1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kahramanlara neden ihtiyacımız var?

Pohl Ines Kommentarbild App
Ines Pohl
4 Nisan 2018

Nazi döneminin acı tecrübelerini yaşamış Almanya'da 'idollere' mesafeyle yaklaşılır. DW Baş Editörü Ines Pohl, Martin Luther'in öldürülmesinin 50. yılı ile ilgili yorumunda kahramanlara ihtiyacımız olduğunu belirtiyor.

https://p.dw.com/p/2vS1s
USA Martin Luther King, Jr. National Memorial in Washington
Fotoğraf: picture-alliance/newscom/Detroit Free Press/E. Creager

"Kahramanlara ihtiyaç duyan ülke mutsuzdur!"

Bu cümle Alman Şair ve Yazar Bertolt Brecht'in İkinci Dünya Savaşı'nın son dönemlerine doğru kaleme aldığı Galile adlı oyunundan bir alıntı. Nazi rejiminin hedef aldığı yazar bu cümleyle özgür olmayan ülkelerdeki kahramanlık kültünü eleştiriyor. Brecht'e göre özgür ve demokratik bir ülkede insanlar bireysel kahramanlık hikayelerinden sorunlarına çözüm bulması için medet ummaz. Bilakis. Brecht'e göre, her birey kendi sorumluluğunu almalıydı, kahramanlık olgusu kör bir itaatkârlıkla eş değere sahipti ve bir anlamda insanların kendi kendilerini kısıtlaması anlamına geliyordu.

Daha iyi bir yaşama dair inanç

Bundan tam 50 sene önce Martin Luther King bir suikast sonucu hayatını kaybetti.

Siyahi bir din adamı olan King adaletsizliğe karşı çıkıyor, ABD'nin Vietnam'a karşı sürdürdüğü savaşı eleştiriyor ve Afroamerikalıların eşit çalışma koşullarına sahip olması için çabalıyordu. King, kendisine ve ona inanlara yönelik her tür şiddete karşın barışçıl kalmayı seçiyordu. Martin Luther King bugün hâlâ statükoyu kabul etmeyen ve daha iyi bir yaşamın mümkün olduğuna inanan insanlara güç veriyor.

Ines Pohl Kommentarbild App
DW Baş Editörü Ines PohlFotoğraf: DW/P. Böll

Geçtiğimiz günlerde ABD'nin başkenti Washington başta olmak üzere ülkenin birçok kentinde yüzbinlerce insan sokaklara çıkarak silah lobisine karşı seslerini duyurmaya çalıştı. Protestoların başını çekenler ise Parkland'da bir liseye düzenlenen silahlı saldırıya maruz kalan lisenin öğrencileriydi.

Gençler, Martin Luther King'in sözleriyle yaşananlara dikkat çektiler. Eylemlerinde Martin Luther King'in dokuz yaşındaki torunu Yolanda Renee King'e dedesinin 'Benim bir hayalim var' konuşmasından cümleler okuttular. Protestoları organize eden gençlerin başında ise Martin Luther King'in dişi versiyonu gibi görünen genç, modern bir kadın olan Emma Gonzalez var.

Martin Luther King gibi kahramanlar kendisine körü körüne itaat edilmesini istemez. Tam aksine, onlar bireylerin cesaretlenmesini ve güçlenmesini; kendilerinin ardında birlikteyken daha güçlü olan ve bu şekilde seslerini duyurabilen, siyasi güç kazanan toplulukların oluşmasını isterler.

Martin Luther King gibi kahramanlar umut aşılıyor

Martin Luther King gibi kahramanların en büyük özelliklerinden biri insanlara umut vermeleri. Ayağa kalkarak, sesini duyurmanın işe yarayacağına dair umut. İçinde bulunduğu korunaklı alandan çıkıp, medeni cesaret göstermek. Dayanışma içinde olmak. Başkalarıyla bir araya gelmek. İmtiyaz sahiplerinin içinde bulundukları o rahat alanları kurcalamak ve ayağa kalkmaları talebinde bulunmak...

İşte tam da bu enerji, Almanya'ya da diğer ülkelerin içinde bulundukları karışık dünyada, karşılaştıkları sorunlar karşısında umutlarını kaybetmemesi için gerekli olan enerji. Nihayetinde bu demokratik bir ülkenin sunduğu olanaklara duyulan inanç. İşleyebilmek için angaje vatandaşlara ihtiyaç duyan ve sözde alternatifsizliğe yönelmeyen bir devlet...

Tüm dünya bugün Martin Luther King'i tekrar hatırlayacak. Bunun nedeni ise King'in hayatta olduğu zamanlarde eriştiklerinden dolayı değil, bugün bile ona ve görüşlerine ihtiyaç duyulduğu için.

Ines Pohl

© Deutsche Welle Türkçe