1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Onlar için yaşam daha zor

Peter Zimmermann18 Aralık 2003

Her on kişiden birinin özürlü olduğu Avrupa’da 2003 yılı Avrupa Özürlüler Yılı ilan edilmişti. Yılın hedefi, özürlüleri, ayrımcılığa karşı korumak ve haklarını bütünüyle ve eşit kullanma imkanlarını arttırmaktı. DW’den Peter Zimmermann Avrupa Özürlüler Yılı‘nın bir bilançosunu çıkardı.

https://p.dw.com/p/AaoJ
Avrupa'da sosyal alanda özürlüler için yapılacak reformlar 2003'te hayata geçirilemedi
Avrupa'da sosyal alanda özürlüler için yapılacak reformlar 2003'te hayata geçirilemediFotoğraf: AP

Herkesin başına gelebilir. Ve aniden hayatımızın akışı temelden değişir. Gerçi 1994’te Alman Anayasası‘nda yapılan değişiklik, kimsenin özürlü olması nedeniyle ayrımcılığa uğrayamayacağını öngörüyor, ama gerçek hiç de öyle değil. Özürlülerin toplumsal yaşama daha aktif katılımına yönelik onca programa rağmen günlük yaşamda pekçok engelle karşılaşmalarının önü alınamıyor.

Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde kamu binaları ve kamu ulaşım araçları her açıdan özürlüler dikkate alınarak donatılmış. Almanya ve Avrupa ise henüz bu ülkelerdeki standartlara ulaşmaktan çok uzak. Ama en önemli sorun, sakatlara acıyarak bakan, onların ancak hafif işlerde çalışabileceği önyargısıyla hareket eden insanların kafalarındaki engeller. Sakat olan insanlar bugün Almanya’da hala kabul edilme savaşı veriyor. Daha fazla ilgi ve eşitlik bekliyor.

Hala bir ayrımcılıkla mücadele yasasının yaşama geçirilmemiş olmasının eksikliğini hissediliyor. Federal Alman Hükümeti bu yasayı çıkarma vaadini bu yıl da yerine getirmedi. Oysa Almanya’da bugün yaklaşık 7 milyon kadın, erkek ve çocuk özürlü insan yaşıyor. Yani nüfusun yüzde 10‘u özürlü. Bunlardan sadece yüzde 4,5’u doğustan sakat. Çoğunluğu sonradan geçirilen kazalar yüzünden sakat kalanlar oluşturuyor.

Reformlar yaşama geçirilmedi

Avrupa‘daki tüm özürlüler aynı haklara sahip kılınmanın yanı sıra yükümlülükleri de eşit olmalı.Yeni bir yaşam kalitesi ancak bu sayede yakalanabilir. Ne var ki 2003 Avrupa Özürlüler Yılı‘nın insanları bu yönde harekete geçirdiğini söylemek zor.

Sosyal alanda, sağlık alanında özürlülerin hareket serbestisini arttıracak reformlar yaşama geçirilmedi. Sakat, kronik hasta çocukları olan ailelerin durumu düzelmedi. Bu aileler yoksulluk sınırında yaşam mücadelesi vermeyi sürdürüyorlar. Hala sakat oldukları için insanlar restoranlara alınmıyor, bankalarda, sigorta şirketlerinde, turizm acentalarında ayrımcılığa uğruyor, evsahipleri özürlü kiracı istemiyor.

Tüm insanların, aralarındaki farklılıklarına rağmen birlikte yaşamalarının doğal karşılandığı bir toplumsal bilinci zihinlere kazımak için 2003 Avrupa Özürlüler Yılı da yetmedi. Halbuki insanca bir toplumda, özürlülerin bu topluma uyumlarına yardımcı olmanın seçeneği olamaz. Bunun için manen ve maddeten tüm imkanların seferber edilmesi şarttır.