Ruanda'da demokrasi sınavı
13 Eylül 2008
“Ülke korku içinde… Bu doğal… Ülkede yaşananlardan sonra, kimsenin içi rahat değil, herkesin kalbi yaralı…”
Ruandalı insan hakları savunucusu, açıklamaları yüzünden defalarca cezaevine girmesinden dolayı adını vermek istemiyor, ancak muhalif tutumunu sürdürüyor ve küçük bir sivil toplum kuruluşunda Ruanda’da uzlaşma sağlanabilmesi için mücadeledesine devam ediyor.
Raunda ise yeni bir demokrasi sınavına giriyor. Ülkede yaşanan soykırımdan 14 yıl sonra Ruandalılar, parlamento seçimleri için ikinci kez sandık başında. 80 sandalyeli Temsilciler Meclisi ve 26 sandalyeli Senato’dan oluşan Raunda Parlamentosu, iki aşamalı bir sistemle belirleniyor. Ancak Hamburg Üniversitesi’nden Gerd Hankel’e göre, Ruanda’da uygulanan seçim sistemi demokratik değil.
Hankel, “Bu seçim hukuku, demokratik tercihlerin sadece yüzde 50’sini yansıtıyor. Zira toplam 106 parlamenterlerden 53’ü özgür, eşit ve gizli bir seçimle belirleniyor. Ancak geride kalan 53 aday, dolaylı olarak seçiliyor ve bu da elbette ki yönlendiriliyor.”
Diğerleri figüran
Böylece Devlet Başkanı Paul Kagame, partisi Raunda Yurtseverler Cephesi adaylarını rahatlıkla parlamentoya gönderebiliyor. Eleştirileri ise Anayasa’nın öngördüğü çoğulcu demokrasiye işaret ederek geri çeviren hükümet, seçim yasasının herkese aynı fırsatları sunduğunu savunuyor.
Ancak hükümetin yasaları istediği gibi kullandığını söyleyen Ruandalı insan hakları savunucusu, ülkede 9 siyasi parti olduğuna değinerek “Ruanda’da Raunda Yurtseverler Cephesi dışında başka partiler de var, ama onlar elbette sadece birer figüran” diyor.
Ruanda’nın tek partili ülke olma yolunda ilerlediğini söyleyen Sosyal Bilimler uzmanı Hankel ise ülkede tek partili sisteme, hatta bir tür diktatörlüğe destek verenler olduğunu da dile getiriyor.
Hutu ve Tutsi yok, Ruandalı var
Ülkede siyasi ve kültürel tabular da hala yıkılmış değil. Yaşanan soykırım nedeniyle Ruanda’da artık etnik farklılıklardan söz edilmiyor. Hutu ya da Tutsi denmiyor, herkes sadece Ruandalı. Hükümet bu yöntemle şiddet olaylarının önüne geçmeyi hedeflerken, ismini açıklamak istemeyen insan hakları savunucusu ise görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Ama bunun anlamı, gerçeği inkar etmektir. Ekonomide, politikada ya da sosyal hayatta etnik farklılıklar önemli rol oynuyor. Bunlar mühim, ancak maalesef kabul edilmiyor.”
Raunda, dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri, ancak diğer yandan son yıllarda büyüyen ekonomisiyle dikkat çekiyor. Uzmanlar, Ruanda’nın BM’nin Milenyum Hedefleri’ne ulaşma yolunda emin adımlarla ilerlediğini söylüyor.