1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

280111 EU Nahost

29 Ocak 2011

Arap ülkelerinde Yasemin Devrimi ile birlikte patlak veren toplumsal muhalefet, Brüksel'i hazırlıksız yakaladı. Avrupa Parlamentosu üyeleri, Tunus’tan Mısır’a sıçrayan eylemleri değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/106lt
Fotoğraf: EU

Şimdiye kadar Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki insan haklarıyla ilgili durum AB dış politikası gündeminde nadiren yer alıyordu. Ancak Mısır ve Tunus'ta protestoların giderek tırmanması bu durumu değiştirdi.

Sosyal Demokrat Parti SPD'den Wolfgang Kreissl Dörfler Mısır'daki protestolara katılımın her geçen gün artmasını memnuniyetle karşıladığını kaydetti. Kreissl Dörfler "Bu durum sadece birkaç saat içinde tüm sistemin yıkılmasına önayak olabilir" şeklinde konuştu.

Başlangıçta konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih eden AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise gösterilerin giderek tırmanmasının ardından tarafları sükunete davet eden bir açıklama yapmakla yetindi. Catherine Ashton Mısır makamlarını gözaltına alınan barışçıl göstericileri serbest bırakmaya çağırdı. Ashton devletin halkın barışçıl protesto gösterileri düzenleme ve görüşlerini özgür bir biçimde ifade etme hakkına saygı göstermesi gerektiğini kaydetti. Ashton'ın bu görüşlerini sadece yazılı yapmayı tercih etmesi dikkatlerden kaçmadı.

Ashton'ın sözcüsü AB'nin Mısır'daki olaylara aktif bir şekilde müdahale edip etmeyeceği sorusuna da temkinli bir yanıt verdi. Sözcü "Tabii ki aktif bir şekilde gerek resmi makamlarla, gerekse sivil toplum ve muhalefetle iletişim halindeyiz. Olayları dikkatle inceliyoruz ve zamanı geldiğinde bu konuda görüş ortaya koyacağız" dedi.

"AB yanlış ata oynadı"

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Franziska Brantner ise "Şu anda AB'nin kimin tarafında olduğunu açık şekilde ortaya koymadığını düşünüyorum. Mısır'daki hareket desteklenip, 'Biz de onların arkasındayız' denmiyor. Tunus'ta da destek ancak Bin Ali'nin devrilmesinin ardından gelmişti. Bu anlamda daha net sözler sarf edilmeli ve daha açık bir siyaset izlenmeliydi diye düşünüyorum" açıklamasını yaptı.

Brantner'e göre AB şimdiye kadar Kuzey Afrika'da bir yandan insan hakları ve demokrasinin koruyucusu olan, öte yandan rejimi destekleyen iki yüzlü bir siyaset izledi.

Mısır, aynı Tunus'ta olduğu gibi Fransa'nın da desteğiyle Akdeniz'in güneyindeki ülkelerin taşıyıcısı konumuna geldi. Gerek Mübarek gerekse Bin Ali İslamcılık ve kontrolsüz mülteci akınına karşı birer kale olarak görülüp maddi anlamda desteklendi. Bu ülkelerdeki kötü yönetim ve baskı görmezden gelindi. Brantner AB'nin yanlış ata oynadığını ancak şimdi fark ettiği görüşünde.

"AB desteğini çekmemeli"

Avrupa Parlamentosu'nun muhafazakar üyesi Michael Gahler de her ne kadar aynı görüşü paylaşsa da ona göre asıl önemli olan Eylül ayında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri. Gahler "Özgür ve adil bir seçim yapılmasını istiyoruz. Mısır yönetiminin de bu mesajımızı aldığını düşünüyorum" dedi.

SPD'li Wolfgang Kreissl Dörfler AB'nin şu anda dışarıdan fazla bir şeyi değiştiremeyeceği görüşünde. Avrupa Parlamentosu'nun muhafazakar üyesi Michael Gahler de AB'nin Mısır'a yaptığı ödemelerin kesilmesi gibi önlemlerin yarardan çok zarar getireceğine dikkat çekti. Gahler bunun yerine atılması gereken adımlarıysa şöyle dile getirdi: "Evet, tabii hi bunun için elimizde gerekli araç da mevcut. Demokrasi ve insan haklarını desteklemek için yeterli maddi kaynakla oluşturulmuş Avrupa Topluluğu araçları var. Bu sayede yapılacak girişimlerle sivil toplumları ve siyasi partileri desteklemek mümkün."

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Franziska Brantner
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Franziska BrantnerFotoğraf: picture alliance / dpa
AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton
AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Catherine AshtonFotoğraf: AP


© Deutsche Welle Türkçe

Martin Bohne / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Ahmet Günaltay