1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran’da yönetim çözüm arıyor

23 Haziran 2009

İran’da iktidar, yeni gösterilere hazırlanan muhalefeti yatıştıracak adımlar atmayı öngörüyor. Gözlemciler, rejimi kurtarmak için gerekirse dünyaca ünlü bazı isimlerin tasfiye edilmesinin tartışıldığını duyuruyor.

https://p.dw.com/p/IXLQ
Fotoğraf: AP

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi, 12 Haziran'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iptal edilmesi talebini geri çevirdi. Konsey, seçimde bazı usulsüzlükler olduğunu duyursa da seçimlerin meşru olduğunu bildirdi.

Bunun yanı sıra resmi haber ajansı IRNA, İran Cumhurbaşkanı ve yeni kabinenin 26 Temmuz ila 19 Ağustos tarihleri arasında mecliste yemin edeceğini duyurdu.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ise dün yaptığı açıklamada, İran’daki gösteriler sırasında sivillere karşı uygulanan şiddette bir an önce son verilmesi çağrısı yaptı. Ban, İranlı yetkililerden ifade ve gösteri yapma özgürlüğü gibi temel haklara saygı göstermesini de istedi.

Muhalefet ise tüm baskılara rağmen protestolardan vazgeçmeye niyetli görünmüyor. İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiği ilan edilen adaylarından Mehdi Kerrubi, önceki gün başkent Tahran'daki protesto gösterilerinde ölenler için perşembe günü tören düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Anayasayı Koruyucular Konseyi geri adım mı attı?

İran’da devlete ait yayın kuruluşları dün, İran'ın en üst denetleme organı olan Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin, seçimde bazı usulsüzlükler olduğunu kabul ettiğini duyurdu. Konsey Sözcüsü Abbas Ali Kedhüdai, 50 şehirde seçmen sayısından daha fazla oy belirlendiğini söyledi. Söz konusu sahte oyların sayısı ise üç milyonu geçiyor.

İran’ın dini lideri Ali Hamaney, geçen Cuma verdiği hutbede, aksini iddia ederek seçimlerin hukuka uygun olduğunu söylemişti. Bununla birlikte, İran yönetiminde seçimlerdeki düzensizliklerin kabul edilip edilmemesi konusunda bir belirsizlik hâkimmiş gibi görünüyor.

Çünkü Konsey’in bildirisinden kısa bir süre sonra yapılan açıklamada, Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin böyle bir şeyi kabul etmediği, batılı medyanın açıklamaları çarpıttığı iddia edildi. Bu itiraf, daha doğrusu sonradan geri alınan itiraf, muhafazakâr güçlerin geri adım atmaya başladığının bir belirtisi olabilir mi? İranlı gazeteci ve siyasi gözlemci Abbas Abdi, bu soruya şu yanıtı veriyor:

“Hayır, bütün seçim süreci sorgulanmadığı sürece, bu bir geri adım olamaz. Muhalefet sadece üç milyon oy yüzünden şikâyetçi değil. Onların talepleri, bu oylarla ilişkili değil. Anayasayı Koruyucular Konseyi, geçmişte sırf bir bölgede bedava akşam yemeği verildi diye parlamento seçimlerini iptal etmişti. Peki, şimdi ne yapıyor?“

İran’ın eski Cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi de Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin güvenirliğinden şüphe ediyor. Hatemi dün yaptığı açıklamada, “Bu kurul, vatandaşların haklarını koruyup özgür seçimleri garanti etmekle yükümlü olduğu halde, görevini yerine getirmediği için eleştiriye maruz kalmıştır. Böyle bir kurula müracaat etmek çözüm değildir“ diye konuştu.

“Konsey göz yumdu”

Fakat Anayasayı Koruyucular Konseyi için sahte oyların büyük bir önemi yok. Çünkü Konsey sözcüsü, usulsüzlüklerin seçim sonuçları üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağını açıkladı. Gazeteci Abbas Abdi, usulsüzlük olduğu yönündeki bu tarz itirafların Konsey’in kusurlu görünümünü kurtarmaya yardımcı olmayacağını düşünüyor:

“Anayasayı Koruyucular Konseyi, öncelikle bu üç milyon oy verilip sayılırken temsilcilerinin nerede olduğunu açıklamalı. Uyuyorlar mıydı? Hayır. Onlar oradaydılar ve bu süreci gözlemlediler. Anayasayı Koruyucular Konseyi, bu süreci seçimlerin ardından değil, seçim sırasında gözlemlemekle yükümlü. Bu gözlemciler o zaman neredeydi?“

Peki, İran’da sular nasıl durulacak? Alman basında yer alan yorumlara göre, İran’daki egemen çevreler içinde, rejimi kurtarmak için Hamaney'i kurban etmeye hazır isimler mevcut. Hamaney’in yerine ise eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşemi Rafsancani’nin geçebileceği konuşuluyor. Örneğin Süddeutsche Zeitung’da yer alan bir yorumda, Rafsancani’nin uygun bir isim olduğu çünkü ılımlı tavrıyla İslam Cumhuriyeti rejimini çökertmeden sorunlara çözüm bulabileceği belirtiliyor. Eğer rejim çökerse ya da dikta yönetimi kurulursa bu, devletin birçok güçlü isminin sonu olur. Gazete, Rafsancani’nin de bu isimler arasında olduğunu savunuyor.

Obama, İranlıların tutumundan etkilendi

Öte yandan, İran’da Nida adlı bir genç kızın gösteriler sırasında kurşunlara hedef olarak öldüğü anı gösteren video görüntüsü tüm dünyada yankı yaratmıştı. Genç kızın nişanlısı, Nida’nın tek arzusunun İran’da demokrasi ve özgürlük olduğunu söyledi. İran’daki kadınların mücadelesini izleyen ABD Başkanı Barack Obama'nın da gördüklerinden etkilediği belirtildi. Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, Obama’nın Nida’nın görüntüsünü izleyip izlemediği yönündeki soruya şu yanıtı verdi:

“Söz konusu bu özel görüntüyü izleyip izlemediğini bilmiyorum. Fakat bu hafta içerisinde meydana gelen olaylarla ilgili bazı görüntüleri izlediğini biliyorum ve bu insanların yürekli tutumu Başkan'ı da etkiledi.”


“Göstericiler hayatlarını tehlikeye atıyor”


Devrim Muhafızları, gösterileri bastırmak için her türlü önlemin alınacağını duyurdu. Zaten can güvenliklerini büyük ölçüde tehlikeye atan göstericilerin, artık çok daha dikkatli olması gerektiği bir gerçek. İlahiyatçı ve yazar Navid Kermani, buna rağmen protesto gösterilerinin devam edeceğini düşünüyor:

“Protestolar muhakkak devam edecektir, ancak geçen haftaki boyutta olmayacaktır. Cumartesi günü gösteri yapanların yeniden sokaklara çıkma konusunu iki kez düşüneceklerini sanıyorum. Zira şu anda İran’da gösteri yapmak, can güvenliği açısından da çok tehlikeli. Buna rağmen gösterilere katılacaklar ise özgürlük için hayatlarını tehlikeye atıyor demektir.”


Derleyen: Başak Sezen

Editör: Murat Çelikkafa