1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu sorununu Fischer çözemez

Peter Philipp14 Temmuz 2005

Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in iki günlük Ortadoğu gezisi bugün Filistin bölgelerindeki temaslarla sona eriyor. DW'den Peter Philipp'in konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/AZvG

Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’i bir kez daha, belki de son kez Ortadoğu’ya götüren, seçim kampanyası taktikleri olamaz. Fischer, Alman politikacıları arasında popülerlik bakımından listenin üst sıralarında yer almaya devam etse de, ne İsrail Başbakanı Ariel Şaron ile ne de Filistin lideri Mahmud Abbas ile el sıkışması Alman kamuoyundaki konumunu iyileştirmeyecektir.

Çünkü aslında hep bilinen şey bir kez daha anlaşılmış görünüyor: Hiçbir Avrupalı, hiçbir Alman Dışişleri Bakanı Ortadoğu sorununu çözemez. Joschka Fischer istisna değil. Uluslararası Yol Haritası'na verdikleri desteğe, kapsamlı mali yardıma rağmen Avrupalılar açık bir Ortadoğu stratejisinden yoksunlar. Ortadoğu sorunu, sadece soruna taraf olanlar tarafından çözülebilir ve eğer dışarıdan biri yardım edebilecekse, o da ABD’dir. Ancak Amerikan yönetimi de Ariel Şaron ile dayanışması nedeniyle yanlış anlamalardan kaçınmak için ya da Irak’taki sorunları nedeniyle şimdiye kadar gerekeni yapmadı.

Bu temelde bakıldığında Avrupalılar Ortadoğu’da daha fazla boy gösterebilirdi, ama göstermedi. Ortak bir çizgi bile tutturamadılar. Önde gelen bir Avrupalı politikacının Ortadoğu ile ilgili açık, anlaşılır bir mesaj vermesi istisnai bir durumdur. AB Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana’nın kısa süre önce İsrail güvenlik duvarını kararlı bir şekilde kınaması gibi.

Fischer olsun, bir başkası olsun. Bir Alman Dışişleri Bakanı bu kadar açık konuşma lüksüne sahip değil. Aksi takdirde sorunlar doğar. Fischer, eleştirinin gerekli olduğu yerde eleştiride bulunmadı değil. Ama daha çok kamuoyuna açık olmayan doğrudan görüşmelerde. Tabii bu şekilde yapılan eleştiri fazla etkili olmadı, ama en azından karşılıklı güven ilişkilerini de zedelemedi.

Ortadoğu sorununda havanın gerilmemesine çabalayan herkes için işte bu güven ilişkisi çok önemli. Sorunun taraflarının da güven duyması gerekir. Fischer İsraillilerle de Filistinlilerle de iyi ilişki kurmayı başarabildi. Ama bu ancak, iki tarafın, sorunun barışçı çözümüne hazır olduklarını açıklamalarının ardından gerçekleşti. Filistin Kurtuluş Örgütü İsrail’in devlet olarak varlık hakkını tanımasaydı, İsrail’i tanıyan ve güvenlik hakkını savunan ülkelerden destek de bekleyemezdi. Aynı şekilde İsrail de Filistinliler’e kendi kendilerini yönetim hakkını tanımadığı sürece bu ülkelerin desteğini alamadı.

Bir ülke ya da halk ile iyi ilişkiler, diğerinin reddedilmesi temeli üzerine kurulamaz. Bu kural, Almanya ve Alman Ortadoğu politikası için de geçerli. Fischer bu kurala bağlı kaldı ve Almanya hem İsrailliler hem de Filistinliler'in gözünde güvenilir bir ortak konumuna geldi. Ortadoğu sorununun çözümü ile karşılaştırıldığında küçük bir adım. Ama Almanlar için de Avrupalılar için de bir numara büyük kalıyor. Sorunun çözümüne herkes katkıda bulunmalı, özellikle de sorunun tarafları…