1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Nükleer gerilimden çıkış arayışı

27 Mayıs 2010

İran’a karşı takınılacak tutum konusunda uzlaşı yok. ABD öncülüğündeki batılı ülkeler yaptırımların sertleştirilmesini savunurken diğer bazı ülkeler takas anlaşmasına fırsat verilmesini istiyor.

https://p.dw.com/p/Nayx
Fotoğraf: WILLIAM B. PLOWMAN, MEET THE PRESS

İran, Brezilya, Türkiye arasında imzalanan uranyum takas anlaşması kapsamındaki güvenlik konuları, Almanya Başbakanı Angela Merkel’ın Körfez ülkelerine gezisi sırasında en önemli gündem maddelerinden birini oluşturdu.

Merkel’ın Katar’daki temasları sırasında Katar Şeyhi Hamid bin El Tani, İran’ın zayıflatılmış uranyumu Türkiye’ye sevkederek, Türkiye’den İran’daki bir araştırma reaktörüne nükleer çubukların gönderilmesi anlaşmasını “önemli” ve “iyi” bulduğunu açıkladı. “İlk kez bu konuda başarı sağlandı” diyen Katar Şeyhi, Türkiye ile Brezilya’nın girişimini desteklediklerini söyledi ve bu çabanın bölgedeki gerilimi düşürebileceğini vurguladı.

Merkel Katar Qatar
Fotoğraf: AP

Merkel: "İnanmıyoruz"

İran ile nükleer gerilimin diplomatik yollardan çözümlenmesinin önemine vurgu yapan Almanya Başbakanı Merkel ise Tahran Yönetimi’ne nükleer programı konusunda gerekli şeffaflığı ortaya koyacağına inanmadıklarını söyledi. Merkel bu nedenle BM Güvenlik Konseyi’ne yaptırımların sertleştirilmesi yönünde çalışmaların süreceğini kaydetti.

Bu arada Brezilya Devlet Başkanı Lula de Silva, İran’a ilişkin olarak Türkiye ile birlikte arabuluculuk yaptıkları nükleer takas anlaşmasına rağmen ABD ile BM Güvenlik Konseyi’nin yaptırım uygulamak istemesine şaşırdıklarını söyledi.

Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi ziyarette bulunduğu Brezilya’nın Devlet Başkanı Lula de Silva, ABD, Fransa, Çin ve Meksika’ya birer mektup göndererek, İran’ın nükleer programı anlaşmazlığına görüşmeler yoluyla çözüm bulunulması yönünde görüş bildirdi.

ABD'nin yeni doktrini

ABD cephesindeyse İran'a karşı güvensizlik sürüyor. ABD Başkanı Barack Obama’nın açıklanan yeni ulusal güvenlik doktrininde “düşman devletlerle" de yakınlaşma arzusunda olunduğu belirtildi. Diplomasi ve ekonomik disiplinin askeri güçle bütünleştirilmesini öngören doktrinde, İran ve Kuzey Kore’ye ciddi bir uyarı da yer aldı. Sözkonusu ülkelerin uluslararası normları görmezden gelmeleri halinde, izole edilmeleri için çok farklı araçların devreye sokulabileceği belirtildi.

Symbolbild Iran und USA
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa / DW-Montage

Rusya'nın şüpheleri var

Öte yandan İran'a karşı yaptırımların sertleştirilmesine uzun süre karşı çıkan Rusya'nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Tahran Yönetimi'nin takas anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceği konusunda şüpheleri olduğunu söyledi. Lavrov, "Yüzde yüz garanti sözkonusu değil. Herşey İran'ın yükümlülükleri konusundaki tutumuna bağlı olacak. Bunlara uyması halinde Rusya Türkiye ve Brezilya'nın önerilerine etkin destek verir" diye konuştu.

Ban'dan kritik çağrı

Peki, uluslararası toplum İran’a karşı tutumunda neden bölünmüş bir tablo çiziyor? Bu soruyu BM Genel Sekreti Ban Ki-moon yanıtladı. Ban, "Kriz İran’a karşı ciddi güvensizlikten kaynaklanıyor” dedi. Genel Sekreter, Türkiye ile Brezilya’nın arabuluculuğunda imzalanan nükleer takas anlaşmasına karşın İran’ın yüzde yirmi oranında uranyum zenginleştirmeye devam etme kararını anımsattı ve “Bu uluslararası toplumda ciddi kaygı yaratıyor” diye konuştu.

Ban, bu çerçevede İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamıyla durdurması gerektiğini söyledi.

Öte yandan Türkiye ve Brezilya’nın diplomatik girişimlerinden dolayı büyük memnuniyet duyduğunu söyleyen BM Genel Sekreteri, takas anlaşmasının müzakerelerde önemli bir adım olabileceğini ifade etti.


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Değer Akal