1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kredi maliyetleri artıyor

Andreas Becker / DW2 Temmuz 2004

Amerikan Merkez Bankası’nın son faiz operasyonundan borsalar ve döviz kurları sanıldığı kadar etkilenmedi. Merkez Bankası kararının Avrupa ekonomisi üzerindeki muhtemel etkilerini DW’den Andreas Becker araştırdı...

https://p.dw.com/p/Abfx

Amerikan Merkez Bankası’nın son faiz operasyonundan borsalar ve döviz kurları sanıldığı kadar etkilenmedi. Kredi maliyetlerini yükselten bu adımın Amerikan bütçe politikasını ne yönde etkileyeceği Başkan Bush’un bugün ülkenin ekonomik durumuyla ilgili olarak yapacağı konuşmadan sonra belli olacak. Merkez Bankası’nın onüç kez düşürüp 1958 sonrasının en düşük seviyesine indirdiği ana faiz haddini dört yıllık bir aradan sonra çeyrek puan arttırması, para politikasında dizginlerin kısıldığını ve ucuz kredi döneminin kapandığını gösteriyor.

Amerikan Merkez Bankası’nın kararı sürpriz olmadı. Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan temkinli ifadelerle faiz zammının kapıda olduğunu duyurmuştu. Finans piyasaları, Amerikan Merkez Bankası faizinin %1,25’e yükseleceğini biliyordu. Ekonomistler, işin bununla kalmayacağını ve Merkez Bankası’nın ana faiz düzeyini tedrici adımlarla yıl sonuna kadar %2’ye çıkaracağını belirtiyorlar.

Bu tahminler doğru çıkarsa yıl sonunda euro bölgesi ile ABD arasındaki faiz farkı kapanmış olacak. Merkezi Münih’te bulunan Almanya’nın önde gelen ticari bankalarından HypoVereinsbank’ın iktisadi araştırma bölümü başkanı Martin Hüfner, Amerikan Merkez Bankası faizlerinin artırılmasının isabetli bir karar olduğu görüşünde. Hüfner, "Çok yerinde bir karar. Çünkü Amerikan ekonomisinde ısınma emareleri belirmişti. Enflasyon tırmanışa geçti. Bu durumda Merkez Bankası’nın tepki göstermesi gerekirdi" diye konuşuyor.

Amerikan ekonomisindeki büyüme

Amerikan ekonomisi son haftalarda gerçekten hızlı büyüdü. Özel sektör daha fazla yatırım yaparak istihdamın artmasına yardımcı oldu. Tüketim harcamalarında da önemli artış keydedildi. Mal ve işgücü talebi artıyor, para daha hızlı bir şekilde el değiştiriyor. Bu da fiyat ve ücretlerin artmasına yol açıyor.

Yıl bazındaki son enflasyon oranı %3 olmuştu. Amerikan Merkez Bankası hız düşürmek, ama bunu yaparken de ani frenlemeyle ekonominin yerinde çakılıp kalmamasına dikkat etmek zorunda. Avrupa’nın ekonomik manzarası ise tamamen farklı. Euro bölgesinde ekonomik canlanmayı hızlı büyümeye dönüştürmek mümkün olmuyor. İktisatçı Martin Hüfner aradaki farkı şöyle açıklıyor:

"En önemli neden konjonktürel durumun birbirinden son derece farklı olması. Amerikan ekonomisi %4’lük büyüme hızına kavuşurken euro bölgesinin büyüme hızı ortalaması %1 dolayında kalıyor. Arada dünyalar kadar fark var. Bu da aynı para politikasının uygulanamayacağını gösteriyor."

Avrupa’da para istikrarı

Avrupa Merkez Bankası da aynı düşünce de olacak ki haftalık olağan toplantısında ana faiz haddini %2’de bıraktı. Avrupa Merkez Bankası, şimdiye kadar bütün beklentileri boşa çıkararak, kriz dönemlerinde konjonktürü canlandırma amaçlı faiz ayarlaması yapmamıştı. Merkez Bankası’nın muhafazakar para politikası, Avrupa’da para istikrarına daha fazla önem verildiğini gösteriyor.

Enflasyon oranı, ABD’de %3, euro bölgesinde ise %2. Atlantik’in her iki yakasında da hayat pahalılığının artmasında ham petrol zammı önemli rol oynuyor. Ancak ABD’de ekonomik canlanma kendini hissetirmeye başladı. Avrupa’da ise ekonomik büyüme hızı yüzde 1’lerde seyrediyor. Ekonomi uzmanları, euro bölgesi faizlerinin en erken yıl sonlarına doğru artırılabileceğini belirtiyorlar.