1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsviçre AB'ye yaklaşıyor mu?

Joachim Schubert Ankenbauer6 Haziran 2005

İsviçre halkı, hafta sonu yapılan referandumda AB’de serbest dolaşımı sağlayan Schegen Anlaşması ve AB ülkelerinde ortak mülteci politikası öngören Dublin Anlaşması’na onay verdi. İsviçre’de referandumdan çıkan „evet“ yanıtı ne anlama geliyor? Alman Radyolar Birliği Cenevre Muhabiri Joachim Schubert Ankenbauer’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZwE

“İsviçre’de yapılan referandumda ‘evet’ oylarının fazla çıkması, ‘İsviçreliler’e ne oldu’ sorusunu akla getiriyor. AB, Fransa ve Hollanda’da yapılan AB Anayasası’nın reddedildiği referandumlarla iki tokat yemenin şokunu üzerinden atamamışken, İsviçreliler AB’nin iki anlaşmasına onay verdi. İsviçre halkı birdenbire AB’ne sıcak mı bakmaya başladı? İsviçre, AB üyeliği yolunda mı ilerliyor?

Bu soruların yanıtı kesinlikle hayır. İsviçreliler hala AB’yi eleştirip, kendilerini birlik üyeliğine uzak hissediyorlar. Schengen Anlaşması’na ‘evet’ denilmesini savunanların, Brüksel’le yakınlaşıldığı iddialarına maruz kalmamak için her türlü açıklamadan kaçınması da bu korkularını gösteriyor.

İsviçre’de politika sahnesinde ülkenin AB üyeliği için açık açık mücadele eden hiçbir politikacı yok. En büyük korku, seçmenlerin muhafazakar İsviçre Halk Partisi’ne kaptırılması. Bu parti vatandaşların, küresselleşme ile genişleyen AB’ne duyduğu korkudan, güvensizlikten yararlanıyor.

İsviçre’de Schengen ve Dublin anlaşmalarına onay verilmesi, ülkenin AB’ye girme isteğini göstermiyor. Tam tersine İsviçre güvenlik adına bu kararı verdi. İsviçre bu anlaşmalara ‘evet’ diyerek, AB’ye karşı donanımını sağlamış oldu. Aslında bu durum, İsviçre’nin Avrupalı birçok komşusuyla bazı konularda düzenlemelere gitme ihtiyacı olduğunu gösteriyor. İsviçre, bunu iki anlaşmalarla gidermeye çalışıyor. Yani, bir bakıma AB ile arasına mesafe koyuyor.

Bir benzetme yapmak gerekirse Fransızlar ya Hollandalılar, AB Anayasa referandumuyla masanın üzerinde duran menüyü tekrar mutfağa gönderirken, İsviçreliler menüden kendilerine uyanları didik didik edip alıyor. Bu durum, İsviçre ile AB arasındaki ikili anlaşmalar problemleri çözdüğü sürece devam de edecek.

Bunun işlemesinin tek nedeni, İsviçre’nin AB’nin kaderini etkileyecek bir ülke olmaması, yani küçük bir ülke olması. İsviçre ile AB arasındaki bu ilişkinin ne kadar süre böyle işleyeceği Eylül ayında belli olacak. Çünkü İsviçreliler, Eylül ayında birliğin yeni üye ülkelerine iş pazarlarının kapılarını Fransa, Almanya ya da İtalya’ya olduğu gibi açıp açmayacaklarına karar verecekler.

İsviçreliler, bu referandumda ‘hayır’ oyu kullanabilir. Sonuçta, İsviçre için ilk sırada gelen ülkenin çıkarları. Bu da meşru bir istek. Yani, Avrupalılar kendilerine olan zedelenmiş güvenlerini yeniden kazanabilmek için İsviçre’den başka koltuk değneği aramak zorunda kalacak.”