1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

‘Netanyahu yerleşimci lobisini yemliyor’

25 Mayıs 2016

Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti tartışması, İsrail’de aşırı sağcıların hükümete girmesi ve Euro Grubu’nun Yunanistan’a yardım paketine yeşil ışık yakması Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/1IuRs
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu (sağda) ve Evimiz İsrail lideri Avigdor LibermanFotoğraf: Reuters/A. Cohen

26.05.2016 - Alman basınından özetler

Kölner Stadt-Anzeiger İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun ultra milliyetçi Evimiz İsrail partisini hükümete taşımasını şu sözlerle yorumluyor:

“Başbakan Netanyahu Filistinlilerle barış yükümlülüğünü sürdüreceğine dair güvence veriyor. İzlediği siyasette bir şey değişmeyecektir. Ancak sorunun bir parçası tam da bu. (Netanyahu) barışın sadece sözünü ederken, bilindik şablona uyarak yerleşimci lobisini yemliyor. Sağa kaymış hükümetle işgal altındaki bölgelere yerleşimlerin durdurulması ya da yerleşimcilerin geri çekilmesi söz konusu olmayacaktır. İsrail'in hükümet başkanı, güçlükle kontrol edebildiği gizli anti demokratik güçlerle ittifak yapıyor.”

Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki vize muafiyeti tartışmasını Straubinger Tageblatt/Landshuter Zeitung şöyle yorumluyor:

“Erdoğan'ın oynadığı pokerde eli bu kadar yüksek tutmaması gerekir. Elbette onun da Avrupa'dan istediği bir şey var. Vize kolaylığı küçük bir ayrıntı değil, muhtemelen ülkenin ekonomik gelişimine de katkı sağlayacak. Halkına bu tavizleri Avrupalılardan zorla koparacağı sözü verdi. Eğer bu kumarda kaybederse Türkiye'de üzerindeki baskı artabilir.”

Fußball-Nationalspieler Kinderschokolade
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/C. Schmidt

Kinder çikolatalarının üzerinde aralarında Jerome Boateng ve İlkay Gündoğan gibi göçmen kökenli futbolcuların da olduğu Alman millilerin çocukluk fotoğraflarına yer verilmesi Pegida taraftarlarını kızdırdı. Hannover'de yayımlanan Neue Presse gazetesi konuyu şöyle yorumluyor:

“Pegida'ya nasıl yaklaşmalı? İyi vatandaşlar maskesi altına saklanmış olan yabancı düşmanlığının maskesi nasıl kaldırılır? Sosyal Demokrat Parti Başkanı Sigmar Gabriel bunu konuşarak yapmayı istiyordu, başarı ortada. Çikolata üreticisi Ferrero'nun yaptığı ise açıkça çok daha iyi. Kinder çikolatasında sarışın çocuk yerine artık koyu renkli delikanlılar gülümsüyor. Tepki gecikmeden geldi: Süpermarket rafında skandal, ‘zavallı Almanya' gibi sözleri internette okumak mümkündü. Yazan, Bodensee'den Pegida taraftarları. Onların önünde şimdi bir ikilem var. Alman milli futbol takımı gelecek haftalarda Avrupa futbol şampiyonluğu için mücadele ederken ne yapacaklar? Gururla bayrak mı sallayacaklar? Sonuçta takımda hakaret ettikleri de oynuyor.”

Euro Grubu maliye bakanları Brüksel'deki zirvede Yunanistan'a 10 milyar 300 milyon euroluk yardım paketine yeşil ışık yaktı. Berlin'de yayımlanan Die Tageszeitung zirveyi şöyle eleştiriyor:

“Yunanistan şimdi ama gerçekten kurtuldu! Euro Grubu, Brüksel'deki oturumunun sonrasında bu sevinçli mesajı verdi. Ama durum hiç de öyle değil. Herhangi bir sorun çözülmedi, Almanya kalıcı bir rahatlamanın önündeki başlıca engel olmayı sürdürüyor. Bu anlaşma sonrasında Yunanistan'ın durumu daha iyi hale gelmeyecek, zira anlaşma ülkenin sürekli yüksek bütçe fazlalarına ulaşabileceği yönündeki gerçekçi olmayan, ekonomik açıdan tutarsız kabule dayanıyor. Uluslararası Para Fonu IMF tam da bu kabülü eleştirmişti. Ülke alacaklılarından gelecek yardıma bağımlı olmayı sürdürüyor. Yapılan büyük fedakârlıkların karşılığını verdiğini gösteren, uzun süredir özlemle beklenen işaret ise yine verilemedi. Ülkenin geleceği nihayetinde Almanya'daki federal meclis seçimlerine bağımlı. Ancak (Almanya Maliye Bakanı Wolfgang) Schäuble gittiğinde Yunanistan belki derin bir nefes alabilir.”

BdT neue Milliardenhilfen für Griechenland
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Büttner

Die Welt gazetesi IMF'nin Yunanistan'a borç indirimi önerisini Euro Grubu'nun dinlememiş olmasını şöyle yorumluyor:

“Almanya Maliye Bakanı açısından Alman iç politikasındaki karışıklık göz önüne alındığında bir zafer gibi görünen şey Batı'nın bütünü açısından ahlaki bir felaketten ibaret. Zira esasında IMF, olabildiğince objektif bir ödeme temelinde yorgun ülkeler için kurtarma programlarını hayata geçirecek bir örgüt olarak tasarlanmıştı. En azından teoride geçerli olan buydu. Brüksel'deki son müzakere gecesinden sonra artık buna inanan varsa bile kalmamıştır. IMF'nin kamuoyu önünde bu kadar hakir görüldüğü enderdir.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ercan Coşkun