1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kıbrıs kayıpları aranıyor

3 Kasım 2009

1960’larda çıkan çatışmalardan ve Türkiye’nin 1974 yılı Temmuz ayında adaya yaptığı müdahaleden sonra yüzlerce Rum ve Türk kayboldu. Kaybolanlar ile savaş kurbanlarının yakınları Kıbrıs’ta ortak bir girişimde buluştu.

https://p.dw.com/p/KLuP
Fotoğraf: AP GraphicsBank/DW

Türk ve Rum bölgelerine ayrılmış olan Kıbrıs'ta yanıtı henüz verilmemiş birçok soru bulunuyor. Bunlardan biri de kayıp sayılan iki bin dolayındaki Kıbrıslı'nın kaderi. Yaklaşık bin beşyüz kadar Kıbrıs’lı Rum ile beşyüz kadar Kıbrıs’lı Türk, 1960’larda çıkan çatışmalardan ve Türkiye’nin 1974 yılı Temmuz ayında adaya yaptığı müdahaleden sonra kaybolmuştu. Kaybolanlar ile savaş kurbanlarının yakınları Kıbrıs’ta ortak bir girişimde biraraya geldi. Girişimin temsilcileri Berlin’deki Heinrich-Böll Vakfı’nda çalışmalarını kamuoyuna tanıttılar.

Initiative der Angehörigen der Vermissten auf Zypern Maria Georgiadou und Andreas Syzinos
Maria Georgiadou ve Andreas SyzinosFotoğraf: DW / Kouparanis

"Onuruyla toprağa vermek istiyorduk"

Berlin’deki toplantıda bir konuşma yapan Kıbrıs’lı Rum Andreas Syzinos, 'Kurban yakınlarının birincil sorunu, kurbanların akıbeti ve cesetlerinin ne olduğudur', dedi. Syzinos’un ailesi, 1974’te Türk askerlerinin misilleme sırasında vurdukları babasının kemiklerini kısa bir önce teslim almıştı. O zamana kadar babanın akıbeti konusunda zihinlere hep soru üzerine soru takılı kalmıştı: “Acaba tam nerede yatıyordu? Kemikleri etrafa saçılmış bir halde miydi? Acaba cesedini köpekler mi yemişti? Nerede kurşunlandığını biliyorduk, ama cesedine ne olduğunu bilmiyorduk. Biz sadece kemiklerine ulaşmak, cenazesini onuruyla toprağa vermek istiyorduk. Böylece huzura kavuşmuş olacaktık; herşeyden önce de yaşlı annem huzur bulacaktı.”

Initiative der Angehörigen der Vermissten auf Zypern
Kıbrıs'ta kayıpları arayan sivil toplum hareketinin üyeleriFotoğraf: DW / Kouparanis

Geçmişe yolculuk

Kıbrıslı iki toplumun ortak girişimi ile bu travmatik tecrübelerin üstesinden gelinmeye çalışılıyor. Maria Georgiadou da, girişimin diğer üyeleri gibi, kaybolan anne babası ile kardeşlerinin kaderi üzerine şunları açıkladı: “Yakınlarımın öldürülmesine ilişkin konuşmaya başladığımda, onlara neler olduğunu düşündüğümde tamemen hislerimin etkisine giriyordum ve Türklere, Kıbrıslı Türklere karşı içimde nefret duyguları kabarıyordu. Bu durum Sevilay Berk adındaki Kıbrıslı Türk’ü tanıyınca değişti. O daha 17 yaşındayken anne-babası öldürülmüştü. O zaman anladım ki, biz de masum değilmişiz.”

Örneğin Hüseyin Akansoy ve ailesine yapılanlar… Annesi, dört kardeşi ve büyük annesi ile toplam 30 kadar yakın akrabası 1974 yılında çevredeki köylerden gelen Rum milliyetçileri tarafından katledilmiş. Yüzündeki acı ve üzüntü, Hüseyin Akansoy’un travmayı bugüne kadar atlatamadığını gösteriyor. Ama o buna rağmen bu girişimin içinde yerini almış: “Burada Andreas Syzinos’la, Maria Georgiadou ile ve daha birçok Kıbrıs’lı Rum ile tanıştım. Bizi sıkı bir dostluk bağı birbirimize bağlıyor. Bundan çok mutluyum. Başka şartlar altında tanışmış olmayı arzu ederdim. Ama hayatın realitesi bu. Bugün burada birbirimize yakınız ve acımızı paylaşıyoruz. Çünkü insanın acısı başkalarıyla paylaştıkça azalır. Bu, bizim Kıbrıs’taki iki halk grubuna vermek istediğimiz mesajdır.”

Initiative der Angehörigen der Vermissten auf Zypern Sevgül Uludag
Gazeteci Sevgül UludağFotoğraf: DW / Kouparanis

Kıbrıslı gazetecinin girişimi

Girişimin kurulmasına Sevgül Uludağ öncülük etmiş. Bir çok uluslararası ödül alan Kıbrıs’lı Türk gazeteci, Kıbrıs’taki Türk ve Rum gazetelerinde kaybolan insanlar hakkında bilgi vermiş, onların nerede ve nasıl öldüklerini rapor etmişti. Bu makaleler Kıbrıs’ın Türk ve Rum toplumları arasında büyük ilgi uyandırmış, kitle mezarlarının aranmasına hız verilmişti. Gazeteci Sevgül Uludağ şunları söylüyor: "Suç işleyenlere ne yapacağımızı oturup birlikte tartışmamız lazım. ‘Yaptığın şey iyi değildi’ deyip, bunun üzerine sünger çekerek, onları affedecek miyiz? Yoksa Güney Afrika örneğindeki gibi onları mahkeme önüne mi çıkartacağız? Yaptıklarını eksiksiz itiraf ederlerse, affedilirler. Ama yalan söyledikleri ortaya çıkarsa, cezaevine girerler. İşte bu konuda toplumlararası uzlaşma sağlanmalı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Panagiotis Kouparanis / Çeviri: Veli Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günalatay