1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Karstadt ve Opel kötü yönetim kurbanı

Michael Karhausen15 Ekim 2004

Avrupa’nın en büyük perakende alışveriş zincirlerinden Karstadt ve dünyaca ünlü otomobil üreticisi Opel’de yaşanan mali sıkıntılar Almanya’da manşetlerden inmiyor. Yıllardır gelirlerinde yaşanan azalma nedeniyle mücadele veren KarstadtQuelle şimdi hayatta kalabilmek için yüzlerce milyon euroluk tasarruf ve 4 bin kişiyi işten çıkarmayı planlıyor. Opel de tasarruf yolunda. DW’den Michael Karhausen, iki dev şirketin içine düştüğü krizin nedenlerini irdeliyor:

https://p.dw.com/p/Aa0P

"Biri ticaret şirketi, biri otomobil üreticisi. İlk bakışta birbirileriyle hiçbir bağlantısı olmayan iki şirketin acıklı bir ortak yönü var: Bu iki şirket, sağlıklı bir şirketin kötü yönetim sonucu nasıl enkaza dönüşebileceğinin ibret verici örnekleri. Sektörün uzmanları da işte bu nedenle hem Avrupa’nın en büyük perakende şirketi KarstadtQuelle’nin, hem de dünyanın en büyük otomobil üreticisi olan General Motors’un yönetimini, şiddetle eleştiriyor.

Avrupa Metal-İş Sendikalar Birliği Genel Sekreteri Reinhard Kuhlmann, General Motors ve kardeş şirketi Adam Opel’i tam bir fiyaskoya imza atmakla suçluyor. Kuhlmann, dünya otomobil piyasasında gelişim sürerken şirketin uyuduğunu, şirketin Avrupa kolu yönetiminin anlaşılmaz politikalar izlediğini belirtiyor.

Merkezi Zürih’te bulunan General Motors Avrupa’nın kendi iç sorunları da krizde önemli rol oynuyor. 80’li yılların ortalarında Amerikalı ana şirket ile Alman Opel şirketi tarafından oluşturulan şirkette o günden beri Detroit, Zürih ve Rüsselheim’daki yöneticiler arasında bir güç kavgası yaşanıyor ve bu kavga tüm şirkete büyük zarar veriyor.

Ayrıca General Motors Avrupa’nın başına hep tek işi yönetmek olan yöneticiler getirildi. Bu yöneticiler, Alman otomobil piyasası ile ilgili yanlış ve eksik tahminleri nedeniyle Opel markasının imajına da büyük zarar verdiler. Çıkarılan modeller müşteri yelpazesine hitap etmedi, üretimde tasarruf edildi, otomobillerin adı kötüye çıktı.

Tüm bunların üzerinde tüm azametiyle oturan Amerika’daki ana şirket de yıllar boyunca kendi yönetimindeki iç çekişmelerle meşguldü. Detroit’teki merkezde her yeni gelen şef yeni pazar stratejileri getiriyor, ama daha göreve gelmesinin üzerinden fazla geçmeden işten çıkarılıyordu.

Avrupa’nın en büyük perakende şirketlerinden KarstadtQuelle de iflasın eşiğine gelişini yönetimine borçlu. Şirket özellikle Berlin duvarının yıkılışının ardından kontrolsüz bir şekilde hızla büyüdü. Eski patronlar Walter Deuss ve Wolfgang Urban hızlı büyümenin verdiği cesaretle yeni ve hatta kendi alanlarına yabancı işlere girdiler, yeni şirketler satın aldılar. Ama tüm bunlar şirketin sınırlarını zorladı.

Birdenbire KarstadtQuelle imparatorluğuna Alman spor kanalı, fitness stüdyoları, hatta bir de Amerikan kafe zinciri eklenmişti. Şirket bu süre içinde yurtdışını ihmal etti. Almanya’da tüketimde yaşanan durgunluk da şirkete ağır darbe indirdi. KarstadtQuelle şimdi yeniden kendi çekirdek alanına odaklanmayı ve şirket yapısına uymayan herşeyden uzak durmayı planlıyor.

KarstadtQuelle ve Opel için kurtarma eylemi zamanında gerçekleşecek mi, bunu kimse bilemiyor. Sendikalar işten çıkarmaları engellemek için savaşıyor ama yönetimle görüşmelerinde kötü bir şüpheye yakalanmadan da edemiyorlar: Acaba şirketler krizi, uzun vadede ücretleri aşağı çekebilmek için mi kullanıyor?"