerlerinde psikolojik travma yaratmaya başladı. Ama en büyük darbe, Amerikalı askerlerin esir alınmasıyla yaşandı. Irak, esirleri televizyonda teşhir etti. Bu görüntüler, Amarikan halkında şok etkisi yarattı. Artık biliniyordu: Savaş başta planlandığı gibi kısa sürmeyecekti. Bu, uzun sürecek, kanlı bir savaştı!..

"İliştirilmiş gazeteciler"

ABD yönetimi bu savaşta da Körfez Savaşı’nda yaptığı gibi, gerçekleri saptırma uğraşına girişti. Medya kontrol altında tutularak, halkın tepkisini azaltılacaktı. Ve böylece ”Embedded Journalist” yani ”iliştirilmiş gazeteciler” ortaya çıktı. Bu gazeteciler, Amerikan ve İngiliz birlikleriyle birlikte hareket ediyor, dolayısıyla savaşı yanlı bir tutumla haberleştiriyordu.

Haberlerde müttefik kuvvetlerin nasıl başarı kazandığı anlatılırken, kendisiyle röportaj yapılan askerler de kameralara morallarinin ne kadar yüksek olduğunu anlatıyordu. Diğer gazeteciler ise Dohuk ve Katar’daki Amerikan karargahlarındaki enformasyon bürolarından yararlanıyordu.

Bağdat’ın işgali

Yoğun bombardımana rağmen, Bağdat’ta bulunan az sayıdaki gazetecinin haber kaynağı ise ilginç açıklamalarıyla hatırlanacak olan Irak Enformasyon Bakanı Muhammet El Sahaf’tı. Amerikan birlikleri Bağdat kapılarına dayandığında bile El Sahaf, hiçbir şey olmamış gibi gazetecilerin karşısına çıkarak, ABD’ye gözdağı veriyordu: "Ya teslim olacaklar ya da panzerleri içinde yanacaklar."

9 Nisan 2003’te Amerikan orduları Bağdat’ı işgal etti. Saddam anıtının yıkılışını tüm dünya televizyonlar aracılığı eş zamanlı olarak izledi. Iraklı kimi yöneticiler ülkeyi terk etti, kimi de saklandı. Saddam aylar sonra Tikrit’te bir yeraltı sığınağında ele geçirildi. Irak’ta bulunan üst düzey askeri yetkili Paul Bremer, Saddam’ın yakalanışını dünyaya şöyle duyurdu: "Ladies and gentlemen, we got him."

Ve savaşın bitişi...

Bush, 1 Mayıs 2003’te Irak savaşının bittiğini resmen açıkladı. Ancak savaşın asıl nedeni olarak ileri sürülen kitle imha silahları hala bulunamadı. Savaştan önce Dışişleri Bakanı Colin Powell tarafından açıklanan kitle imha silahlarına dair delillerin hiçbiri tutmadı. Dünya kamuoyu Bush ve Blair’i yalancılıkla suçlamaya başladı. Savunma Bakanı Rumsfeld ve Başkan Yardımcısı Cheney ise yeni bir söylem geliştirip, dünyayı Saddam gibi bir diktatörden kurtardıkları için Irak Savaşı’nın boşa gitmediğini ileri sürüyorlar.

Ancak vadedilen barış Irak’a hala gelmedi. Hatta ülkede şimdi eskisinden daha fazla şiddet ve kaos hüküm sürüyor. Irak’ta Amerikan askerlerine karşı hergün yeni saldırılar düzenleniyor. Ayrıca failleri yakalanamayan saldırganların gerçekleştirdiği saldırılarla da Iraklılar hala yaşamını yitiriyor...