1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mongolia USA

11 Şubat 2011

Çin'in nadir toprak elementlerine getirdiği ihracat kısıtlamaları nedeniyle gözler bu konuda kaynak oluşturabilecek yeni ülkelere çevrildi. Başta ABD olmak üzere çoğu ülke, Moğolistan'ı bir alternatif olarak görüyor.

https://p.dw.com/p/10FDj
Fotoğraf: Stiftung Archäologie, München

Çin, bu yılın başında Japonya'ya nadir toprak elementleri ihracatını kısıtlayınca, ABD ve dünyanın diğer ülkeleri alarma geçti. Nadir toprak elementleri, LCD televizyonlardan hibrid araçlara kadar pek çok yüksek teknoloji ürünü için temel olan 17 çeşit madenden oluşuyor. Çin, bu elementlerin üretiminin yüzde 97'sini elinde bulunduruyor. Şimdi AB, Japonya ve ABD başta olmak üzere çok sayıda ülke, bu değerli madenlere olan ihtiyacı karşılamak için Çin'den güvence aramanın yanı sıra yeni alternatifleri de göz ardı etmiyor. Bu ülkelerin alternatif olarak gözüne kestirdiği ülke ise Moğolistan.

Moğolistan, Rusya ile Çin arasında bulunan ve 3 milyondan daha az nüfusa sahip olan küçük bir ülke. Ancak dünyanın en büyük nadir toprak elementleri kaynağına sahip az sayıda ülkeden biri olduğuna inanılıyor. ABD'de George Bush'un başkanlık döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi Asya ilişkileri direktörü olan Michael J. Green, nadir elementlerin çıkarılmasının pahalıya mal olabileceğini, ancak Amerika ve Japonya'nın bu konuda Moğolistan ile işbirliği yapmak istediklerini belirtiyor.

Green, "Bu yeni bir odak noktası bulmak açısından Moğolistan için bir fırsat. Bununla birlikte ikili ve çok taraflı yatırım garantileri oluşturulabilir, ki bunlar Çin’in yapmadığı şeyler. Moğolistan, ayrıca, ismini korumak için “Anlaşmalarımızın gereklerini yerine getireceğiz, ihracata ambargo koyarak Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal etmeyeceğiz” de diyebilir" ifadelerini kullanıyor.

Moğolistan'ın değerli madenleri

Moğolistan’ı bu kadar çekici yapan sadece nadir toprak elementleri değil. Bir yıl kadar önce, Moğol hükümeti, Kanada merkezli bir firma ve onun Anglo-Avustralyalı ortağıyla 4 milyar dolarlık bir maden anlaşması imzaladı. Firmalar, dünyanın en geniş bakır ve altın rezervlerinin bulunduğu düşünülen bir bölgede ortak bir proje geliştirecek.

Green, ABD’nin Çin ve Rusya’nın yanında Moğolistan'a “üçüncü bir komşu” olarak ülkenin güvenlik ve ekonomisine katkıda önemli bir rol oynayabileceğini, bunun da Moğolistan'ın dünya çapında ilişkilerini genişletebileceğini belirtiyor. Yaklaşık 20 yıl önce Moğolistan barışçıl bir demokrasi devrimiyle eski Sovyetler Birliği’nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmişti. Moğolistan Devlet Başkanı’nın ulusal güvenlik danışmanı Batchimeg Migeddorj, Moğolistan’da demokrasinin geliştirilebilmesini ülkenin bazı özel koşullarına bağlıyor: "Tam olarak o dönemde, 90’lı yıllarda, komşularımız Çin ve Rusya kendi iç işlerine daha fazla odaklanmışlardı. Bu da Moğol politikacı ve siyasi partilerin, ülke içinde kurumların yerleşmesi için çalışmalarına daha fazla fırsat verdi.”

Green, model bir demokrasi olmanın ötesinde Moğolistan'ın Irak savaşında yaptığı askerî katkıya da dikkat çekiyor ve pekçok NATO ülkesi ateş hattında görev almak istememesine rağmen Moğolistan'ın gönderdiği birliklerin çok etkili olduğuna dikkat çekiyor. Green, "Moğolistan bugün ayrıca, Afganistan’daki Alman askerlerine çevresel güvenlik konusunda yardımcı olan bir birliğe sahip" şeklinde konuşuyor.

Çin'e bağımlılığı azaltmak istiyorlar

Moğolistan, Çin’e bağımlılığı azaltmanın yollarını arıyor. Ülkenin maden kaynaklarının büyük bölümünün Çin sınırına yakın bölgelerde bulunmasına rağmen, Moğol hükümeti, demiryolu altyapısını ülke içinde ve Çin yerine Rus sınırına doğru geliştirme kararı aldı. İthal edilen ürünlerin yüzde 80’i hâlâ Çin yoluyla geliyor. Ancak Çin'in zaman zaman sınırları kapatması ya da ihracata sınır getirmesi nedeniyle, alternatiflere açık kapı bırakılıyor.

ABD-Moğolistan Danışma Grubu’nun Başkanı Alicia Campi, Moğolistan’ın yeni güvenlik konseptinin Çin'e bir tepki olduğu görüşünde.

Campi, "Moğolistan etkin demokrasisi ile serbest piyasa ekonomisini kaybetmek ve Soğuk Savaş dönemindeki uydu statüsüne geri dönmek istemediği için politikacılar, Rusya'dan daha fazla doğrudan yatırım ve askerî yardım talep etmenin pek de kötü bir fikir olmadığını düşünüyor. Çünkü Batılı ülkeler şu ana kadar eylemlerinde çok yavaş kaldılar ve hayal kırıklığı yarattılar" diyor.

Türkiye'nin rolü

Campi, öte yandan Moğolistan’ın Orta Asya ülkelerine, İran ve Türkiye ile hızla yükselen Hindistan’a da yöneldiğini, bu ülkelerin Çin ve Rusya’yı dengelemek için alternatif bir rol oynayabileceğini belirtiyor. 2010 yılında İran'dan giden heyetler, Moğolistan'dan et ve hayvan yan ürünleri satın almak için anlaşmalara imza attı. Campi, dolayısıyla, İran’ın Moğolistan maden sektörüne yatırım fırsatları araştırması durumunda bunun kimseyi şaşırtmaması gerektiğini ifade ediyor. Ve bu durumun ABD'nin Moğolistan ile bağları kuvvetlendirmek için bir başka neden olacağına dikkat çekiyor.

Rohstoffe Seltene Erde
China Rohstoffe
Fotoğraf: picture-alliance/Newscom

© Deutsche Welle Türkçe

Christina Bergmann / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Beklan Kulaksızoğlu