1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kyoto Protokolü hayat buluyor

Ajanslar14 Şubat 2005

Kyoto Protokolü’nün 1997’te başlayan macerası tamamlanmak üzere. Protokol, 16 Şubat’ta yürürlüğe giriyor. Ancak bu adımla birlikte Kyoto protokolü tarihe karışacak, çünkü bilim adamları şimdiden dünya ikliminin korunması için daha fazla önlem talep ediyor...

https://p.dw.com/p/AacP
Protokol, dünyayı zararlı gazların azaltılması için önlem alınmasını öngörüyor...
Protokol, dünyayı zararlı gazların azaltılması için önlem alınmasını öngörüyor...Fotoğraf: dpa

23 Temmuz 2001 sabahı, Bonn’daki İklim Konferansı’nın katılımcılarını heyecana boğan bir haber yayıldı. Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girebilmesi için yapılan müzakerelerden sonuç alınmıştı. Herkes tarihi bir anı yaşamanın heyecanı içindeydi. Şimdi bir kez daha aynı heyecan söz konusu. 1997 yılında Kyoto’da kararlaştırılan ve bu isimle anılan protokol nihayet yürürlüğe girebilecek.

Bu protokol ile ilk kez endüstri ülkeleri, dünya ikliminde sera etkisine yol açan altı gazın azaltılması için önlem almayı kabul ettiler. Bu kararın tarihi olması, dünya iklimindeki değişiklikle ilgili değerlendirmelere bağlıydı. Bilim adamları yıllarca dünya ikliminde bir değişiklik olup olmadığı, söz konusu değişikliğin doğal mı, yoksa insan eliyle yaratılmış mı olduğu, önlenmesinin gerekli olup olmadığı ya da hangi önlemlerin alınacağı üzerine tartıştılar.

Uygulama kararı Rio’da alındı

Bu arada önlem alınmadan uzun bir süre geçti. 1992 yılında Rio’da yapılan Dünya Çevre Zirvesi’nde kabul edilen Dünya İklimindeki Değişikliği Önleme Sözleşmesi’ne katılan ülkelerden 38’i, 1997 yılında Kyoto’daki toplantıda uygulama üzerine anlaşmaya vardılar: Buna göre, 1990 yılı baz alınacak ve dünya ikliminde sera etkisine yol açan gazların oranı 2012 yılına kadar bu düzeyin % 5,2 altına indirilecekti.

Bu aşamadan sonra söz konusu indirimin ve indirim hesabının nasıl yapılacağı tartışılmaya başlandı. Reel indirimin gerçekleşmesi için her ülkenin karbondioksit emisyonunudaki düşüşün hesaplanması önerisi fazla taraftar bulmadı. Endüstri ülkeleri bu önlemin ekonomik büyümeyi engelleyeceğini düşünüyor ve karbondioksitin absorbe edilmesi için alınacak yeşillendirme ya da orman yetiştirme gibi önlemlerin de hesaba katılmasını istiyordu.

ABD Protokol’den çekildi

Bu tartışmalar sırasında ABD’de iktidar değişimi oldu ve Cumhuriyetçi Başkan George Bush, Kyoto Protokolü’nden çekildiklerini açıkladı. ABD Başkanı’na göre dünya iklimindeki değişiklikler önemli değildi ve Amerika’nın ekonomisini etkilemesine izin verilemezdi.

Bu, Kyoto Protokolü için en büyük darbe oldu, çünkü ABD, sera etkisine yol açan gazların yüzde 25’inden sorumlu ve protokolün yürürlüğe girmesi için sera etkisine yol açan gazların % 50 sine yol açan sayıda ülkenin imzası gerekiyordu. Washington’ın geri çekilmesi ile daha fazla sayıda ülkenin protokolü imzalaması gerekiyordu.

Yıllar süren müzakerelerden sonra önce Japonya, sonra Rusya Protokolü imzalamaya ikna oldu. Bu arada karbondioksit emisyonu hesapları ile ilgili o kadar çok karar alındı ki, protokol yürürlüğe girdikten sonra da emisyonun gereken düzeyde düşürülemeyeceğinden endişe edenler haklı çıktı. Şu andaki hesaplamalara göre 2012 yılına kadar sadece % 1,8 oranında düşüş sağlanacak.

Bilim adamları yeni müzakereler istiyor

Gerek çevreciler gerekse bilim adamları dünya iklimini korumanın Kyoto’dan bu yana çok daha önemli hale geldiğini belirtiyor ve yeni müzakereler talep ediyorlar. Mevsimlerdeki değişim, kuraklık ve sel felaketleri, buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, iklim değişikliğinin çoktan ilerlediğinin göstergesi.

Bilim adamlarına göre, dünya ikliminin dengesinin daha fazla bozulmaması için sera etkisine yol açan gazların 2050 yılına kadar yarı yarıya azaltılması gerekiyor. Şimdilik ne endüstri ülkeleri ne de kalkınmakta olan ülkeler buna yanaşıyor. Birinciler elektrik tüketimini kısmayı kabullenemiyor, ikinciler de ekonomik kalkınmalarını frenlemeyi. Öte yandan, gittikçe artan doğal felaketler insanları yaşam ve tüketim alışkanlıkları üzerine düşünmeye sevk ediyor.