1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Latin Amerika’da sol rüzgarlar esiyor

Ajanslar23 Ocak 2006

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Pazar günü yemin ederek görevine resmen başladı. Şili’de de sosyalist Michelle Bachelet, devlet başkanlığına seçildi. Latin Amerika’da sol yeniden yükselişte…

https://p.dw.com/p/AaDu
Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales yemin ederek görevine resmen başladı
Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales yemin ederek görevine resmen başladıFotoğraf: AP

Latin Amerika’da sol rüzgarlar esiyor! Bolivya’da sosyalist Devlet Başkanı Evo Morales resmen göreve başladı. Bir Aymara yerlisi, yani Kızılderili olan Morales, radikal sosyalist bir programa sahip. Bir başka Latin Amerika ülkesi, General Pinochet’in yıllarca demir yumrukla yönettiği Şili’de sosyalist aday Michelle Bachelet sandıktan zaferle çıktı.

Aslında sonuçlar şaşırtıcı değil. Bolivya ve Şili her ne kadar tarihi, kültürel ve politik açıdan birbirinden farklı imi ülke olsa da son yıllardaki yönetimlerin uyguladıkları neoliberal politikalar, sadece belirli bir kesimi refaha eriştirdi, fakirle varsıl arasında uçurum daha da derinleşti. Birleşmiş Milletler verilerine göre Latin Amerikalılar’ın yüzde 40’ı, yani 222 milyon Latin Amerikalı fakirlik ve sefalet içinde yaşıyor.

Sol adayların zaferi

Tarihleri darbelerle bezeli Latin Amerikalılar, sosyalistleri iktidara getiriyor. İlk akla gelenlerden biri tabii ki Küba lideri Castro’nun müttefiki ve kendi tanımıyla “21. yüzyıl sosyalisti“ Hugo Chavez, 1999 yılından bu yana Venezüella’yı yönetiyor. 2002’de Arjantin’de sol eğilimli Nestor Kirchner devlet başkanı olurken, 2003 yılında ise Brezilyalılar eski sendikacı Lula de Silva’yı devlet başkanlığına getirdi.

Uruguay’ı da unutmamak gerek; orada da yaklaşık bir yıldır Tabare Vazquez ile birlikte sol ittifak iktidarda. Bu yıl içerisinde Latin Amerikalı seçmenin yüzde 80’i sandık başına gidecek. 10 ülkede seçim var. Meksika, Nicaragua ve Peru’da da sol adaylar favori olarak gösteriliyor.

ABD’ye duyulan öfke

Latin Amerika genelinde sol yükselişte ve bunda Latin Amerika’ya arka bahçe muamelesi yapan ABD’ye duyulan öfkenin payı oldukça fazla. Ancak bu gelişmeleri bakarak, Latin Amerika’nın bir bütün olarak radikal bir biçimde sola kaydığını söylemek yanlış olur. Zira Şili, Uruguay ve Brezilya, ortodoks liberal finans politikaları izliyor. Sefaletin önü ise sosyal programlarla alınmaya çalışılıyor.

Örneğin birçok Brezilyalı, Devlet Bakanı Lula da Silva’da umduğunu bulamadı. Yolsuzluk söylentileri de bunu üzerine eklenince, Silva da Lula’nın bu yıl yapılcak seçimlerde sandıktan zaferle çıkma şansı azaldı.

Ama ABD, Latin Amerika’da solcuların ayak seslerin duymaktan rahatsız. Özellikle de bölge ülkelerinin, Hindistan, Avrupa Birliği ve Çin ile ilişkilerini geliştirmeleri Washington’ın hoşuna gitmiyor. Çin Devlet Başkanı Jintao, önümüzde 10 yıl içinde bölgele en az 100 milyar dolarlık yatırım yapacakların açıkladı.