1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

110909 Wall Street Krise

15 Eylül 2009

Küresel mali krizin fitilini ateşleyen, ünlü Amerikan yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflasının üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süreç dev finans kuruluşlarını birbiri ardına yıkımın eşiğine getirdi.

https://p.dw.com/p/Jf89
Fotoğraf: AP

Tarihler 2008 yılının Eylül ayının ortalarını gösterirken, finans piyasalarının gittikçe derinleşen krizin etkilerinden sıyrılabilmesi ve piyasaların rahatlatılması amacıyla Amerikan finans dünyasının önde gelen isimleri New York’ta bir araya geldi. Dönemin ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, daha sonra görevi ondan devralacak olan Timothy Geithner, uluslararası yatırım bankaları Goldman Sachs ve Morgan Stanley’nin yönetim kurulu başkanları bu toplantıda hazır bulundu. 14 Eylül Pazar akşamı toplantıdan çıkan karar kamuoyuna açıklandı: Wall Street’in en büyük aracı kurumlarından Merill Lynch, Bank of America’ya satılacaktı. Bank of America’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ken Lewis, kameralara kendinden emin bir ifadeyle şu açıklamayı yapıyordu: “İşimizin çok zor olduğunu biliyoruz, ancak biz de tam olarak bu konuda iyiyiz. Dünyanın en iyi devir işlemiyle, yine dünyanın en iyi finans hizmetleri kurumunu oluşturacağız.”


Piyasalara bomba etkisi

Ancak, bu sözler mali piyasaları sakinleştirmedi. Zira sadece bir gün sonra, 15 Eylül Pazartesi günü dünyanın en köklü yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflas ettiği haberi piyasalara bomba gibi düştü. Wall Street, daha piyasalar açılmadan güne 300 puanlık kayıpla başladı. Deneyimli borsacı Arthur Cashin bir yıl öncesini şu sözlerle anlatıyor: “O sabah içeri girdik, her şey bana 1987 yılının Ekim ayını hatırlatıyordu. Gözlerinizi açıyorsunuz ve o gün tüm dünya piyasalarının yerle bir olacağın biliyorsunuz. O günün büyük bir tehlike olduğunu bile bile çalışmaya devam ediyorsunuz.”

158 yıllık finans devi Lehman Brothers, iki dünya savaşı atlatmış, 1929 yılındaki Büyük Buhran’da bile ayakta kalmayı başarmıştı. Ancak son yıllarda portföyünün büyük bölümü riskli, tutsat destekli menkul kıymetlerden oluşan banka, krizin etkilerini hissettirmesiyle birlikte zora girmişti.

"Lehman Brothers niye kurtarılmadı?"

Amerikan yönetiminin Lehman Brothers'ın iflasına seyirci kalması birçok eleştiri aldı. Finans dünyasında o günden bu yana "Henüz altı ay önce yatırım bankası Bear Stearns kurtarılırken, Lehman Brothers’ın iflasına nasıl izin verilebildi?" sorusu soruluyor. Wall Street çalışanlarından Jason Weisberg şöyle konuşuyor: “ABD yönetimi kime yardım edip etmeyeceğini artık seçmeye başlamıştı. Bu aşamadan sonra serbest piyasa ekonomisinden söz edilemez. Bu normal bir süreç değildi. Süper güçlerin, kime yardım edilmesi, kimin iflasa terk edilmesine karar verdikleri bir süreçti. Bear Stearns'a yardım ettiler, ancak Lehman Brothers için hiçbir şey yapmadılar.”


Peki ABD ekonomisinde ne oldu da, dev finans kuruluşları birkaç gün içerisinde iflas bayrağını çekmek zorunda kaldı? 90'lı yılların sonunda dönemin Amerika Birleşik devletleri Başkanı Bill Clinton’ın bir vaadi vardı: Her Amerikan vatandaşı bir eve sahip olacaktı. Clinton’un bu sözü düşük faiz politikası ile desteklendi. Sıfır faiz politikasından yararlanmak isteyen pek çok kişi, ucuz emlak kredisi aldı. Finans kuruluşları, tüketicilerin gelirlerini yeterince incelemeden, sorumsuzca on binlerce riskli kredi dağıttı. Çok geçmeden faizler yüzde dokuzlara tırmanınca, bir çok tüketici kredilerini ödeyemez hale geldi. Krediler ödenemeyince, bu kez gayrimenkuller icra yoluyla satıldı, buna dayanarak çıkarılan tahviller ise değerini tamamen yitirdi. Kredi kurumları zincirleme olarak likidite krizine girdi. Sorumsuzca dağıtılan krediler ve spekülasyona dayalı bankacılık, kısa süre içerisinde Wall Street’te büyük bir kaos yarattı.


Krizin bilançosu

Finans sisteminde büyük bir yıkım yaratmakla sınırlı kalmayan kriz, son 30 yılın en büyük durgunluğunu beraberinde getirdi. 7 milyon kişi işini kaybetti, 1 milyon gayrimenkul icra yoluyla satışa çıkarıldı, yaklaşık 26 milyar dolarlık tasarruf zarar gördü.

Daha büyük bir felaketi önlemek için yalnızca ABD değil, Avrupa’da vergi mükellefleri, trilyonlarca dolarlık yükü omuzlamak zorunda kaldı. Önlem paketlerinde sözü edilen, bankaların spekülasyonlarına son verecek, uluslararası mali denetleme kurumlarının oluşturulması için ise henüz somut adım atılmadı.

Peki krizden ders çıkarıldı mı? Columbia Üniversitesi’nden Sharyn O'Holloran, ne siyasetçilerin, ne bankacıların ne de borsacıların değiştiğine inanıyor ve “çok basit olarak, yalnızca davranışlara bakalım. Bu kişilerin bireysel olarak davranışlarında bir değişiklik oldu mu? Bence yanıt gayet açık: Hayır! Çünkü sistem hala, insanların bir anda çok büyük karlar yaratmaları üzerine çalışıyor” diyor.


Jens Korte / Miriam Braun / Çeviri: Başak Özay

Editör: Ayhan Şimşek