1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran'la AB arasındaki nükleer pazarlık kızıştı

Derleyen: Cem Sey13 Mayıs 2005

İran’ın nükleer enerji programı hakkında uluslararası çekişme sürüyor. İran, Nükleer Silahların Yayılması Anlaşması’ndan ayrılma tehdidi savururken, AB de diplomatik pazarlıkların kesilebileceği ve konunun BM Güvenlik Konseyi’ne gidebileceğinden söz etmeye başladı.

https://p.dw.com/p/AaqT
İran, sahip olduğu nükleer programın barışçıl amaçlı olduğunda ısrar ediyor.
İran, sahip olduğu nükleer programın barışçıl amaçlı olduğunda ısrar ediyor.Fotoğraf: dpa

İran’ın sahip olduğu nükleer program konusundaki pazarlıklar ve diplomasi yerini karşılıklı tehditlere bıraktı. Avrupa Birliği adına İran’la bu ülkenin nükleer programı hakkında pazarlıkları yürüten İngiltere, Fransa ve Almanya üçlüsü, İran’a bir mektup yollayarak, eğer Tahran uranyum zenginleştirme faaliyetine tekrar başlayacak olursa, bunun „olumsuz sonuçları“ olabileceğini belirtti. Diplomatik kaynaklar, „olumsuz sonuçlar“ deyimiyle, konunun BM Güvenlik Konseyi’ne gitmesi ve buradan da İran’a yönelik yaptırımlar kararı çıkmasının kastedildiğini bildiriyor.

Bu da Avrupa Birliği ülkelerinin de bugüne kadar izledikleri diplomatik pazarlık stratejisinden ayrılarak, ABD’nin önerilerini desteklemeye başlaması anlamına geliyor. Washington uzun süreden beri, Tahran’ın nükleer enerji programının sivil değil, askeri amaçlı olduğunu öne sürerek konuyu uluslararası kuruluşun gündemine getirmeye çalışıyor.

Brüksel’in restinin duyulmasından kısa süre sonra İran’ın yarı-resmi haber ajansı ISNA, pazarlıklarda İran’ı temsil eden Hasan Ruhani’nin sözlerine yer verdi. Bu habere göre, İran barışçı amaçlarla nükleer enerji kullanma hakkını sonuna kadar kullanmaya kararlı ve Ruhani bu kararlılığı, “Eğer İran’ın, Nükleer Silahların Yayılması Anlaşması’ndan doğan meşru haklarını kullanamayacaksa, o zaman bu anlaşmaya artık uymayacaktır“ cümlesiyle ifade etti.

Paris ve Londra’nın açıklamaları

Bunu Paris ve Londra’dan gelen açıklamalar izledi. Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier, İran’ı uranyum zenginleştirme konusunda uyararak, „Biz hala İran’ın, sonuçları belli olan bu adımı atmayacağını umuyoruz“ dedi. Barnier, bu adımın, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın kararlarına aykırı olacağını da savundu.

İngiliz Başbakanı Tony Blair de İran’la görüşmelerin kesilebileceğini belirttikten sonra, „bekleyip, görelim“ diye konuştu. Sözlerini „Fakat İran yükümlülüklerini yerine getirmezse, kuşkusuz konunun BM Güvenlik Konseyi’ne getirilmesini destekleyeceğiz“ şeklinde sürdüren Blair, İran karşısında hiçbir seçenekten vazgeçilmeyeceğini ifade ettikten hemen sonra, bu sözleriyle askeri bir seçenekten bahsetmediğini söyledi.

Bu arada kamuoyuna yönelik olarak propaganda savaşı sürerken, Viyana’daki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı merkezinde sessiz bir gelişme oluyordu. Sürpriz şekilde Avusturya’nın başkentine gelen İran’ın özel temsilcisi Sirus Nasıri, uluslararası kuruluşa hükümetinin bir mesajını iletti. Bu konuda resmi bir açıklama yapılmadığı halde, diplomatik kaynaklardan, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetine başlamayı birkaç gün süreyle ertelediği haberi yayılmaya başladı.

İsrail’in üstü kapalı tehdidi

Bu arada, İran’ın can düşmanı kabul edilen İsrail de tartışmaya tuz biber ekti. İsrail Ordu Radyosu’nda konuşan İsrail Genelkurmay Başkanı Moşe Yalon, üstü kapalı bir tehdit savurdu. Yalon, „İsrail kendisine yönelik tehditlere karşılık vermenin bir yolunu her zaman bulmuştur. İran’a uygulanan baskının sonuç vermesini umarım“ şeklinde konuştu. Yalon ülkesinin somut planları olup olmadığından söz etmedi, ama sarf ettiği sözler, Tel Aviv’in 1981 yılında Irak’ın nükleer santralı Osirak’ı bir hava saldırısıyla tamamen tahrip ettiğinin hatırlanmasına neden oldu.