Notfallärztin
16 Nisan 2010Dagmar Zillig, sabah evden çıkmadan önce beslediği kirpiler için kahvaltı hazırlıyor. Kışı geçiremeyeceklerini düşündüğü için bu küçük, dikenli hayvanlardan 18’ini bodrum katında besliyor. Zillig, kedi mamasından oluşan kahvaltıyı hazır ettikten sonra işe gidiyor. Rostock’ta Alman Kızıl Haç örgütünün acil servisinde çalışan Zillig’in sabah vardiyasındaki işi saat yedide başlıyor. Zillig, eğer sonraki vardiyada çalışırsa, güne biraz daha geç başlıyor.
Dagmar Zillig sinemaya nadiren gidiyor. Ancak sinemaya gidecek olursa da, hayvan filmlerini tercih ediyor. 52 yaşındaki Zillig, hayvanlara olan sevgisinin çocukluğu ile bağlantılı olduğunu söylüyor. Zillig’in çocukluğu, Brandenburg Eyaleti’nin Chorin köyündeki bir eski bir manastırda geçmiş. Babası ormancı olan Zillig, ”ormanda oynamaya bayılırdım. Oyuncakla pek oynamadım. Ama doğada iyi vakit geçirirdim” diye anlatıyor çocukluk günlerini. Bugün de doğayla içiçe olan hobileri var: Yelken yapmak, dalmak, seyahat etmek veya Alman Deniz Kazazedelerini Kurtarma Derneği’nde gönüllü olarak çalışmak...
Eşi denizci
Zillig, çocukluğundan beri doktor olmayı istemiş. 1975 yılında tıp okumak için Rostock’a taşınmış ve cerrah olmuş. 1996 yılında ise Alman Kızıl Haç örgütünde çalışmaya başlamış. Acil serviste, Zillig’in dışında iki kadın doktor daha çalışıyor. Kadın olarak çok zor bir işte çalıştıklarını söylüyor. Aile hayatı ile çalışma planını bir arada yürütmek oldukça zor oluyor. Bu nedenle Zillig’in çocuğu yok. İstemesine rağmen, önce iş yüzünden olmamış, uygun olduğunda ise artık geç kalmış.
Zillig’in eşi gemi mühendisi olarak çalışıyor. Dört ay gemide çalıştıktan sonra iki ayı da evde geçiriyor. Yelken yaparken tanışan çiftin, birbirine güveni tam. Zillig, ”babam hastalandığında, eşim altı ay ücretsiz izne ayrıldı” sözleriyle eşine olan güvenini dile getiriyor. Anne-babası bakıma muhtaç olarak Rostock’a getirildikten sonra annesi hayatını kaybetmiş. Beyin kanaması geçiren babasına, dokuz yıl boyunca bakmış. Zillig, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen, babası ile iletişim kurmayı başardığını belirtiyor: ”Herkes bana seni anlamıyor dedi ama ben, beni anladığını biliyordum.”
Başarılı ”hekim terapisi”
Zillig, bir hastaya gösterilen sevgi ve yakınlığın önemli bir rol oynadığından emin. Acil serviste alarm veriliyor. Bugünkü üçüncü alarm. Getirilen hasta, büyük olasılıkla aldığı bir ilaca allerjik tepki veriyor. Zillig, görev yerine ulaştığında, hastanın yanına giderek ona dokunmaktan çekinmiyor. Zillig, hastaya ‘ben buradayım ve her şey düzelecek’ mesajını vermenin çok önemli olduğunu söylüyor. Hastaya gösterdiği ilgi işe yarıyor; hasta daha sakin bir şekilde nefes almaya başlıyor. Zillig gülerek, ”biz bunu ‘hekim terapisi’ diye adlandırıyoruz” diyor.
Yaklaşık bir yıl önce babasını kaybeden Zillig’i artık evde kimse beklemiyor. Buna rağmen kendini yalnız hissetmiyor. Eşi ile birlikte tatile gitme planları yapıyor, bir hekimlik seminerinde yapacağı konuşmayı hazırlıyor; her zaman yapacak birşey buluyor. Ayrıca kirpilerle ilgilenmesi gerekiyor. Komşuları da onu yalnız bırakmıyor: ”Kapım sürekli çalar. Bu civarda iki doktor daha oturuyor, ama bir şey olduğunda hep bana gelirler” tespitini yapan Zillig sözlerine şunu ekliyor: ”Mesai hiç bitmiyor, 24 saat boyunca doktorluk görevi devam ediyor.”
Soru: Siz de Dagmar Zillig gibi bir doktora gitmeyi ister misiniz?
© Deutsche Welle Türkçe
Luna Bolivar / Çeviri: Jülide Danışman
Editör: Ahmet Günaltay