1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 3011 Malediven

29 Kasım 2010

Hint Okyanusu'nda bulunan cennet görünümlü Maldiv Adaları, 10-15 yıla kadar iklim değişikliğinin bir kurbanı olarak tamamen sular altında kalabilir. Hükümet, şimdiden hayatta kalma stratejileri geliştiriyor.

https://p.dw.com/p/QLG8
Fotoğraf: picture-alliance / Godong

Maldivler'in başkenti Male şehrindeki Billabong okulundaki öğrenciler iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı ve çıkaracağı sonuçları tartışıyor. Her çocuk, bir diğerlerine kendi tecrübelerini aktarıyor. Muhammed Maldiv Adaları'nın başına geleceklerden duyduğu endişeyi şöyle dile getiriyor:

''Güzel kumsallar, suların altında kalacak. Bu hoş bir şey değil, çünkü bizim adamız her zaman çok güzel bir ada olmuştur.''

Aminath'ın endişesi de benzer şekilde: ''Tabii ki gelecekte nelerle karşılacağımızdan ben de korkuyorum. Kimileri Maldiv Adaları'nın 2020 yılına kadar yok olacağını söylüyor. Bu doğru da olabilir, çünkü deniz seviyesi gerçekten de durmadan yükseliyor.''

Deniz seviyesi yükseliyor

Birleşmiş Milletler iklim uzmanlarının son hesaplamalarına göre önümüzdeki 90 yıl içinde, kutuplardaki buzulların erimesiyle denizler, 60 cm yükselecek. Bu da, tabii ki Hindistan'ın güneyindeki ada ülkesi için felaket anlamına geliyor. Bu bölgedeki adalardan bin 200'ü Maldiv'e ait ve adaların 200'ü meskun. Adaların en yüksek tepesinin denizden yüksekliği ise sadece 1 buçuk metre kadar. Maldiv Adaları'nın Devlet Başkanı Muhammed Naşit, gelecekten duyulan endişenin ülkesinde çok büyük olduğunu belirtiyor:

''Tabii ki hepimiz bir süre sonra her şeyimizi kaybetmekten endişeleniyoruz. Burada yaşayanlar balıkların azalmasından, içme suyunun tükenmesinden ve denizin adayı sular altında bırakmasıyla yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmaktan korkuyorlar. Biz hepimiz ada sakinleriyiz. Biz adalar dışında başka bir yerde yaşayamayız.''

Hayatta kalma stratejileri

Maldiv Adaları sakinlerinin ülkelerini terk etmeden yaşamlarına devam edebilmeleri için çözümler üretiliyor. Başkent Male'nin birkaç kilometre kuzeydoğusuna uzun bir süredir büyük bir kısmı yapay bir ada inşa ediliyor. İki kilometrekarelik alana mercan molozu ve kum dökülerek Maldiv Adaları'nın normal yüksekliğinden bir metre daha da yükseltiliyor. Ayrıca bu alan beton duvarlarla da çevrilmiş durumda. Hulhumale adı verilen kurtarma adasının inşa edilmesi ise 10 milyon dolara mal olmuş.

Adaya şimdiden 3 bin kişi yerleşmiş, bu sayının 30 bine yükseleceği tahmin ediliyor. Abdullah Asvan da bir yıldır bu adaya yerleşmiş kişilerden biri. 21 yaşındaki Abdullah'ın memleketi, Başkent Male'nin kuzeyindeki bir ada. Abdullah, doğup büyüdüğü aile ocağını terk etme nedenini şöyle açıklıyor:

''Çünkü orada sahilin bir kısmı çoktan sular altında kaldı bile. Ailemin evi sahile çok yakın, şimdi dalgalar evin duvarlarına kadar geliyor. Annem hayatında daha önce hiç böyle bir şey yaşamadığını söyleyip duruyor. Oradaki ada sakinlerinin devletin yardımıyla yaptıkları küçük liman ise sert hava koşulları nedeniyle kısmen yıkıldı bile.''

İklim değişikliğinin radikal sonuçları

Maldiv Adaları'nda yaşayanları sadece deniz seviyesinin yükselmesi değil aynı zamanda sıcaklıkların da artması endişelendiriyor. Yüzyılın sonuna kadar Hint Okyanusu'nun sıcaklığının 1 ila 3 derece arasında artması bekleniyor. Uzmanlar bu nedenle tehlikeli alçak basınç alanlarının oluşabileceği konusunda uyarıyorlar. Hindistan'da son üç yıl içerisinde çöller oluştuğuna dikkat çeken uzmanlar, iklim değişikliğinin radikal sonuçlarının şimdiden kendini göstermeye başladığını belirtiyorlar.

Geçen yıl Kopenhag'daki iklim zirvesinden hayal kırıklığı ile geri dönen Maldiv Adaları Devlet Başkanı Muhammed Naşit'in, Cancun'da başlayan Dünya İklim Zirvesi'nden beklentileri de çok düşük. Yine de iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğuna ve korbondioksit emisyonun azaltılması konusunda belli bir başarıya ulaşılacağına inanıyor. Zira bugün Maldiv Adaları'nın sular altında kalma sorunu, çok geçmeden Londra ve New York'u da tehdit etemeye başlayacak.


© Deutsche Welle Türkçe


Susanne Günther/ Çeviri: Başak Demir

Editör: Ahmet Günaltay