1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mahkeme beslenme borusunu reddetti

22 Mart 2005

Amerikan Federal Mahkemesi, bitkisel hayattaki Floridalı Terri Shiavo’yla ilgili son sözünü söyledi. Mahkemenin, ABD Başkanı George Bush’un imzaladığı yasa tasarısının aksine Shiavo’ya beslenme borusunun takılmamasına karar verdiği bildirildi. Ancak şimdi kararın şimdi temyize götürüleceği belirtiliyor...

https://p.dw.com/p/AauO
Mahkeme, beslenme borusunun yeniden takılmasını istemedi...
Mahkeme, beslenme borusunun yeniden takılmasını istemedi...Fotoğraf: AP

Amerikan Kongresi’nin koridorlarından, kiliselerin vaiz kürsülerine kadar her yerde tartışma konusu olan bitkisel hayattaki Floridalı Terri Shiavo’nun davasında Florida’da bulunan Federal Mahkeme son sözünü söyledi. ABD Başkanı Bush’un imzaladığı yasa tasarısının aksine, Shiavo’yu hayata bağlayan beslenme borusunun yeniden takılmasını istemeyen mahkeme, önceki kararında direnmiş oldu. Ancak Shiavo’nun anne ve babasının kararı, temyiz için Atlanta’ta bulunan Yüksek Mahkeme’ye götürüceği belirtiliyor.

Kararı veren Federal Yargıç James Whittemore, Shiavo’nun ailesinin beslenme borusunun çıkarılmasıyla kızlarının zarar gördüğünü kanıtlamadığını bildirdi. Shiavo’nun anne ve babası, geçirdiği kalp krizi sonucu 15 yıldan beri komada bulunan 41 yaşındaki kızlarına mahkeme kararıyla çıkarılan beslenme borusunun yeniden takılmasını istiyordu.

Shiavo’nun eşi Michael ise yaşam destek ünitelerinin kapatılması için uzun zamandır hukuk mücadelesi veriyor. Nitekim, Florida’daki mahkeme de Michael’in başvurusu üzerine beslenme borusunun çıkarılmasına karar vermiş, ardından Amerikan Kongresi de bu tartışmalara katılmıştı. Beslenme borularının yeniden takılmasını isteyen Amerikan Kongresi’nin bu yönde hazırladığı yasa tasarısı da ABD Başkanı Bush tarafından önceki gün imzalanmıştı.

Avrupa’daki yankıları

ABD’de muhafazakar kesimin tepkisine neden olan bu olay Avrupa’da da tartışma yarattı. Hekim nezaretinde ötenazinin Belçika, Hollanda ve İsviçre’de yasal olarak uygulanması mümkün. Belçika, İsviçre ve Hollanda yasaları ötenazinin uygulanması için hastanın açıkça ve ısrarla ölmeyi istemesini şart koşuyor.

Shiavo’nun bitkisel hayata girerse ölmek isteyip istemeceği ise bilinmiyor. Durum böyle olunca Almanya’daki protestan kiliseleri ve Alman Tıp Birliği gibi oldukça sosyal liberal gruplar bile Shiavo’nun beslenme tüpünün çıkarılmasını tavsiye etmiyor. İki grup da hekim nezaretinde ölümün gerçekleştirilebilmesi için hastanın kararının bilinmesi gerektiğini savunuyor. Alman Tıp Birliği Başkanı Jörg-Dietrich Hoppe şöyle konuşuyor:

“Bu hastanın bakımını üstlenen hekimler, tedavisine ve beslenmesine devam etmek zorundalar. Bu hastalığın seyrinin nasıl olacağı bilinmiyor. Biz 20 yıl komada kalıp daha sonra komadan çıkan ve bilincine kavuşan hastalar gördük. Bu nedenle bu hasta ölmüş kabul edilemez.”

Almanya daha sınırlayıcı

Almanya, Belçika ve Hollanda ile karşılaştırıldığında daha sınırlayıcı ve daha çok ABD’deki sisteme benzer bir ötenazi uygulamasına sahip bulunuyor. Hekimler aktif olarak hastanın ölmesine nezaret etmiyor. Ancak hasta ölmek konusunda açıkça ısrar ederse, pasif olarak ölmelerine izin verebiliyor. Bu nedenle Alman Tıp Birliği Başkanı Hoppe, Shiavo'nun davasının Almanya’da olsaydı, ABD’de olduğu gibi mahkemede sonuçlanacağını söylüyor. Diğer taraftan Tıp Birliği Etik Komisyonu eski başkanı ve 50 yıldır Almanya’da hekimlik yapan Ruth Mattheis ise şimdiye kadar Almanya’da mahkemeye giden benzer bir davaya rastlamadığını ifade etti.

Hollanda’da ise Shiavo’nun davasına benzer bir dava olmuştu. 1990 yılında bir Hollanda Mahkemesi, komadaki hasta İneke Stinissen’in eşinin isteği üzerine beslenmesine son verilmesine karar vermiş, hasta birkaç gün sonra ölmüştü. Ancak bu davada Shiavo davasının aksine hastanın ailesinin üyeleri, Stinissen’in yaşamayı tercih edeceğini iddia etmemişti.