1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kıbrıs'ta kader seçimi

Selim Sayarı / Lefkoşa13 Aralık 2003

Kıbrıslı Türkler, ülkenin kaderini belirleyecek seçimlerle ilgili kararını sandığa atacağı oyla verecek.

https://p.dw.com/p/AbTT
Seçimler Kıbrıs'ın kaderini belirleyecek
Seçimler Kıbrıs'ın kaderini belirleyecekFotoğraf: AP

Kuzey Kıbrıs’ta 141 bin 471 seçmen sandık başına gidecek ve 5 yıl süreyle Türk tarafının geleceğini yönlendirecek 50 milletvekilini, 7 partinin adaylarından belirleyecek. Seçimler için yüksek katılım bekleniyor, sonuçların ise gece yarısına doğru alınacağı belirtiliyor. 141 bin Kıbrıslı Türk seçmenin yüzde 30’unu Türkiye’den Kıbrıs’a gelen göçmenler oluşturuyor. Bugüne kadar Denktaş ve iktidarı desteklediği bilinen Türkiyeli göçmenlerin oyları, iktidar partilerinin en büyük güvencesi. Ancak muhalefet bu kemikleşmiş oyların bile bir kısmının, süregelen çözümsüzlük nedeniyle kendilerine yöneldiğini savunuyor.

Seçimin iktidar kanadındaki güçlü isimleri, halen işbaşında bulunan Başbakan Eroğlu’nun Ulusal Birlik Partisi’yle, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş’ın koalisyondaki Demokrat Parti’si. Bu ikili, Annan Planı’na ‘hayır‘ diyenler arasında başı çekiyor. Bu partiler muhalefet tarafından ‘Denktaşçı‘ ve ‘statükocu‘ diye adlandırıyorlar.

Muhalefetin güçlü isimleri ise Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Birleşik Güçler Lideri Mehmet Ali Talat’la, Barış ve Demokrasi Hareketi Lideri Mustafa Akıncı. Onların sloganı da ”Annan Planı’yla çözüme” ve ”baharda Rumlarla Avrupa Birliği’ne evet”...

Tahmin yapılamıyor

Ancak seçimleri kimin kazanacağı konusunda sağlıklı tahmin yapılamıyor. Anketlerdeki tutarsızlıklar dikkat çekiyor, ancak buna rağmen iki taraf da yaptırdığı anketlere dayanarak, seçimlerden zaferle çıkacağını iddia ediyor. Günlerdir yapılan mitinglerdeki kalabalıklar bile sonuç için fikir vermiyor.

İddialı partiler meydanları hemen hemen aynı oranda dolduruyor. Ancak tahminlerin birleştiği tek nokta, hiçbir partinin tek başına hükümet kuramayacağı yönünde. İktidar ve muhalefet birbirleriyle ortaklık yapmayacaklarını açıklamış olduklarından, seçim sonrasında belirsizlik olasılığı da gündemde.

Karşılıklı suçlamalar

Mitinglerde yapılan konuşmalarda ise karşılıklı suçlamalar öne çıkıyor. İktidar partileri UBP ve DP’nin liderleri muhalefetin AB’den destek gördüğünü, Rumlar‘la işbirliği içinde olduğunu iddia ediyor.

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen’ın ”Muhalefet kazanırsa seçim sonuçlarının bir potansiyeli olur” açıklaması, iktidarın savunduğu bu teze dayanak oluşturuyor. İktidar partileri Annan Planı‘yla varılacak bir çözümde toprak, mülk hatta egemenliğin tehlikeye gireceğini savunuyor. Ayrıca UBP, Annan Planı‘nın Türkiye’nin askeri varlığını etkisizleştireceğine dikkat çekiyor.

Muhalefet de iktidarı, Türkiye’nin seçim arefesinde Ada’ya 160 milyon dolarlık kaynak aktarımı nedeniyle eleştiriyor, bunu seçime müdahale olarak niteliyor. Muhalefet seçim haftasında Ankara’dan gelen Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in hükümetle temaslarını da aynı doğrultuda değerlendiriyor. Muhalefete göre Annan Planı, çözümün ve 1 Mayıs 2004’te Rumlar‘la birlikte Avrupa Birliği’ne girmenin anahtarı. Böylece Avrupa yolunda Türkiye’nin de önünün açılacağını savunuyorlar. Muhalefet iktidara gelmesi durumunda çözüm yolunu açmak için Denktaş’ı görüşmecilikten alacağını da vurguluyor.

Gözler Kıbrıs’ta

Tüm dünyanın bakışları altında Kıbrıslı Türkler Pazar günü sandık başında yanıtını verecek. Bu kritik oylama, bazılarına göre Annan Planı‘nın referandumu, bazılarına göre ise Kuzey’deki statükonun devamı açısından kader seçimleri. Sonuç ne olursa olsun kesin gözle bakılan tek bir şey var. Yarından sonra ortaya çıkacak yeni tablo, uluslararası çözüm çabalarından, Türkiye’nin Avrupa perspektifi ve Ada’daki askeri varlığına kadar birçok konunun geleceğini aydınlatacak.