1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rus - Alman ilişkilerinde Merkel

Cornelia Rabitz / DW28 Nisan 2006

Sibirya’nın Tomsk kentinde dün yapılan Alman – Rus Zirvesi’nde ekonomik konular ön plana çıktı. Enerji, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki görüşmelerin en önemli gündem maddesi olarak ön plana çıktı. DW’den Cornelia Rabitz’in Rus – Alman ilişkilerine ilişkin yorumu:

https://p.dw.com/p/AZq2

“Zaman baskısından mı yoksa Sibirya soğuklarından mı kaynaklanıyor bilinmez ama, Alman - Rus Zirvesi’nin yapıldığı Tomsk’da istenen müzakere havası bir türlü yakalanamadı. Aslında zirve için gereken ön hazırlıklar fazlasıyla yapılmış, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve beraberindeki heyet dostça karşılanmıştı. Mekana ilişkin yapılan hazırlıklar, Merkel ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sıradan bir zirveye imza atmalarına, basın mensuplarına meselelere kendi bakış açılarını dikte ettirmelerini engelleyemedi.

Alman - Rus Zirvesi’nde verilen mesaj birkaç cümlede özetlenebiliyor: Taraflar, İran ile yaşanan gerilimde diplomasiyi önemini dile getirdiler. Rus devlet şirketi Gazprom, Alman BASF firmasıyla anlaşma imzaladı ve Putin, Avrupa’ya enerji tedariğinde güvence verdi.

Zirve, Rus - Alman ilişkilerinin dış ticaretle sınırlanma sürecinde olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Zirvede yıllardan beri sarfedilen sözler dışında başka rüzgarların esmesini bekleyenler yanıldı. Almanya’nın Rusya politikaları denince Angela Merkel’in selefi Gerhard Schröder’in çizgisini devam ettirdiği, toplantıların sergilediği bir başka gerçek oldu.

Merkel, ocak ayında, Başbakan olduktan sonra yaptığı Rusya gezisinde insan hakları örgütlerinin temsilcileriyle görüşüp tabu olarak değerlendirilen konuları dahi ele aldıktan sonra Berlin - Moskova arasında değişim beklentilerine yol açmıştı. Merkel’in ilk ziyaretiyle sergilediği izlenim, Tomsk zirvesiyle kayboldu. İki ülke arasındaki ilişkileri büyük oranda pragmatizmin belirlediği, iş ve yatırım konuları dışında fazla konuşulacak konunun olmadığı tescillenmiş oldu.

Alman heyetinde yer alan iş adamlarının bu koşullarda zirveden memnun kalmış olmasını doğal karşılamak gerekiyor. Zirvenin yapıldığı bölge halkının da imzalanan anlaşmalardan nasibini alıp alamayacağını zaman gösterecek. Doğalgaz ve petrol satışından elde edilen gelirin Rus halkına ne zaman yansıyacağı da belirsiz. Ekonominin Almanya ve Rusya arasındaki ilişkilerde belirleyici önem taşıdığı tartışılmaz. Sorgulanması gereken, iki ülke ve halk arasındaki ilişkileri enerji ve diğer sektörlerde yapılacak iş bağlantılarıyla sabitleyen anlayıştır.

Pek çok kişi, uluslararası siyaset sahnesindeki tavrı, yükselişi ve attığı yeni adımlardan dolayı Angela Merkel’i övüyor. Başbakanlık görevini devraldığı Gerhard Schröder’in ardından gözyaşı yaşı döken kimse de yok. Yine de Merkel, siyasetin zaman zaman pragmatik ve soğuk kalıplarının dışına çıkılabileceğini kavramalı.“