1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkel: “Almanya krizi fırsata çevirecek”

Deutsche Welle 15 Ocak 2009

Almanya Başbakanı Angela Merkel, büyük koalisyon ortakları tarafından hazırlanan İkinci Dünya Savaşı sonrasının en hacimli ekonomiyi teşvik programıyla, küresel mali krizi fırsata çevirmeyi hedeflediklerini söyledi.

https://p.dw.com/p/GYB2
Almanya Başbakanı Angela Merkel.
Almanya Başbakanı Angela Merkel.Fotoğraf: AP

Krizi fırsata çevirmeyi amaçladıklarını belirten Almanya Başbakanı, teşvik programında istihdamın korunmasına öncelik tanıdıklarını ve bütün çabalarının insana hizmet ilkesinde odaklandığını söyledi. Angela Merkel, genel kuruldaki hükümet açıklamasında, ekonomik açıdan en zor dönemlerinden birinin yaşandığını ve Almanya’nın global mali sarsıntıdan korunmasının mümkün olmadığını söyledi. Başbakan, küreselleşme çağının ilk büyük krizini geçirmekte olduklarını ve büyük krizin bütün dünyanın sorunu olduğunu dile getirirken, şunları kaydetti:

Teşvik paketinin mimarlarından Başbakan Merkel ve Dışişleri Bakanı Steinmeier
Teşvik paketinin mimarlarından Başbakan Merkel ve Dışişleri Bakanı SteinmeierFotoğraf: AP

“Federal devlet, eyaletler ve belediyeler, daha önce Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinde benzeri görülmemiş bir tedbirler paketini uygulamaya koyacak. Sonbaharda kararlaştırılan meblağ ile birlikte 80 milyar euroluk teşvik paketi hazırlandı. Yani iki yılda, milli gelirin yüzde üçü kadar bir kaynak kullanılacak. Almanya krize seyirci kalamaz. Almanya krizden daha güçlü ve geleceğe hazırlıklı olarak çıkacak. Krizi fırsata çevirmek amacındayız.”

Borçlanma kaygı nedeni

Angela Merkel genel kuruldaki konjonktürü teşvik programı konulu hükümet açıklamasında bu programın yardımıyla ekonomik krize kapsamlı tedbirlerle karşılık vermiş olacaklarını belirtti ve milyarlık yatırım programıyla ilgili kararı başbakanlık görevinin en zor kararı olarak tanımladı. ‘Sanayi sektörünün kilit branşı olan makine sanayinde üretimin yüzde 30 oranında düşmesine seyirci kalamazdık’, diyen Başbakan Merkel teşvik paketinin yol açacağı ek borçlanmayı küçümsemediklerini de sözlerine ekledi:

“Ülkeyi krizden çıkarmak için tuttuğumuz yol bu ve önümüzdeki yıllarda kamu borçlanmasını arttıracak. Bunu inkâr etmiyoruz ve teşvik programını karalaştırırken bu unsuru da hafife almadık. Krizin boyutlarına bakıldığında attığımız adımın sadece gerekli değil aynı zamanda kaçınılmaz olduğu da görülür. Pasif davranmamızın bedeli çok daha ağır olurdu.”

Steinmeier: “Ülkeyi modernleştireceğiz”

Sosyal Demokrat Parti’li Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de ekonomik krizi yumuşatmak için kararlaştırılan teşvik önlemlerini savundu. Steinmeier genel kuruldaki konuşmasında, ‘ustalıkla hazırlanan konjonktür programının Almanya’nı krizden modernleşerek çıkartacağını’ söylerken, şunları dile getirdi:

“50 milyar gerçekten çok büyük bir rakam. Ama konjonktür programının tek önemli özelliği önlemlerin mali hacmi değil. Önemli olan düşünüp danışılarak ve konuşularak hazırlanmış olması. Sadece krize tepki göstermeyeceğiz ama aynı zamanda krizden yararlanacağız da. Ülkeyi modernleştireceği için konjonktür programının 50 milyardan ibaret olduğu

Hür Demokrat Parti Genel Başkanı Guido Westerwelle
Hür Demokrat Parti Genel Başkanı Guido WesterwelleFotoğraf: picture-alliance/ dpa

söylenemez.”

Muhalefet paketi eleştirdi

Teşvik paketi muhalefetteki Sol, Hür Demokrat ve Yeşiller partileri tarafından eleştirildi. Teşvik önlemlerinin etkisiz kalacağını savunan Yeşiller’in sözcüleri hükümeti, belli başlı sanayi branşlarını sübvanse etmekle suçlarken Sol Parti Genel Başkanı Oskar Lafontaine, sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmayıp üst gelir gruplarlına yarayacağı gerekçesiyle teşvik programını ‘edepsizlik’ olarak tanımladı. Hür Demokrat Parti Genel Başkanı Guido Westerwelle ise artan borçların nasıl ödeneceğini merak ettiklerini söylerken, hükümeti büyük bir yanlış içerisinde olmakla suçladı:

“Gerçekten olağanüstü bir genel kurul ve olağanüstü bir gün yaşıyoruz. Çünkü hükümetin bugün kabul ettirip önerdiği programın bedelini uzun yıllar ödemek zorunda kalacağız. Gerçekte bu ülke tarihinin en büyük konjonktür programı değil en büyük borçlanma programıdır. Sayın Başbakan, ataletin alternatif olamayacağını söylüyorsunuz. Amma yanlış olanı yapmak da alternatif olamaz.”