1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Paris banliyölerinde cinsellik tabu

Margit Hillmann / Paris18 Kasım 2008

Göçmen gettolarının yoğun olduğu banliyölerde genç kızlar, mahalle baskısından yakınıyor. Sosyolog Clair, “bu muhitlerde ya namuslu aile kızları ya da fahişe damgası yemiş iki çeşit kadın var” diyor.

https://p.dw.com/p/Fkk3
Fotoğraf: picture-alliance/ ZB / Bilderbox

Bundan birkaç yıl önce Paris banliyölerinde meydana gelen taciz ve tecavüz olayları Fransız basınında geniş yankı bulmuştu. Genç kız ve kadınlara sokak aralarında, bazen aynı anda birçok erkek tarafından tecavüz ediliyordu.

Olayın kamuoyuna yansımasıyla Paris banliyölerinde cinsel taciz kurbanı olan kadınlar ilk kez mağduriyetlerini dile getirebilme imkânı bulmuştu. Olayların gün ışığına çıkmasının ardından burada yaşayan kadınlar birleşerek banliyölerde cinsel baskılara maruz kalan kadınlara yönelik bir dernek kurdu.

DW’den Margit Hillmann, Paris'te “Ne fahişe ne de köle” derneğinden gençlerle "cinsel kimlik arayışı" üzerine konuştu:

Banliyölerde son dönemlerde artan taciz olayları endişe yaratıyor.
Banliyölerde son dönemlerde artan taciz olayları endişe yaratıyor.Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Paris’te bir kafenin terasındayız. Her ikisi de Kuzey Afrikalı göçmen ailelerin çocukları olan 22 yaşındaki Sara ve 29 yaşındaki Tarık, hiç sakınmadan cinsellik üzerine tartışıyor. Sarah, günümüzde seks konusunda çekinmeden tartışılabildiğini belirtse de, özellikle göçmen nüfusun yoğun olduğu banliyölerde benzer bir rahatlıktan söz edilemeyeceğini anlatıyor:

“Göçmen gettolarının yoğun olduğu banliyölerde cinsellik hakkında konuşmak oldukça güç. Aile içinde de durum farklı değil. Bu durum özellikle kızlar için geçerli. Aileler kızlarının evlilikten önce cinsel ilişkiye girmesine karşılar. Hatta doğum kontrolü ya da AIDS gibi temel konular hakkında bile konuşulmuyor.”

Mahalle baskısı

Tarık da bu yerleşim bölgelerinde cinselliğin kızlar için tabu olduğunu belirtiyor. Ailelerin erkek çocukların evlilik öncesi cinsel deneyime karşı çıkmadığını vurgulayan Tarık, kızlar bırakın seks konusunda konuşmayı, kıyafetlerine bile dikkat etmek durumda kalıyor diyor ve ekliyor:

Göçmen gettolarının yoğun olduğu banliyölerde kadınlar, mahalle baskısından yakınıyor
Göçmen gettolarının yoğun olduğu banliyölerde kadınlar, mahalle baskısından yakınıyorFotoğraf: AP

“Bizim mahallede kızlar burka ile dolaşmak zorunda değiller ancak mini etek de giyemezler. Çünkü bu tüm mahalleye yayılır. Mahalleli hemen; ‘mini etek giymişti, bir erkekle de buluşup öpüştü’ diye dedikodu yapmaya başlar. Kızın adı böylece fahişeye çıkar.”

Ateşle oynamak

Özellikle göçmen kökenli ailelerde kızların adının “kötüye” çıkması en büyük endişe unsurlarından.

Bu yüzden Müslüman ailelerin yoğun olduğu bu bölgelerde kızların evlilik öncesi cinsel ilişkiye girmesi aile ve geleneklere karşı gelmek anlamına geliyor. Sarah, bu bir nevi “ateşle oynamak gibi bir şey” diyor:

“Genç kızlığa yeni adım attığım dönemlerde 'ilk öpücük' konusunda ya da daha sonra ‘biriyle cinsel ilişkiye girer misin?’ gibi kendime yönelttiğim sorular vardı. Okulla bir yere, bir geziye çıktığımızda hep aynı yükü omuzlarımda hissediyordum: Aman dikkat et, erkeklerle fazla görünme, yoksa adın ‘kötüye’ çıkar.”

Indien Prostitution Prostituierte und Kunde
Fotoğraf: AP

Banliyölerde genç kızların, ailelerin beklentisi doğrultusunda hareket edip etmedikleri ağabey ve akrabalar tarafından izleniyor. Kız kardeşlerinin kılık kıyafetlerinin örf ve adetlere uygun olup olmadığı ya da erkeklerle görüşüp görüşmediği sürekli denetleniyor.

Namus bekçiliği yapan erkekler

Üç yıl boyunca “Banliyölerde Cinsel Kimlik” adı altında bilimsel araştırmalar yapan Fransız sosyolog Isabelle Clair, “bu muhitlerde ya namuslu aile kızları ya da fahişe damgası yemiş iki çeşit kadın var” diye anlatıyor. Calir’e göre, çevresindeki kadınların namus bekçiliğini yapan buradaki erkekler, bu sayede en azından mahallerinde söz sahibi olabiliyor:

“Erkekler için bu konu oldukça önemli. Zira bu erkekler banliyölerin dışında çoğunlukla sosyal yaşamda yer edinememiş kişiler. Banliyölerde baskınlar, sadece kendi mahallerinde güçlüler. Sahip oldukları bu gücü tutmak istiyorlar. Ayrıca kendilerinden de kızları kontrol altında bulundurmaları isteniyor. Şayet kızlar istenmeyen bir şey yaparsa, o zaman faturası bu erkeklere de kesiliyor.”