1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Papa II. Jean Paul'ün politik gücü

Derleyen: Ayşe Tekin1 Nisan 2005

16 Ekim 1978 yılında Katolik Kilisesi’nin başına seçilen Papa II. Jean Paul görev süresi boyunda birçok ilke imzasını attı. Entellektüel yapısı ile karizmatik bir lider olmaya başaran Papa, kişiliğiyle dünyayı değiştiren gelişmelerin yaşandığı görev döneminde önemli rol oynadı...

https://p.dw.com/p/Aatf
Papa, görev süresi boyunca ilklere imza attı...
Papa, görev süresi boyunca ilklere imza attı...Fotoğraf: AP

Polonya’nın Krakau kentinde doğan Karol Voytila’nın 16 Ekim 1978 tarihinde II. Jean Paul adını alarak Papalık koltuğuna oturması İtalyanlar arasındaki anlaşmazlığın sonucuydu. Bu anlaşmazlık yüzünden Katolik Kilisesi’nin tarihinde 455 yıldan sonra ilk kez İtalyan olmayan bir din adamı Papalığa seçilmiş oldu. Entellektüel yapısı ile karizmatik bir lider olmayı başaran Papa II. Jean Paul böylece çeyrek asır Katolik Kilisesi’nin başında kaldı. Dünyayı değiştiren gelişmelerin yaşandığı bu dönemde Papa’nın kişiliği de önemli bir rol oynadı.

Batılı ülkelerde 60 lı yıllarda başlayan materyalizm ve laiklik eğilimi kilise ideolojisinin de sorgulanmasına neden oldu. 1962 - 1965 yılları arasında gerçekleştirilen toplantılardaki tartışmalar sonucunda II. Vatikan Konsili, Katolik Kilisesi’nin modernleştirilmesi kararı aldı, Latince ayinlerden vazgeçildi, Vatikan hiyerarşisinde ruhban sınıfından olmayanlar ve piskoposların önemi arttı, kilise yönetiminde dayanışma ilkesi benimsendi.

Soğuk Savaş dönemi

Bu eğilime 70’li yıllarda ek olarak Komünizm ile kapitalizm arasındaki Soğuk Savaş, kilisenin sıkıntılı bir dönem yaşamasına neden oldu. Aynı zamanda II. Vatikan Konsili’nin reformlarının etkisi yayılıyordu. Toplumda zaten var olan, Katolik öğretisinin dokunulmaz konuları üzerine tartışma, teologlar arasında da yürütülmeye başlandı. Bireyin vicdani sorumluluğu, doğum kontrolü ya da Latin Amerika’da kilise görevlilerinin Marksist akımdan etkilenmesi gibi gibi konular kilise içinde tutucular ile açılımdan yana olanların arasında sert tartışmalara neden oluyordu.

İşte böyle bir dönemde göreve gelen Papa, Doğu Bloğu olarak adlandırılan ülkelerdeki sistemin devrilmesinde önemli rol oynadı. Barış ve özgürlükten yana çağrıları, diğer dinlerle diyaloğa önem vermesi onun kısa zamanda benimsenmesini sağladı. Polonya’da değişimi başlatan “Dayanışma” sendikasını destekleyen Papa, aynı zamanda Katolik Kilisesi’nin tarihinde en fazla dış gezi gerçekleştiren din adamı oldu.

Cami ve sinagog ziyaretleri

Vatikan’daki 26 yılı aşan görev süresinde 104 kez yurt dışı seyahati yapan Papa II. Jean Paul’ün bu ziyaretleri, kuşkusuz Katolik inancının yayılması hedefini güdüyordu. Nitekim, Katolikler sadece Vatikan’da oturan değil, kendilerini görmeye gelen bir Papa’nın ayrıcalığını yaşamaktan mutlu oldular. Aynı zamanda sinagog ya da cami ziyareti gibi ilkler de onun eseri oldu.

Papa II. Jean Paul, Türkiye’yi de ziyaret etti. 28-30 Kasım 1979’da iki gün süren Türkiye gezisinde Ankara, İstanbul, İzmir ve Efes’teki Meryem Ana Evi’ni ziyaret eden Papa’nın Türkiye ile bir başka ilgisi de Mehmet Ali Ağca suikasti idi. 13 Mayıs 1981 yılında Papa’ya ateş açarak hafif yaralanmasına neden olan Mehmet Ali Ağca, 19 yıl hapis yattıktan sonra Papa tarafından affedilerek Türkiye’ye döndü. Papa II. Jean Paul, yaşadığı dönemin gelişmeleri karşısındaki tutumu ile tüm dünyanın önem verdiği bir lider haline geldi. Bununla birlikte Katolik Kilisesi’nin reddettiği doğum kontrolü ya da eşcinsellik gibi konularda hiçbir zaman taviz vermedi.