1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsrail'e "saldırılara son" çağrısı

Thomas Reinke5 Ekim 2004

BM Güvenlik Konseyi’nin dün New York’ta yapılan oturumunda, başta AB olmak üzere pekçok ülke, İsrail’in Gazze’de giriştiği son operasyonları kınadı ve Şaron yönetimini saldırıları derhal durdurmaya çağırdı...

https://p.dw.com/p/Ab70
İsrail'in Gazze Şeridi'nde düzenlediği operasyonlarda çok sayıda sivil de hayatını kaybetti...
İsrail'in Gazze Şeridi'nde düzenlediği operasyonlarda çok sayıda sivil de hayatını kaybetti...Fotoğraf: AP

Aslında Güvenlik Konseyi’nde yaşananlar, Ortadoğu konulu daha önceki oturumların bir tekrarını andırıyordu. Arap Birliği, Filistin’i temsilen Konsey’e yaptığı çağrıda, İsrail’i değim yerindeyse ”prangalara vurmak” için bir karar çıkartmak üzere acilen harekete geçmesi gerektiğini savundu. İsrail’in BM nezdindeki daimi temsilcisi Dan Gillerman ise her zamanki sert üslubuyla, Gazze’deki kapsamlı askeri harekatın haklı gerekçelere dayandığını ileri sürdü ve şöyle dedi:

”Biz burada konşurken, İsrailli masum sivillerin üzerine, onları terörize etmek için Gazze’den adeta füze yağdırılıyor. Böyle bir durum kabul edilemez. Benzer bir olayla karşı karşı kalmaları halinde burada temsil edilen hiçbir ülkenin buna seyirci kalacağını sanmıyorum.”

İslam ülkelerinin tepkisi

İslam ülkelerinden temsilcileriyse İsrail’in, Gazze’deki sivil yerleşim birimlerini vurup çok sayıda masum sivili öldürmekle hem savaş suçu işlediğini hem de devlet terörü uyguladığını ifade ettiler. Örneğin, Cezayir Büyükelçisi, otobüse konulan bir bomba ile evlere tanklardan ateş açılması arasında hiçbir fark olmadığını belirtirken, Pakistan Büyükelçisi Münir Bakram şu noktaya vurgu yaptı:

”İsrail’in, birliklerini Gazze Şeridi’nden çekmesini sağlama konusunda Güvenlik Konseyi’nin hem siyasi hem de manevi yükümlülüğü vardır. İsrail, Filistin bölgelerindeki cinayet ve tahribatlara bir an önce son vermelidir."

AB ülkelerinden kınama

İsrail’e tepki gösterenler sadece Arap ülkeleriyle sınırlı kalmadı. Şaron yönetiminin altı gün önce başlattğı ve en az 80 Filistinli sivilin öldüğü saldırılar, AB ülkeleri tarafından da kınandı. Filistin özerk yönetimini, teröristlerle daha etkin mücadeleye çağıran AB, ancak İsrail’in tutumunun da kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Almanya’nın BM nezdindeki daimi büyükelçisi Günter Pleuger, uluslararası hukuka riayet edilmesi gerektiğini söyledi:

”Şüphesiz ki İsrail’in kendini savunmaya ve halkını militanların saldırılarına karşı korumaya hakkı var. Ancak bu hakkın, uluslararası hukuk çerçevesinde kullanılması gerektiğine inanıyoruz.”

Sadece "açık bir forum"

Ancak Ortadoğu konulu diğer Güvenlik Konseyi oturumlarında olduğu gibi bu kez de toplantı ”açık bir forum” olmanın ötesine gidemedi. İsrail karşıtları için bu, seslerini duyurmaları için iyi bir fırsattı, hepsi o kadar. Amerikalı Büyükelçi John Danforth, Cezayir’in önerdiği ve İsrail’in kınanmasını öngören karar tasarısının, olayları tek taraflı bir bakış açısıyla irdelediğini belirtti:

”Bu karar tasarısı, bizi barışa değil çıkmaz bir sokağa götürür. Şiddetin döngüsü her zamanki şekliyle devam ediyor. Bir taraf saldırıyor, diğer taraf da buna karşılık veriyor ve bu böylece devam edip gidiyor...”

ABD’nin veto tehdidi devam ettiği müddetçe BM Güvenlik Konseyi’nden, İsrail’i kınayan bir kararın çıkması imkansız. Kaldı ki ABD dışındaki bazı Konsey üyeleri de Cezayir’in hazırladığı karar tasarısını, İsrail aleyhine tek taraflı olarak değerlendiriyor. Ortak bir karar metni üzerindeki uzlaşma arayışlarının New York’ta bugün de devam etmesi bekleniyor.