Merkel ile Obama arasında görüş ayrılığı

Gelişmiş 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarıyla bu ekonomilerin önde gelen isimlerini bir araya getiren 20’ler grubu zirvesi Güney Kore’nin başkenti Seul’de başladı. İki günlük zirveye mali piyasalar reformuyla bazı ülkelerin kur politikaları ve ihracat fazlalarının damgasını vurması bekleniyor.

ABD ve Almanya arasında ticari dengeler konusundaki görüş ayrılığı, zirvenin zorlu bir havada başlamasına neden oldu. ABD, Almanya ve Çin'in ihracatta frene basmasını istiyor. Washington, ayrıca Çin'in uyguladığı düşük kur politikasından da rahatsız.

Merkel: Yanlış yola sürükler

Almanya Başbakanı Merkel görüşmeler öncesinde yaptığı açıklamada ABD’nin istediği “dış ticaret fazlasına sınırlama getirilmesi” talebini kabul etmek niyetinde olmadığını belirtmiş ayrıca ABD’nin ekonomiye destek vermek için piyasalara taze para akıtmasını eleştirmişti. Merkel, zirve başlangıcında yaptığı çağrıda da bu konuya vurgu yaptı ve şunları söyledi:

“Bu konu zirvede geniş bir yer tutuyor. İşbirliği içinde hareket edilmesi konusunda görüş birliği içinde olduğumuza inanıyorum. Ticaret fazlaları ya da açıklarıyla ilgili bir üst sınır getirilmesinin ne ekonomik ne de siyasi açıdan bir fayda sağlayacağını düşünüyorum, bu bizi sadece yanlış yola sürükler. Piyasa katılımcılarının birbirinden farklı rekabet becerilerini bu tür siyasi sınırlamalarla sorgulamak yerine dünyada serbest ticarete odaklanmak gerektiği inancındayım.”

Obama'nın önerisi

ABD, ülkelerin dış ticaret fazlasının gayrisafi yurt içi hâsılanın yüzde 4’ünü aşmaması için bir limit getirilmesini istiyor. Bu seviyeyi aşan ülkeler arasında Japonya, Çin ve Almanya yer alıyor. Bu konuda taviz vermeyeceğini açıkça ifade eden Merkel'e AB'den destek geldi. AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barosso da getirilecek katı kuralların işe yaramayacağını vurguladı ve “Ama hangi yönde ilerleneceğine dair bir öncü rotanın belirlenmesi dengesizliğin ortadan kalmasına, sorunun kaynağına inilip uyum zorluklarının aşılmasına yardımcı olabilir” görüşünü dile getirdi.

Zirve’de ABD’nin dış ticaret fazlası için önerdiği yüzde dörtlük üst barajın kabul görmesi beklenmiyor. Ancak ABD Başkanı Barack Obama zirve öncesinde geri adım atmaya niyetli olmadığını ortaya koydu. Obama istikrarlı büyümenin önemini vurgulayarak bu konuda Almanya’nın da aynı görüşü paylaştığına inandığını söyledi. Obama, “Zirvenin kapanış metninde dengeli ve istikrarlı bir büyümeyi teşvik edecek bir mekanizmanın oluşturulmasının önünü açacak kararlara yer verilmesi umudundayım” dedi.

Diğer yandan Merkel-Obama görüşmesinde tarafların tutumlarını yumuşattığı haber verilirken, liderlerin daha çok işbirliğinin önemine dair mesajlar verdiği kaydedildi.

Obama Merkel ile görüşmesinde önce de Güney Kore Devlet Başkanı Lee Myung Bak ile ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, küresel düzeyde ekonomik büyümeyi sağlama almak için küresel işbirliği çağrısında bulundu.

ABD'nin düşük kur rahatsızlığı

Washington, Çin'in uyguladığı düşük kur politikasından da rahatsız. Ancak Obama, ABD ve Çin'in, ekonomik konuları müzakere etmede ''ilerleme sağladığını'' belirterek, ''Dünyanın önde gelen iki büyük ekonomisi olarak güçlü dengeli ve sürdürülebilir büyümeyi garanti etmekle ilgili özel bir sorumluluğumuz bulunuyor'' diye konuştu. Obama, sadece ikili değil dünyayla ilgili konuları değerlendirdikleri için ABD-Çin ilişkilerinin son birkaç yılda güçlendiğini düşündüğünü ifade etti. Çin Devlet Başkanı Hu Jintao da, Çin ve ABD'nin ilişkilerini olumlu, işbirlikçi ve kapsamlı bir çizgide ileri götürebilmek amacıyla Çin'in ABD ile diyaloğu, değişimi ve işbirliğini artırmak için çalışmaya hazır olduğunu belirtti. Hu, G-20'nin ''olumlu sonuç'' vereceğini de kaydetti.

Hızla büyüyen ekonomisiyle dikkatleri üzerine çeken bir diğer ülke Brezilya’nın Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva da zirve kapsamında yaptığı açıklamada gelişmiş ülkelerin iç tüketimlerini artırması gerektiğini belirterek, aksi takdirde tüm dünyanın iflasa doğru gideceğini söyledi.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa/Reuters/AA, MK/BK