1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Macron'dan Balkanlar için "Türkiye" uyarısı

17 Nisan 2018

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Türkiye ya da Rusya'ya yönelen bir Balkanlar istemediğini" söyledi. Macron, Ankara-Atina hattında yaşanan Doğu Akdeniz geriliminde ise Yunanistan'la dayanışma içinde olduklarını belirtti.

https://p.dw.com/p/2wBSr
Frankreich Rede Macron vor dem Europaparlament
Fotoğraf: Reuters/V. Kessler

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda düzenlenen "Avrupa'nın Geleceği" temalı oturumda yaptığı konuşmada, Balkan ülkelerinin AB üyelik sürecine değindi.

Balkan ülkelerini Avrupa projesinin içinde tutmak istediğini söyledi ancak AB'nin yapılacak reformlarla daha entegre bir hâl almasını sağlamadan yeni üye kabul edilmemesi gerektiğini belirtti.

"Türkiye ya da Rusya'ya yönelen bir Balkanlar istemiyorum" diyen Macron, buna karşın AB'nin şu an 28 üyeyle dahi işleyişte zorluklar yaşadığını, "yarın 30 veya 32 üyeyle" ve mevcut yapısıyla "dörtnala koşmasının" kolay olmayacağını ima etti.

"Yunanistan'ın yanındayız" mesajı

Macron, oturumda Avrupalı parlamenterlerin sorularını da yanıtladı. Fransa Cumhurbaşkanı, Yunan muhafazakâr parlamenter Notis Marias'ın "Türkiye'nin saldırısı hâlinde, Yunanistan'ı savunur musunuz ve bu amaçla bir stratejik savunma anlaşması imzalar mısınız" şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

"Fransa, egemenliği saldırıya uğrayan her AB üyesi devletin yanında yer alacaktır. Skripal krizinde daha ilk andan itibaren İngiltere'nin yanında yer aldık. Doğu Akdeniz'de tehdit edilen Yunanistan'ın da daima yanında olacağız. Bu konuda birkaç gün önce Yunan Başbakanı Tsipras ile görüştüm. Bulunduğumuz yerde tutumumuz hep böyle olacaktır. Zira aramızda bu dayanışmanın olması müşterek egemenliğimizin kalbinde yatmaktadır."

Ankara-Atina ilişkileri, iki ülke arasında bazı konularda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle bir süredir gergin. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan Türk subayların iade edilmemesi nedeniyle yükselen tansiyon, geçen ay Edirne'de tutuklanan iki Yunan askerinin casusluk suçlamasıyla yargılanmaya başlanmasıyla daha da tırmanmıştı.

Atina'nın Güney Kıbrıs tarafından Doğu Akdeniz'de yürütülen doğal gaz arama ve sondaj faaliyetlerine destek vermesi de iki ülke arasındaki bir başka gerginlik noktasını oluşturmuştu.

Reformlarda ivedilik çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, AP oturumunda yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeleri gerçekleştirilmeye çalışılan reformların geciktirilmemesi konusunda uyardı.

Macron, "yasama dönemi 2019 yılında sona erene kadar elle tutulur sonuçlar elde etmeleri gerektiğini" söyledi.

Ekonomi ve Para Birliği reformlarında ilerleme kaydedilmesi gerektiğini vurgulayan Fransa Cumhurbaşkanı iltica hukukunun değiştirilmesi ve mültecilerin paylaşımıyla ilgili "zehirleyici" tartışmalara da çözüm bulmak zorunda olduklarını belirtti.

Emmanuel Macron sonbaharda Sorbonne Üniversitesi'nde yaptığı Avrupa'nın geleceğine dair ilkesel konuşmasında bir dizi bütünleşme sürecini hızlandırıcı reform önerisinde bulunmuştu. Macron'un önerileri arasında 19 Euro Bölgesi üyesi için ortak bütçe hazırlanması da bulunuyor.

Mülteci politikasında uzlaşma arayışı

Macron konuşmasının iltica politikasıyla ilgili bölümünde Almanya'nın mülteci kabul ve entegre eden mahalli yönetimlere daha fazla mali yardım yapılması şeklindeki önerisini desteklediğini söyledi. Almanya hükümeti AB'nin yapısal ve bölgesel kalkınma fonlarına mültecilerin kabulüyle ilgili kriterler ilave edilmesini önermişti. Bu kriterlerin, en çok yardım alan ancak mülteci kabul etmeye yanaşmayan Polonya ve Macaristan'ı olumsuz etkilemesi söz konusu.

Avrupa'nın hareket yeteneğinin arttırılması ve güçlü bir şekilde demokrasiden yana çıkması gerektiğini söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı AB ile Polonya ve Macaristan arasındaki demokrasi ilkelerine sadakat tartışmasına işaretle "liberal olmamanın büyüleyici etkisinden" söz etti ve Avrupa'yı "bir çeşit iç savaşın" tehdit ettiğini belirtti. Macron "demokratik ilkelerden sapmanın yapılabilecek en büyük hata olduğunu" ve "bu tehlikeye otoriter demokrasiyle değil, demokrasinin otoriterliği ile karşılık verilebileceğini" söyledi.

DW, dpa,AFP, Reuters/AG,BÖ,KK,CÖ

© Deutsche Welle Türkçe