1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Lifestyle

İstanbul'a aşık bir Alman...

16 Haziran 2017

Alman şair ve romancı Göritz, 1930’lu yıllarda çoğu İstanbul’da geçen bir aşk romanı üzerinde çalışıyor. Kente aşık bir Alman'ın kalemi ve genç bir Amerikalı kadın gazetecinin gözünden İstanbul ve aşkı anlatmak amacı.

https://p.dw.com/p/2enHF
Istanbul, Lesung Matthias Göritz, deutscher Dichter
Fotoğraf: DW/K. Akyol

Çağdaş Alman edebiyatının İstanbul sevdasıyla da tanınan yazarlarından Matthias Göritz, dün akşam Beyoğlu’ndaki Goethe Enstitüsü’nde okurlarıyla buluşarak, Türkçe’de geçen yıl “Aşk Benim Dilsizliğim” adıyla yayınlanan kitabından şiirler okudu.

Göritz'e, şiirlerini Türkçe’ye çeviren şair Efe Duyan da eşlik etti. Göritz, aşk, yaşam ve  şehirler temalı şiirlerinden bazılarını Almanca okurken, Duyan da aynı şiirleri kendi Türkçe çevirisinden seslendirdi.

Göritz’in şiirlerindeki temaların başını çeken aşk, şehirlerle çok bağlantılı. Moskova, Paris, Chicago ve New York’ta yaşamış bir şair ve romancı Göritz. Ama İstanbul, kendi ifadesiyle, aşkla sevdiği şehirlerin başında geliyor.

Bu nedenle, özellikle son yıllarda İstanbul’a sıklıkla yolunu düşürüyor. 2015 yılında Almanya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Tarabya Kültür Akademisi’nin burslu yazarı olarak İstanbul’daydı. Geçen yıl İstanbul Kitap Fuarı’nın konuk ülkesi Almanya’dan katılan sanatçılar arasındaydı. Bu yıl da, bir kez daha Tarabya Kültür Akademisi'nin burslu konuğu.

Şu sıralarda, İstanbul üzerine bir aşk romanı yazıyor. Göritz’le, dünkü okur buluşmasından sonra kısa bir söyleşi yaptık.

DW Türkçe: Genel olarak İstanbul maceranızı ve bunun sanatınıza etkilerini konuşmak istiyoruz.

Göritz: İstanbul’a ilk indiğiniz zaman bir taksiye binerseniz eğer, -ama ben genelde otobüsü, metroyu ya da vapuru tercih ederim- İstanbul’la nasıl bir ayrışım, nasıl bir çatışma içine girebileceğinizi bilirsiniz. Aslında az önce Moskova’yla ilgili şiirimi okurken, bir anda yaşadığım diğer şehirler çağrışım yaptı. Dünyanın farklı şehirlerinde yaşadım. Buralardaki otobüsle veya metroyla yolculuklarımı hatırlarım. Ama beni İstanbul’da en çok etkileyen, burada vapurla seyahat edilebilmesi. Aslında diğer şehirlerle karşılaştırdığımda bir sıralama yaparsak, İstanbul mutlaka bunların başında gelir. İstanbul’da beni en çok çekenlerden biri de şu: Kendinizi bir anda saçınızı başınızı yolabileceğiniz bir trafiğin içinde bulabilirsiniz, ama bir köşeyi döndüğünüzde, hiç beklemediğiniz, kedilerle dolu, sakin bir çıkmaz sokağa girmiş olabilirsiniz.

DW Türkçe: Bu anlattığınız, canlandırdığınız İstanbul, sanatınızı nasıl etkiledi?

Göritz: Bir İstanbul romanı yazmaya başladım. Bu kitap, bugünün İstanbul’u ile 1930’ların İstanbul’unu karşılaştırıyor. Yani bugünün bu karmaşası içerisinde 20 milyon nüfusa ulaşmış bir İstanbul’daki zıtlıklar, karmaşıklıklar, 1930’lardaki İstanbul’un o yalnızlığını, sadeliğini, yani bu kadar büyümemiş halini karşılaştırma etkisi verdi bana.  İstanbul’la ilgili okuduğum romanlar içinde beni en çok etkileyen Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanları oldu. Şimdi yazdığım romanda da aslında, biraz o Huzur’daki, 1930’lardaki İstanbul’un huzurunu arıyorum.

Göritz Beyoğlu Goethe Enstitüsü'nde okurlarıyla buluştu.
Göritz Beyoğlu Goethe Enstitüsü'nde okurlarıyla buluştu.Fotoğraf: DW/K. Akyol

DW Türkçe: Roman İstanbul’da geçiyor ve İstanbul’u mu konu alıyor?

Göritz: Evet, romanın çoğu İstanbul’da geçiyor. Esasında, Amerikalı genç bir gazeteci kadının gözünden 1930’lu yıllardaki İstanbul anlatılıyor. Bir Alman yazarın kaleminden, ama Amerikalı bir gazetecinin ağzından. İstanbul çok hızlı değişim geçiren bir şehir. 1930’lardan bu tarafa bakıldığında, inanılmaz hızla gelişme temposu gösterdiği görülüyor. Peki, içinde yaşayan biri bu tempodan nasıl etkileniyor? Aynı kalabiliyor mu, yoksa nasıl bir değişikliğe uğruyor? Bu hıza, bu tempoya kendini uydurabiliyor mu? Kitap biraz bununla da uğraşıyor. Ama sonuçta yine aşk üzerine bir roman.

DW Türkçe: Ne zaman bitireceksiniz?

Göritz: 80 sayfasını yazdım. Herhalde, ilkbahara tamamlamış olacağım.

DW Türkçe: Anlaşılan bu romanınızda, şiirlerinizdeki gibi yine aşk, yine şehir var. İstanbul aşka bakış açınızı etkiledi mi?

Göritz: Aslında aşk insanlar arasında bir sır. Hatta topluluklar arasında, ülkeler arasında kalan ve yaşayan, canlı kalabilen bir sır. İnsanın içinden dışarı çıkan ve dışarıya vermek istediği, bunun için çaba sarf ettiği bir duygu aşk bence. İki kıta üzerinde kurulmuş İstanbul’un, -ki bunu bağlayan boğaz var arasında- bu iki İstanbul’un arasındaki şey de aşk. İki kıta üzerinde bulunan bir aşk. Bir şair, bir yazar için aşk, şehirlerin birbirleriyle ilişkisi, insanların birbirleriyle ilişkisi gibi bir şey. Aşktan söz edince, sözlerin ne kadar kifayetsiz, ne kadar etkisiz, ne kadar yetersiz olduğunu hissediyorsunuz.

DW Türkçe: Türkçe’ye çevirilen kitabınızda “Aşk Benim Dilsizliğim” derken kastınız bu mu?

Göritz: Aşk, dinle, politikayla ya da başka bir şeyle anlatılmayan bir kelime. Aşk bambaşka bir kelime. Onun için dilsizlik, aşk. Diğer tanımlarda da bir dilsizlik var. Ama aşktaki dilsizlik bunlardan çok farklı. Aslında merakla bekliyorum, romanım yayınlandığında okurlar aşkı ve İstanbul’u, benim açımdan nasıl görecekler acaba? Benim yazdığım açıdan onların İstanbul’u nasıl olacak? Bana her zaman sorulan sorudur, en çok hangi şehirde yaşamak istediğim. Tokyo mu?  New York mu? Diğer büyük şehirler örnek verilerek sorulur hep. Ben “İstanbul’da yaşamak istiyorum” dediğim zaman da, “Bu kadar karmaşık bir şehirde neden yaşamak istiyorsun?” sorusu gelir. “İşte, aşk bence bu” diyorum.

© Deutsche Welle Türkçe