1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irkçı saldırılar endişe yaratıyor

Marcel Fürstenau / Berlin (Deutsche Welle) 21 Mart 2009

Almanya’da ırkçı şiddet olaylarında son yıllarda görülen artış uzmanları endişelendiriyor. İçişleri Bakanı Schaeuble, ırkçılıkla mücadelede problemleri küçümsemeden, önemli ilerlemeler kaydettikleri görüşünde.

https://p.dw.com/p/HGkt
Fotoğraf: AP

Almanya Anayasayı Koruma Dairesi'nin hazırladığı rapor, ürkütücü bilançoyu ortaya koyuyor. 2007 yılında 17 bin 176 aşırı sağcı eylem suç kayıtlarına geçti. Suçların üçte ikisini propaganda suçları oluşturuyor. Propaganda suçlarının en öne çıkanı ise anayasaya aykırı sembollerin taşınması. Bu sembollerin en ünlüsü de gamalı haç.

Aşırı sağcı suç eylemlerinin 845'i yaralama olayları. İstatistikî olarak incelendiğinde her güne 2,3 yaralama olayı düşüyor. Gazetelerde bu konuyla ilgili her gün yeni bir haber çıkıyor. Almanya, yabancı aleyhtarlığı, Yahudi düşmanlığı ve ırkçılıkla ilgili saldırılara artık adeta alıştı..

Endişe veren örnekler

Oyuncu Bibiana Beglau, Berlin'de ırkçılığa karşı düzenlenen eylem haftasının açılış konuşmasında, elindeki kâğıttan polis raporlarına geçen ırkçı eylemlerden bazı örnekleri şöyle sıraladı:

"14 Ocak 2009: Dresden yakınlarındaki Pirna'da, koyu tenli bir kadın cadde ortasında ırkçı bir saldırıya uğradı. Polisin verdiği bilgiye göre, fail öncelikle 19 yaşındaki kadına ırkçı hakaretlerde bulundu, ardından da yüzüne yumruk attı.

12 Şubat 2009, Berlin: Angola uyruklu, koyu tenli bir adam, 22 ve 42 yaşlarındaki iki adamın ırkçı hakaretlerine ve saldırılarına maruz kaldı."

Liste uzayıp gidiyor. Bibiana Beglau ve Matthias Freihof, Almancası "Gesicht zeigen" olan, Tavrını Göster İnisiyatifi'nin basın konferansında, yaklaşık 20 dakika boyunca bu korkutucu haberleri okumaya devam ediyorlar. 2000 yılından beri Alman medyasının tanınmış pek çok ismi, inisiyatife destek veriyor.

“Toplum direnç göstermeli”

İnisiyatifin başkanlığını yapan eski hükümet sözcüsü Uwe-Karsten Heye, herkese şu çağrıyı yapıyor:

"Sivil toplum ne kadar güçlü ve işteki, okuldaki, cemiyetteki direnç ne kadar büyük olursa; her türlü ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele etme şansı da o kadar büyük olacaktır."

Heye, Neonazilerin gökten zembille inmediğini, ırkçılığı çevrelerinden öğrendikleri söylüyor. Yüz binlerce gencin diplomaya ve mesleki perspektife sahip olmadığını belirten Heye, bunun elbette ırkçılık ve yabancı düşmanlığını haklı çıkarmayacağının altını çiziyor. Ancak Heye'e göre, yaşanan durumun irdelenmesine yardımcı olması açısından, bu üzerinde düşünülmesi gereken bir nokta.

Irkçılığa Karşı Ulusal Eylem Planı

Resmi düzlemde de bu anlamda yapılmış bir takım girişimler var. Bunlardan biri geçen yıl hayata geçirilen "Irkçılığa Karşı Ulusal Eylem Planı". Bu plan sayesinde Almanya, 2001 yılında Güney Afrika'nın Durban kentinde ırkçılığa karşı düzenlenen dünya konferansında dile getirilen bir isteği de yerine getirmiş oldu. Alman eylem planının ağırlık noktalarını demokrasi, tolerans ve uyum oluşturuyor.

Diğer yandan, Irkçılığa Karşı Ulusal Eylem Planı pek çok eleştiriye de maruz kalıyor.Alman İnsan Hakları Enstitüsü'ne göre plan oldukça genel ve bağlayıcılığı yok.

Sorun yalnızca Neonaziler mi?

Federal Meclis Başkan Yardımcısı ve Sol Parti milletvekili Petra Bau, konuyla ilgili şunları söylüyor:

" Irkçılık Almanya'da genellikle geri planda kalan bir problem… Bu siyasette de böyle. Ve sadece aşırı sağcılar tarafından değil, gündelik yaşamda karşılaşılan ırkçılıkla, kanunla sınırlanan yapısal kararlarla ilgili olarak da herhangi bir şey yapılmıyor. Günlük hayatta sürekli karşılaşılan bu tür ırkçılık yeteri kadar dikkatleri çekmiyor."

İçişleri Bakanı eylem planından memnun

Almanya İçişleri Bakanı, Hristiyan Demokrat Wolfgang Schaeuble ise, eylem planının ırkçılıkla mücadeleye temel oluşturduğu görüşünde. Schaeuble suç ve ayrımcılığın etkili tedbirlerle, erken yardımla ve toplumun birlikteliğini güçlendirmekle engellenebileceğini söylüyor:

"Gerek toplum açısından olsun, gerekse resmi düzlemde… Her şey hazır… Bu nedenle gelişme göstereceğimizden eminim. Problemleri küçümsemeden. Fark edilir ilerlemeler kaydettik. Yani emeğimize değiyor."

Schaeuble’nin bu sözleri birkaç gün öncesine ait.

Berlin'de gençlerin karıştıkları suç eylemleriyle ilgili yeni bir çalışmadan bahseden Schaeuble, araştırmanın ortaya koyduğu gerçeklerden duyduğu endişeyi de gizlemiyor. Nitekim araştırmaya katılan her yedi ortaokul öğrencisinden biri, Almanya'da “çok fazla yabancı yaşadığını” söylüyor.

.