1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İslam Konferansı’nda ayrılık

14 Mayıs 2010

Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından 4 yıldır düzenlenen İslam Konferansı’ndan bir organizasyon daha çekildi. Müslümanlar Merkez Konseyi’nin ayrılma kararıyla toplantılara katılım daha dar bir çevreyi kapsar hale geldi.

https://p.dw.com/p/NNHZ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/AP/Montage DW

Almanya’daki Müslümanların, İslam Kültür Merkezleri Birliği ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), dışındaki temsilcileri yuvarlak masa toplantılarında yer almayacak. Konferansa, Almanya’daki İslam hayatının etnik ve dini özelliklerini yansıtan şahıslar da davet edildi. Bunların arasında İslam dinini seçen, İslam din bilgisi öğretmeni Bernd Rıdvan Bauknecht de var.



4'ncü İslam Konferansı, 25 Haziran 2009'da, Hamburg'da yapıldı
4'ncü İslam Konferansı, 25 Haziran 2009'da, Hamburg'da yapıldıFotoğraf: AP

Almanya İslam Konferansı’nın ikinci turunda, Almanya’da yaşayan Müslümanların eğitim yoluyla topluma uyumlarının sağlanması, bütün Alman okullarında İslam din dersi verilmesi, Alman yüksek okullarında ilahiyatçı yetiştirilmesi ve imamların eğitimi gibi konulara ağırlık verilecek. Kadın – erkek eşitliği ile radikalizm ve toplumsal kutuplaşmanın önlenmesi de gündemde yer alıyor. Almanya’daki Müslümanların temsilcileri ise cemaatleri yakından ilgilendiren bütün problemlerin ele alınıp, Almanya’daki İslam aleyhtarlığıyla İslam’ın resmi din olarak tanınması gibi konuların da tartışılmasını istiyor. Bernd Rıdvan Bauknecht, Berlin’deki toplantılarda İslam din dersi öğretmenliği sırasında edindiği tecrübeleri, din eğitimini ve gençlik çalışmalarını tanıtmak istediğini söylüyor:

“En önemlisi, bilimsel din dersi öğretmenliği gibi geniş bir alanı akademik bir temele oturtmak olmalı. Bunda İslam ilahiyatçılığıyla Katolik ve Protestan kiliselerinin din öğretim bilgisinden yararlanmak gerekir.”


Eğitim politikası tartışması

Alman İslam Konferansı’na karşı çıkanlar, eğitim politikasının eyaletlerin yetki alanına girdiğini, bu bakımdan Berlin’deki toplantıların propagandadan başka amaç taşımadığını öne sürüyorlar. Bu görüşe katılmayan 44 yaşındaki İslam din dersi öğretmeni Bauknecht, tartışma ortamında ortak problemlerin çözümüne katkıda bulunabilecek önerileri olduğunu anlatıyor:

“Bence federal devlet bağlantıları sağlayıp ilkeleri belirlemeli ve bütün istişarelere yol gösterici olacak bir çeşit enstitü kurmalı. Üniversitelere danışmanlık yapıp araştırmalar başlatılmalı ve eyaletlere yol gösterici olunmalı. Din öğretmeni eğitiminde karşılaşılan sorunlara ortaklaşa çözüm aranmasını kolaylaştırıcı buluşmalar tertiplenmeli.”



13 Mart 2008 tarihli İslam Konferansı'ndan bir görüntü
13 Mart 2008 tarihli İslam Konferansı'ndan bir görüntüFotoğraf: AP

Bernd Rıdvan Bauknecht 1992 yılında Müslüman olduktan sonra Tübingen Üniversitesi’nde İslam din bilgisi ve kültür bilimleri tahsili görmüş. Bonn’un çeşitli okullarında İslam dini öğretmenliği yapıyor. İslam dinini öğrettiği okullar arasında, derslerine öğrencilerin yarısının devam ettiği Katolik kilisesine bağlı bir ilkokul da var. Köln Üniversitesi’nde geliştirilen bir eğitim programına uygun olarak bu okulda Arapça öğrenmek, İslam ve Hrıstiyanlık hakkındaki derslere devam etmek ve Müslüman öğrencilere verilen İslam din derslerini seçmek mümkün.


Genç Müslümanlara etkisi

Bu eğitim modelini benimseyen Bonn’daki ilkokul zamanla bütün Alman ilköğretim kuruluşlarına emsal teşkil etmeye başladı. Bu okuldaki Müslüman öğrencilerin yüzde 70’i orta öğrenimini lisede sürdürebiliyor. Bu okulda sadece matematik, Almanca ya da Arapça gibi dersler verilmeyip aynı zamanda öğrencilere farklı din ve kültürlere saygılı olmak da öğretiliyor.

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı İslam Konferansı’nın başlıca amaçları arasında Hrıstiyanlarla Müslümanların birlikte yaşamalarına yardımcı olmak da bulunuyor. Bernd Rıdvan Bauknecht, öncelikle genç Müslümanların doğru yoldan ayrılmamasında Berlin toplantılarının önemli rol oynayabileceğini belirtiyor. Bauknecht, “Benim açımdan en önemli şey, çocuk ve gençlerin öz benliklerini öğrenip, radikal yollara sapmadan benliklerini yaşayabilmeleridir” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ulrike Hummel / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Köylü