1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

0303 Wetter Klima

5 Mart 2010

Avrupa'da son dönemde şiddetli fırtına ve sel felaketleri birbirini kovaladı. Peki bu meteorolojik felaketler, küresel ısınmanın bir sonucu mu?

https://p.dw.com/p/MJgX
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Geçen hafta sonu etkili olan ve saatteki hızı zaman zaman 150 kilometreye kadar ulaşanan 'Sintia' kasırgasında ölenlerin sayısını 50'yi aştı. Özellikle Fransa'da kasırga nedeniyle bir anda hayat felç oldu. Kuzey Afrika ve Portekiz'e bağlı Madeira adasında ise şiddetli yağış, onlarca can aldı. Arka arkaya meydana gelen ve büyük can ve mal kaybına yol açan bu meteorolojik felaketlerden sonra 'Acaba tüm bunlar küresel ısınmanın bir sonucu mu?' sorusu da akıllara geliyor.

Olumsuz gelişmelerin habercisi değiller

Karlsruhe'deki Teknoloji Enstitüsü'nden meteorolog Bernhard Mühr, Avrupa'yı kasıp kavuran Sintia kasırgası ve benzeri meteorojik olayların, ille de olumsuz gelişmelerin habercisi olarak algılanmaması gerektiğini söylüyor:

''Sintia elbette ender görülen bir doğa olayıydı. Gerçi son yıllarda yaşadığımız diğer kasırgalara bakacak olursak, örneğin bundan iki yıl önce etkili olan 'Emma' çok daha şiddetliydi. Aynı şekilde 2007 yılındaki 'Kyrill' kasırgası da öyle. Ama şunu belirtmekte yarar var: Orta Avrupa'da ve Almanya'da yaşanan soğuk hava dalgası bizim kış koşullarımıza göre tamamen normal bir durum. Bunlar sadece düzensiz bir şekilde ortaya çıkıyor, hepsi o.''

Madeira / Funchal / Hochwasser
Fotoğraf: AP

Önceden tespit edilmesi güç meteorolojik koşullar

Meteoroloji uzmanı Mühr, günümüzde 'Sintia' gibi kasırgaları önceden tespit etmenin mümkün olduğunu belirtiyor. Ancak Mühr, yine büyük felaketlere yol açan ama küçük bir alanda ya da yerel olarak ortaya çıkan meteorolojik koşullarının, önceden tahmin edilmesinin çok güç olduğunu kaydediyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Portekiz'in Atlantik Okyanusu'ndaki adası Madeira'da meydana gelen ve yaklaşık 42 kişinin ölümüne yol açan veya Fas'taki bir minarenin yıkılmasına neden olan şiddetli yağışlar gibi. Mühr, bu bölgelerde her zaman benzer felaketlerin hesaba katılması gerektiğini ifade ediyor.

''Madeira adasındaki durum gerçekten alışılmadık bir felaketti. Yağış çok şiddetliydi; Afrika'da da aynı şekilde... Ama yine şunu belirtmekte fayda görüyorum: Eğer bu bölgelerde yağmur yağarsa, bu genelde çok yoğun bir şekilde oluyor. Bu durum fırtanayla beraber ortaya çıktığında ortalığı yakıp yıkıyor. Çünkü o zaman yağışların şiddeti artıyor. Bunun sonucunda da can ve mal kaybına yol açan sel felaketleri yaşanıyor. Ve bunlar son derce hızlı bir şekilde cereyan ediyor."

Flut in Polen
Fotoğraf: AP

İklim değişikliği ile ani iklim değişimlerinin farkı

Kiel Üniversitesi'ne bağlı Leibniz Enstitüsü'nden iklim profesörü Moyib Latif, yaşanan alışılmadık hava koşullarından, örneğin Almanya'da bu kış uzun süre karın yerden kalkmamasından, küresel ısınmaya dair genel bir çıkarım yapılamayacağını belirtiyor. Professor Latif, biliminsanlarının iklim değişikliğiyle, ani iklim değişimi arasındaki farkı sık sık açıklamak durumunda kaldıklarını söylüyor:

''İklim değişikliği, sanki yıldan yıla artan bir sıcaklıkmış gibi doğrusal olarak kademeli gelişen bir süreç değil. Çok sayıdaki iklim olayının bileşiminden meydana gelen bir süreç bu. Son 100 yıldaki iklim değişikliklerini 'düzenli' değil, tam tersine 'düzensiz' olarak nitelendirmemiz gerekiyor. O nedenle uzun bir zaman dilimini hesaba katarak bakmakta fayda var. İşte o zaman dünyanın giderek ısındığı bariz bir şekilde görülür.''

© Deutsche Welle Türkçe

Irene Quaile / Çeviren: Başak Demir

Editör: Murat Çelikkafa