1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mısır ordusu dev bir holding gibi

23 Şubat 2011

Mısır siyasi dönüşümün eşiğindeyken, ordunun yeni kurulacak düzende nasıl bir rol üstleneceği merakla bekleniyor. Çeşitli iktisadi kollarda da faaliyet gösteren ordunun Mısır ekonomisinin üçte birini yönettiği sanılıyor.

https://p.dw.com/p/10O8C
Mısırlı generallerin aldıkları tavır, Mübarek'in devrilmesinde belirleyici olmuştu.Fotoğraf: AP

Buzdolabı, çamaşır makinesi satıyor, otel işletiyorlar. Mısırlı generaller için bugünlerde ülkenin gündemini oluşturan ciddi siyasi meseleler ikinci planda yer alıyor. Zira onların önceliği bu dönüşüm sürecini ticari faaliyetlerinden feragat etmeden sonlandırabilmek.

Mısır Ordusu, Tahrir Meydanı’nı dolduran yüz binlere müdahale etmeyerek, ülkenin kaosa sürüklenmesini engelledi. Bu ılımlı yaklaşımın ardında yalnızca siyasi nedenler değil, ekonomik menfaatler de yatıyordu. Çünkü kaos ortamında kazanç sağlanamayacağının onlar da farkında.

Ägypten Proteste Demonstranten und Panzer in Kairo
Fotoğraf: AP

Amerikalı Ortadoğu uzmanı Robert Springborn Mısır Ordusu’nun bu tutumuna ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: “İstikrarsızlık ordunun en son istediği şey. Ordu için istikrardan daha önemli bir şey yok. Ordu, sahip olduğu savunma mallarını dahi kullanabilecek durumda değil. Mısır Ordusu savaşa değil, tüketime yoğunlaşıyor.”

Ordu ekonominin her alanında aktif

20 yıl boyunca Mısır’daki iktidar yapısına ilişkin araştırmalar yapan ve yaşamının bir bölümünü Kahire’de geçiren siyaset bilimi uzmanı Prof. Robert Springborn, Mısır ordusunun ekonomik faaliyetlerinin oldukça geniş bir alana yayıldığını söylüyor. Springborn, “Otomobil üretimi, kıyafet, yol yapım çalışmaları, otobanların ve köprülerin inşası; tencere, tava gibi mutfak malzemelerinin üretimi… Şayet Mısır’da bir mutfak gereci alırsanız, o cihazın ordu tarafından imal edilmiş olması çok muhtemeldir. Eğer doğalgaz bağlantınız yoksa ordunun ürettiği gaz şişelerine muhtaçsınız. Yediğiniz gıdaların ekimi de ordu tarafından yapılıyor, hatta bu tarım ürünleri işliyor ve paketliyorlar. Mısır ordusunun ekonomide faaliyet göstermediği bir branş neredeyse yok gibi" diyor.

Savunma geriledi, ticaret arttı

Mısır ordusu 1979 yılında İsrail’le barış antlaşması imzalanmasından sonra ekonomiye el attı. Bu antlaşmanın ardından, Sina Yarımadası’nın kontrolü Mısır’a geçerken, asker sayısı 500 bine düşürülen Mısır Ordusu yeni faaliyet arayışına girdi. Böylece, ticari faaliyetler, savunmayı ikâme etmeye başladı. Mısır’da ordunun hangi branşlarda tam olarak ne kadar kazanç sağladığı bugün dahi net olarak bilinmiyor. Tahminler, Afrika'nın ikinci büyük ekonomisi konumunda olan Mısır’da ordunun, ekonomide yüzde 15 ila yüzde 45 arasında pay sahibi olduğu yönünde. Ancak elde kesin veri yok. Mısır’ın başkenti Kahire’deki Konrad Adenauer Vakfı’ndan Andreas Jacobs, bunu ordunun şeffaf davranmamasına bağlıyor. Jacobs, “Ordu, yıllardır hangi alanlarda faaliyet gösterdiğini kamuoyundan gizledi. Orduya bağlı pek çok şirket kuruldu. Ordu pek çok alanda imtiyaz sahibi, bilgiye ve siyasi karar mekanizmalarına erişim olanağı var ve bundan da faydalanıyor. Bu konu hakkında az bilgi bulunmasının nedeni bu" diyor.

"Mısır Ordusu Anonim Şirketi"

Şu günlerde gözler Askerî Konsey Başkanı ve Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi'nin üzerinde. Prof. Robert Springborn'a göre, Tantavi Mısır Ordusu Anonim Şirketi'nin yöneticisi olarak da görülebilir. Springborn, Tantavi'nin ordu işlerinden ziyade ticari faaliyetlerle ilgilendiğini söylüyor. Uzmanlar, yeni kurulacak hükümet kimlerden oluşursa oluşsun, ordunun ekonomideki baskın rolünü kimseye kaptırmayacağı görüşünde. Robert Springborn şöyle konuşuyor: “Mevcut durumda ordu mensupları kendi menfaatlerini koruyacaktır ve sivillerin kendilerini ekonomik faaliyetlerini ifşa etmeye zorlayacak kadar iktidar sahibi olmasını engelleyecektir. Bu nedenle El Baradey ve diğer muhaliflerin hiçbir şansı yok. Zira generaller, ordunun sivil kontrole tabi tutulmasına asla müsaade etmeyeceklerdir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Thomas Kohlmann / Çeviri: Başak Özay

Editör: Murat Çelikkafa