1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ne seçmen memnun ne de seçilen

31 Mayıs 2009

Avrupalıların pek ilgi duymadığı Avrupa Parlamentosu konusunda, seçmenler kadar milletvekilleri de şikâyetçi. AP milletvekilleri daha fazla ciddiye alınmak istiyor.

https://p.dw.com/p/I14x
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Avrupa Parlamentosu koltuklarında 23 farklı dili konuşan 700’den fazla milletvekili oturuyor. Ülkelerinde doğrudan seçilen bu kişilere, parlamento oturumlarında kürsüde konuşmak için verilen süre ise sadece iki dakika. Bu nedenle heyecanlı tartışmaların yaşanmadığı parlamento oturumları Avrupa kamuoyunun ilgisini çekmiyor. Ancak sosyal demokrat milletvekili Klaus Haensch, Avrupa vatandaşları bilmese de parlamentonun yasama üzerinde büyük bir etkisi olduğunu dile getiriyor:

Deutschland EU Wahlen zu Europaparlament Plakat in Aachen
Fotoğraf: picture alliance / dpa


“Yasal düzenlemeler, yürürlüğe girmeden önce Avrupa Parlamentosu’nun üçte ikilik çoğunluğunu almak zorunda. Bu Avrupa kurumlarının yapılanmasında bir güç faktörüdür.”


Avrupa Parlamentosu’ndan bir hükümet çıkmıyor, ancak farklı siyasi görüşü temsil eden milletvekilleri tek başına hareket etmiyor ve ortaklıklar kurarak belli iktidar grupları oluşturuyor. Örneğin muhafazakarlar ve sosyalistler, oylamalarda koalisyona giderek ortak bir cepheden hareket edebiliyor. Bu güç birliğine karşı diğer gruplar arasında da ittifaklar kuruluyor.

Komisyon öneriyor, onlar oyluyor

EU Türkei Abstimmung im Europaparlament
Fotoğraf: AP

Avrupa Parlamentosu’nun en önemli ve başlıca işlevi, Birlik için hazırlanan yasal düzenlemelerin onay makamı olması. Ancak Avusturyalı milletvekili Hans Peter Martin, parlamentonun yasama yetkisine sahip olmamasını ve sadece AB Komisyonu'nun sunduğu önerileri tartışmak zorunda bırakılmasını eleştiriyor:

“Biz muhalefet değiliz... bizim girişimde bulunma hakkımız yok. Bütçenin tümü üzerinde onay hakkına da sahip değiliz. Ama en azından sesimizi biraz çıkarabiliyoruz… Belirli kararlarda da nüfuzumuzu kullanabiliyoruz. Ancak buna rağmen, Avrupa düzeyinde 21’inci yüzyılda; bir çocuk bahçesi ile bir güç odağı arasında gidip gelen bir parlamentoya sahip olmak Avrupa için yüz karasıdır.”

Parlamentodaki milletvekillerinin tümü aynı fikirde değil. Alman sosyal demokrat politikacı Klaus Haensch, parlamento yasa önerisinde bulunamasa da Komisyon’un sunduğu tasarıları geri çevirebileceğini ve üzerinde değişiklik yapılmasını sağlayabileceğine dikkat çekiyor.

İpler AB bürokratlarının elinde

Yasama yetkisine sahip olan organların başında ise Birliğin 27 üyesinden temsilcilerin bulunduğu Bakanlar Konseyi geliyor. Ancak Avusturyalı milletvekili Hans Peter Martin, dizginlerin Avrupa Birliği yetkililerinin elinde olduğunu vurguluyor:

“Brüksel’de güç maalesef parlamenterlerde ya da bakanlarda değil. Onlar Brüksel’de pek bulunmadıkları için, genellikle AB yetkilileri ve lobiciler ön kararları alıp diğerlerini harekete geçiriyorlar. Öte yandan Brüksel’de bizim izin verdiğimiz sahte demokrasinin sonu yaklaşıyor. Bizim daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var, daha azına değil.”

Aldıkları yüksek maaşlarla da sık sık gündeme gelen Avrupa Parlamentosu üyeleri, çoğu zaman eleştiri oklarını üzerine çekiyor.

Avrupa Siyaset Araştırmaları Merkezi’nden Jacki Davis, Avrupa vatandaşlarına yük olan parlamenterlerin, seçmenleri Avrupa’dan uzak bıraktığına ve seçimlere katılımın da bu nedenle düşük olduğunu savunuyor:

“Her Avrupa seçimlerinde böyle oluyor. 27 ülkedeki ulusal seçim kampanyasında, gündeme hep ulusal konular geliyor. Politikacılar, Avrupa’yı ilgilendiren sorunlardan bahsetmiyor. Seçmenler de Avrupa için değil, hükümetin icraatlarını dikkate alarak ulusal sorunlara göre oyunu kullanıyor...”



Bernd Riegert / Çeviren: Hülya Köylü

Editör: Ayhan Şimşek