1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Küreselleşmede enerji kavgası

Volker Waganer13 Ocak 2007

Rusya ve Belarus arasında günlerdir süren petrol krizine çözüm bulundu. İki taraf imzaladığı anlaşmayla uzlaştı ama enerji kavgasının önümüzdeki dönemde de dünya siyasetinde önemli bir rol oynaması bekleniyor.

https://p.dw.com/p/AZY0
Hammadde zengini ülkeler gelecekte politikada daha fazla ağırlığa sahip olacak
Hammadde zengini ülkeler gelecekte politikada daha fazla ağırlığa sahip olacakFotoğraf: AP

Rusya ve Belarus’un petrol fiyatlarında anlaşamaması yüzünden Almanya’nın da aralarında bulunduğu Avrupa’ya giden petrol vanaları üç gün boyunca kapatılmıştı. Moskova ve Minsk’in aralarındaki fiyat anlaşmazlığını dün giderdiği haberi geldi. Rus Itar Tass ajansından gelen habere göre, Belarus Rusya’dan satın alacağı petrole ton başına 53 dolar vergi ödeyecek. İki ülke arasındaki petrol krizi, enerji kaynaklarının siyaset dünyasındaki ağırlığının giderek arttığını gösterdi. Enerji zengini ülkeler, dünya siyasetinde giderek güç kazanıyor. Demokrasi ve insan hakları konularında sık sık eleştiri oklarına hedef olan Rusya, petrol ve doğalgaz zengini bir ülke olması sebebiyle itibarından hiçbirşey kaybetmiyor. Dünya ekonomisinin giderek büyümesi, enerjinin pahalılanmasına yolaçıyor. Hem enerjiye talep, hem de Almanya’nın da aralarında bulunduğu Avrupa Birliği’ne üye birçok ülkenin, enerji zengini ülkelere bağımlılığı artıyor.

Almanya'nın enerji bağımlılığı

Örneğin Almanya ihtiyacı olan petrol ve doğalgazın yüzde 35’ini Rusya’dan temin ediyor. Petrol ihtiyacının sadece yüzde 3, doğalgazın ise yüzde 16’sını kendisi temin eden Almanya, Rus enerji pazarına bağımlı olan ülkeler arasında yerini alıyor.

Avrupa Birliği’nin geneline bakıldığında da durum farklı değil. Birlik üyesi ülkeler petrolün yüzde 82, doğalgazın ise yüzde 57’sini başka ülkelerden karşılıyorlar. Petrol ya da doğalgaz vanalarının birkaç günlüğüne bile kapatılmasının hem politika, hem de ekonomide ne gibi endişelere yolaçacağı, Rusya ile Beyaz Rusya arasındaki petrol kavgasında açıkça görüldü. Rusya’nın vanaları kapatması sadece Belarus’u değil, Ukrayna, Almanya ve Polonya’yı da etkiledi.

Putin sahip olduğu gücün farkında

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ülkesinin hammadde zengini olmasından dolayı sahip olduğu gücün farkında. 2006 Temmuz’unda St. Petersburg’da yapılan G8 ülkeleri zirvesinde, „küresel enerji temini“ konusunu, gündemin ilk sırasına yerleştirmesi de, tesadüf değildi. Ancak bu durum G8 ülkelerinin Dönem Başkanlığı’nı devralan Almanya’yı endişelendirmiyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya’nın 40 yıldan fazla bir süredir güvenilir bir partner olduğunu vurguluyor. Ancak AB içinde Rusya’ya güven tam değil. Alman Ekonomi Bakanı Bakanı Michael Glos da Rusya’ya şüpheyle yaklaşan politikacılar arasında. Glos, Rusya ile Belarus arasında yaşanan petrol krizi sonrasında, Rusya’dan enerji teminatına alternatif yollar aranmasını istedi. Bakan, „Petrol krizi, enerji konusunda sadece Doğu’ya yönelmememiz gerektiğini gösterdi“ dedi.

Alternatifler tartışılıyor

Avrupa ülkeleri bu gelişmeler ışığında alternatif enerji kaynaklarını araştırıyor. Hazar Denizi’nden Türkiye üzerinden geçecek yeni bir petrol boru hattının Avrupa’ya birçok alternatif ülke sunması umud ediliyor. Ancak AB enerji tasarrufunu da kafa yoruyor. Hedef 2020 yılına kadar enerji kullanımını yüzde 13 oranında azaltmak ve 100 milyar euro tasarruf etmek. Brüksel’in bir başka planı ise gelecekte AB ülkeleri için petrol ya da doğalgaz siparişini toplu halde vererek indirim talep etmek.

Enerji pazarında fiyat artışı

AB enerji tasarrufunun yollarını ararken, enerjide fiyatlar giderek yükseliyor. Fiyatların artmasının bir nedeni, Çin ya da Hindistan’ın ekonomisinin son yıllarda patlama yaşaması ve enerji kaynaklarına talebinin artması. Bu da enerji pazarında fiyatların yükselmesini kaçınılmaz kılıyor. Uzmanlar sadece Hindistan’da önümüzdeki 25 yıl içinde, enerji ihtiyacının üç ila dört kat oranında artmasını bekliyor.