Muiznieks HDP'li vekillerin davasına müdahil oldu
10 Kasım 2017Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, HDP’li 12 yönetici ve milletvekili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gündemine taşınan davaya müdahil oldu. Muiznieks AİHM’e sunduğu mütalaada, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasal değişiklik sonrası çok sayıda HDP’li milletvekili hakkında "ifade özgürlüğü haklarını meşru olarak kullandıkları gerekçesiyle" terörizm bağlantılı yasal işlem başlatıldığını hatırlattı. Muiznieks, bu durumun devletin güvenliği, terörle mücadele, devlet organlarını eleştirme veya devlet başkanına hakaretle ilgili yasal mevzuatın "muğlak olmasından" ve savcı ile yargıçlar tarafından "keyfi olarak uygulanışından” kaynaklandığını belirtti. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri şiddete teşvik etmeyen beyanların da bu kapsama girdiğine vurguda bulundu.
"Somut delil yok"
Gözaltına alınan ve yargılanan milletvekillerinin parlamenterlik görevlerini yapamadıklarını ve böylelikle kendilerine oy vermiş seçmenleri temsil edemediklerini de belirten Muiznieks, ulusal mahkemelerin parlamenterler hakkında aldığı geçici gözaltı ve gözaltı süresini uzatma kararlarının da çoğu zaman yeterli ve somut delil üzerine oturtulmadığına işaret etti. Muiznieks, 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL uygulaması nedeniyle gözaltı koşullarının gözden geçirilmesinin "ciddi biçimde kısıtlandığına" vurguda bulundu.
Mütalaada, özellikle Güneydoğu’daki duruma bağlı olarak resmi politikayı eleştiren akademisyenler, gazeteciler, insan hakkı savunucuları ve görevden alınan belediye başkanlarının durumuna da değiniliyor. Yasalar ve yargının "muhalif sesleri susturmak için kullandıldığı" görüşü savunuluyor. Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının "erozyona uğradığı" ve bu şartlarda "ifade özgürlüğü hakkını sağlamanın zor olduğu" not ediliyor.
AYM’e eleştiri
Muiznieks’e göre HDP’li yönetici ve milletvekilleri tarafından Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvuruların henüz karara bağlanmamış olması da sorun oluşturuyor. Bu durum AYM’nin gözaltı kararlarının gözden geçirilmesinde etkin iç hukuk yolu olup olmadığını sorgulatıyor. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri mütalaanın bu bölümünde AYM’nin 2013 yılında CHP milletvekili Mustafa Balbay hakkında aldığı kararını hatırlatıyor. AYM, 4 Aralık 2013 tarihli oybirliğiyle alınmış kararında, milletvekili seçilen kişilerin tutukluluklarına karar verilirken, "Yargılamanın tutuklu sürdürülmesinden beklenen kamu yararı ile başvurucunun seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkı arasında ölçülü bir denge kurulmadığına" hükmetmişti. Kararda, "Tutukluluk tedbiri için yalnızca suç işleme konusundaki makul şüphe yeterli olmayıp, sanığın kaçma, saklanma, delilleri karartma, yargılamayı etkileme, kamu düzenini bozma veya yeni bir suç işleme yönünde şüphe oluşturması da gerekmektedir" ifadelerine yer verilmişti.
AİHM gündemindeki dava
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin mütalaası aralarında HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile eski Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 12 HDP milletvekili tarafından Mart 2017’de AİHM gündemine taşanan davayı kapsıyor. Dokunulmazlıkları kaldırılan vekiller haklarındaki geçici gözaltı kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özgürlük ve güvenlik hakkı, ifade özgürlüğü ve toplantı ve dernek kurma özgürlüğüyle ilgili maddelerine aykırı olduğunu savunuyor. Türk hükümetinin bu dava başvurusuyla ilgili savunmasını en geç 24 Kasım 2017 tarihine kadar AİHM’e iletmesi gerekiyor.
Gazeteci ve yazarlar için de müdahil
Nils Muiznieks geçen ay da aralarında Cumhuriyet gazetecileri ile Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Şık ve Deniz Yücel’in de bulunduğu bir grup gazeteci ve yazar tarafından AİHM önünde açılan davalara da müdahil olmuş ve mütalaa sunmuştu.
©Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg