1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Saddam Hüseyin nasıl yargılanacak?

DW15 Aralık 2003

Saddam Hüseyin’in yakalanmasının ardından nasıl yargılanacağı tartışması gündeme geldi. Irak Geçici Yönetim Konseyi, Saddam’ın Irak’ta idam cezası istemiyle yargılanacağını açıklarken, hangi mahkemede yargılanacağı ve mahkemenin meşruiyeti tartışılıyor...

https://p.dw.com/p/AbTL
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de Saddam'ın savaş esiri olduğunu söyledi
ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld de Saddam'ın savaş esiri olduğunu söylediFotoğraf: AP

ABD Başkanı Bush, Saddam Hüseyin’in mutlak adalet önünde hesap vermesi gerektiğini söylüyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair de Saddam Hüseyin’in kaderini bizzat Irak halkının tayin edeceğine vurgu yapıyor. Irak Geçici Yönetim Konseyi yetkilileri ise Saddam Hüseyin’in idam cezası istemiyle Irak’ta kısa süre içinde yargılanabileceği açıklamasını yaptı. Geçici Yönetim Konseyi Başkanı Abdülaziz El Hekim de Saddam’ın adil bir şekilde yargılanacağını garanti ettiklerini dile getirdi.

Diğer yandan, ABD’nin yakın müttefiği İngiltere’nin temsilcisi Jeremy Greenstock, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in ülkesinde yargılanması gerektiği yönünde bir açıklama yaptı, ancak İngiltere’nin idam cezasının söz konusu olabileceği yasal bir süreçte yer almayacağını söyledi. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw da daha sonra yaptığı açıklamada, Saddam Hüseyin’in Irak’ta yargılanması gerektiğini, ancak idam cezasına karşı olduklarını dile getirdi.

Uluslararası savaş hukuku

Saddam Hüseyin yakalanmadan önce Irak için savaş suçlularının yargılanacağı bir savaş suçları mahkemesi kurulması gündeme gelmişti. Ancak Saddam Hüseyin’in hangi savaş mahkemesinde yargılanacağı sorusu kadar, Irak Savaşı‘nın meşruiyeti konusundaki tartışmaların da bu yargı sürecinde ABD’nin karşısına çıkacağı tartışma götürmüyor.

Uluslararası savaş hukuku, düşman ordunun komutanlarına saldırıyı mümkün kılıyor. Amerika da Saddam’a yönelik saldırıları bu maddeye dayandırıyor, Irak ordusunun Başkomutanı olarak Saddam Hüseyin’in meşru bir hedef olduğunu savunuyordu. Ancak bazı uzmanlar, bu maddenin yoruma açık olduğuna dikkati çekiyorlar.

Örneğin Ohio Eyalet Üniversitesi Devletler Hukuku Bölümü’nden John Quigley, geçmişteki savaşlardaki uygulamalara bakıldığında Devlet Başkanı’nın hedef alınmasının sözkonusu olmadığını vurguluyor. Ancak işgal kuvvetleri Saddam Hüseyin’i meşru müdafaa diyerek sıcak çatışmada öldürselerdi, o zaman hukuksal bir sorun kalmayacaktı. Ama devrik diktatör direnmeden başı önünde teslim oldu.

Nerede yargılanacak?

Ve işin asıl karışık boyutu, yani yargılama süreci başladı. Amerikan yönetiminin hazırladığı kapsamlı iddianamenin dayanak noktaları, siyasi muhaliflerin öldürülmesi, 1998’de Kürt nüfusa karşı zehirli gaz kullanılan Halepçe katliamı ve 1991’deki Körfez Savaşı’nda Amerika’ya karşı işlenen savaş suçları. Irak savaşı ve sonrasında başta koalisyon güçlerine karşı sürdürülen kanlı direnişle ilgili de dosyaya yeni şeyler muhtemelen eklenecektir.

Asıl sorun, Irak liderinin nerede yargılanacağı konusunda ortaya çıkıyor. Amerikan askeri mahkemesi, sadece devletler hukuku açısından değil, siyasi açıdan da tartışmalara yol açacaktır. Eski Amerikan Başkanı Bill Clinton yönetiminde savaş suçlarının soruşturulmasından sorumlu kişi olan David Scheffer, böyle bir uygulamanın ‘galip tarafın hukuku işler’ anlayışı doğuracağını ve Arap dünyasını galeyana getireceği uyarısında bulunuyor.

Gerçi Irak Geçici Yönetimi geçen hafta bir savaş suçluları mahkemesi kurulacağını ilan etti, ama Saddam Hüseyin’in yakalanmasının ardından Arap yorumcuların değerlendirmeleri, işgal güçleri ve onun atadığı Geçici Konsey‘in belirlediği bir mahkemenin, Arap dünyasından büyük tepki alacağının işaretini veriyor. Arap kamuoyu ilk kez sevilsin ya da sevilmesin bir Arap liderin savaş suçluları mahkemesinde yargılanması gerçeği ile yüz yüze geldi.

İki seçenek var

Amerika’nın yargılama sürecini, BM’ye dayandırarak geniş bir tabana yayması, uzmanlara göre hukuki açıdan daha uygun. Bu yönde iki seçenek daha var. Birincisi, Saddam Hüseyin’in, eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç gibi BM’ye bağlı bir mahkemeye çıkarılması. İkinci ancak daha zayıf seçenek de Avrupa’nın girişimleriyle yeni kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nin devreye sokulması da.

Ancak "Amerikan ve İsrail askerlerine karşı da dava açılır" korkusuyla bu mahkemenin kuruluşunu engellemek için elinden geleni ardına koymayan ve sonuçta da mahkemenin kuruluş sözleşmesinden imzasını çeken Bush yönetiminin, şimdi başdüşmanını buraya teslim etmesi mucize olur. Kaldı ki bu mahkeme kuruluşu itibariyle sadece 1 Temmuz 2002’den itibaren işlenen suçları yargılayabiliyor.

Başka bir olasılık, Amerika’nın BM‘e Yugoslavya ve Ruanda örneklerindeki gibi ayrı bir mahkeme oluşturulması için başvurması olabilir. Washington bu yolla, BM Güvenlik Konseyi ile zarar gören ilişkilerini de onarmaya çalışabilir. Ancak Konsey’in Saddam Hüseyin için özel bir mahkeme kurulmasını onaylaması da hayal gibi görünüyor. Veto gücüne sahip Konsey üyeleri Rusya ve Fransanın Irak savaşını meşrulaştıracağı gerekçesiyle böyle bir öneriye yeşil ışık yakmaları uzak bir ihtimal.