1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Saddam Hüseyin'in yargılanması

Peter Phillip / DW20 Haziran 2006

Saddam Hüseyin hakkında Bağdat’ta yargılandığı mahkemenin savcısı idam cezası istedi. Saddam Hüseyin hakkındaki ilk dava dosyasında Duceyl köyünde 148 Şii’nin ölümünden sorumlu tutuluyor. Irak’ın eski diktatörü hakkında verilecek ölüm cezası halkı nasıl etkiler? DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZpQ

“Irak’ın eski diktatörü Saddam Hüseyin, savcının kendisi ve üç yakın çalışma arkadaşı hakkında ölüm cezası talep etmesine şaşırmadı. Zaten dava boyunca bunun adil bir yargılama olmadığını, Amerikalılar ve Iraklı işbirlikçilerinin sonucu önceden belirlediklerini söylemişti. Nitekim savcı iddianamesini okuduğu sırada, Saddam Hüseyin’in yorumu ‘şaşırmadım’ oldu.

Saddam Hüseyin, defalarca karşı karşıya kaldığı tehlikelerden sonra, bu davanın onun için önemli olmadığını söylese de artık sonun yaklaştığını anlamış olmalı. Yaşamını uzatacak tek şey, eski diktatöre karşı suçlamaların sadece bu ilk dava ile kalmayacağı, en az iki davada daha yargılanacak olması.

1982 yılında Duceyl kasabasında 148 Şii’nin öldürülmesi ile ilgili davayı, 1988 yılında on binlerce Iraklı Kürt’ün ölümüne yol açan Halepçe Katliamı ve Kuveyt savaşı sırasındaki kanlı bir şekilde bastırılan en az 100 bin kişinin yaşamını yitirdiği sanılan Şii ayaklanmasına ilişkin davalar izleyecek. Sona ermekte olan birinci dava, Saddam Hüseyin’e en ağır cezayı vermek için fazla ayrıntıya gerek olmadığını gösteriyor.

Öte yandan ayrıntılara girilmezse, geçmişte yaşananlarla ilgili çok şey karanlıkta kalmaya devam edecek. Geçmişle hesaplaşmanın yapılamamasının getirdiği güvensizlik, intikam hissi ve nefret, Irak halkının taze bir başlangıç yapması ve birbiri ile kaynaşmasını önleyecek.

Oysa Iraklıların tam da buna ihtiyacı var. Eski Devlet Başkanı’na karşı açılan dava bu açıdan önemli: Öncelikli olan, Saddam Hüseyin’in cezalandırılması değil, eski rejimin kanlı uygulamalarını açığa çıkarmak ve adaleti sağlamak.

Mahkemenin niyetinin de bu olduğu, savcının asıl sorumlularla, emirleri uygulamak zorunda olanlar arasında ayrım yapmasından anlaşılıyor. Nitekim birçok kişi hakkında beraat istendi. Toplumun cellatlar ve kurbanlar olarak bölünmesi uzun vadede uzlaşmayı zorlaştıracaktır. Her diktatörlükte olduğu gibi Irak’ta da iktidara yardım eden bir grup vardı. Saddam Hüseyin rejiminde bu rolü üstlenen Sünniler, şimdi ülkenin demokratikleşme sürecinde kendilerini kaybeden taraf olarak görüyorlar.

İkinci önemli nokta, Saddam Hüseyin’in bir Irak mahkemesi tarafından cezalandırılması. İnsanlığa karşı işlenen suçlardan söz eden savcı, Nürnberg davalarını hatırlatsa ve Irak, Amerikan işgali altında olsa da, davada işgal güçlerinin etkisi söz konusu değil. Irak bu dava ile tarihinin kanlı dönemlerinden biri ile hesaplaşmayı tamamlayabilir.”