1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu Dörtlüsü'nün yardım kararı

Peter Phillip / DW10 Mayıs 2006

ABD, Rusya, AB ve BM’den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü, Filistin bölgelerindeki durumun daha da kötüleşmemesi için Filistinliler’e yapılan yardımların geçici olarak yeniden başlatılmasını kararlaştırdı. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZps

“Yardım kararı, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan insanların durumunu doğrudan etkilemeye yetmeyecek. Çünkü yardımların başlaması haftalar, hatta aylar alabilir. Bölge halkı perişan durumda. Her dört Filistinli’den birinin maddi durumunu, doğrudan ya da dolaylı olarak Filistin Özerk Yönetimi’nin 150 bin kişiye ödediği maaş belirliyor. Daha doğrusu iki aydır ödeyemediği maaşlar. Özerk yönetimin memurlarına ödeyemediği para ayda 166 milyon doları buluyor.

İsrail de gümrük ve vergi paylarından oluşan ve her ay ödemekle yükümlü olduğu 50 milyonu ddondurmuştu. AB ve ABD, Hamas’ın Filistin seçimlerini kazanmasından hemen sonra yardımı kestiler. Bu yardımın hacmi Dünya Bankası tahminlerine göre, yılda 1 milyar doları buluyor. Arap ülkeleri ile İran, Rusya ve bazı İskkandinav ülkelerinin yapmak istedikleri yardım da havale edilemediği için yerine ulaşmıyor.

Çoğu ticari banka, ABD’nin yaptırımlarından çekindiği için havale işlemlerini üstlenmiyor. Suudi Arap ya da Mısır bankaları bile ABD ile olan ticari ilişkilerini Filistin dayanışmasına tercih ediyorlar. Bu bakımdan Ortadoğu Dörtlüsü’nün yardım havalesi yüzünden özel bankaların cezalandırılamayacağını vurgulaması iyi oldu. Ama bu, aslında Ortadoğu Dörtlüsü’nün de çaresizlik içinde olduğunu gösteriyor.

Bu Dörtlü, Ortadoğu’yu Filistin intifadasının ardından patlak veren çıkmazdan kurtarma hedefiyle yola koyulmuştu. Ama dünya politikasının ustaları Ortadoğu barışına Yol Haritası çizmekten fazlasını başaramadılar. Yol Haritası’nın iki ana öğesi, şiddete son verilmmesi ve tarafların karşılıklı tanınmaları olarak özetlenebilir.

Ortadoğu Dörtlüsü bu kadar doğal bir şeyi bile kabul ettiremedi. Oysa İsrail devleti ile Filistin kurtuluş Örgütü bir zamanlar Oslo’da ilk adımı atmışlardı. Ama Hamas’ın iktidara gelmesi Ortadoğu Dörtlüsü’nün de elini kolunu bağladı. Hamas, İsrail devletini tanımadığı gibi, İsrail’i hedef alan terör saldırılarını da ‘haklı eylemler’ olarak tanımlıyor. Avrupa ve ABD’nin terörist örgüt listelerinde yer alan böyle bir yönetimle de kimse görüşmek istemiyor.

Hamas’ın özgür seçimle işbaşına gelmesi ise demokratik Batı’yı zor duruma düşürdü. Batı her zaman seçimlerin hür ve adil olmasını istemiş ve Filistin’deki oylamanın kendi standartlarına uygun olmasından haz duymuştu. Tabii seçim sonucu açıklanana kadar. Arap ve İslam dünyasındaki Batı aleyhtarları bulunmaz bir fırsat ele geçirmişlerdi. Artık Batı’yı çifte standartçılıkla suçlayabilirlerdi. Ortadoğu Dörtlüsü bu iddiayı çürütmekten aciz kaldı.

Batı, Hamas’a baskı yapmak isterken Filistinliler’e zarar vermiş oldu. Yardımı kısmen yeniden başlatma kararı bu hatayı bir nebze olsun düzeltmeye yarayabilir ama çözüm getirmez. Anahtar zaten İsrail ile Hamas’ın elinde. Ortadoğu Dörtlüsü’nün bölgeyi barışa kavuşturamayacağı çoktan belli olmuştu.”