1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Lüksemburg krizdeki AB'yi devrediyor

Bernd Riegert / DW29 Haziran 2005

Anayasa ve bütçe krizleriyle sarsılan AB’nin Konsey Dönem Başkanlığı 1 Temmuz’da Lüksemburg’dan altı aylığına İngiltere’ye geçecek. DW’den Bernd Riegert’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZvh

“AB Anayasası’nın akıbeti meçhul, bütçe görüşmeleri fiyaskoyla sonuçlandı ve AB derin bir krize sürüklendi. Lüksemburg Başbakanı Jean - Claude Juncker Dönem Başkanlığı’nı altı ay önce devraldığı AB’yi bu durumda halefine teslim etmek zorunda kalacağını herhalde hiç düşünmemişti.

İngiltere Başbakanı Tony Blair’in bütçe planlarını reddetmesinden ve Fransa ile Hollanda’daki anayasa referandumlarının hayal kırıklığına yol açmasından bu yana yorgun ve neşesiz görünen Juncker eski Avrupa Birliği’nin artık tarihe karıştığını kabullenmek zorunda. Brüksel zirvesinin fiyaskoyla sonuçlanması, Juncker’in ilk AB Başkanı olma hayallerini de yıktı. Bu makamın ihdas edilmesi Avrupa Anayasası’nın öngörüldüğü tarihte yürürlüğe girmesine bağlıydı.

Lüksemburg Başbakanı, şimdiki politikacı neslinin atalarının yarattığı eseri yıkmaya hakkı olmadığını söylerken, İngiltere’yi, Hollanda’yı, İsveç’i ve diğer bazı birlik üyelerini kastediyordu. Çünkü bu ülkeler, rota değişikliği istiyorlar. ‘Avrupa ortak pazar mı yoksa birlik mi olmalı’ tartışmasının gündeme gelmesi kaçınılmaz hale geldi. Kriz bu bakımdan hayırlı oldu. Çünkü 25, 27 hatta ilerde 30 üyeli olması beklenen AB vatandaşın cevap beklediğini biliyor.

Krizin Lüksemburg’un Dönem Başkanlığı sırasında patlak vermesi ise sadece rastlantı. Tecrübeli Juncker’in ve etrafındaki çalışkan ekibin bunda suçu yok. Kimi gözlemci, Juncker’in aşırı azimli davrandığını ve Avrupa’nın krize sürüklendiğini görmesi gerektiğini söylüyor. Olabilir ama, Lüksemburg Başbakanı’nın başka çaresi yoktu. Usta müzakereci tartışmayı sonuna kadar götürmeyip askıya alsaydı, AB’ye hizmet etmiş olmazdı. Şimdi doğru yolu tartışma ve karar alma zamanıdır.

Aynı zamanda Euro bölgesi Maliye Bakanları Konseyi’nin de başkanı olan Jean- Claude Juncker hiç olmazsa İstikrar Paktı reformunun oy birliği ile kararlaştırılmasını başardı. İstikrar Paktı böylece sulandırıldı mı, yoksa reform iyi mi oldu, bunu önümüzdeki yıllar gösterecek.

Halefi Tony Blair’in altı ay içinde AB’ni modern bir bütçeye kavuşturması kolay olmayacak. Çünkü AB reformları için gücendirdiği Juncker’in desteğine muhtaç olacak. Lüksemburglular’ın 10 Temmuz’daki referandumda Avrupa Anayasası’nı reddetmeleri kaderin cilvesi olur. Juncker böyle bir durumda istifa edeceğini duyurdu. Anayasanın halk oylamasına takılması onun için acı bir yenilgi, Avrupa için ise ağır bir kayıp olur.”