1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran krizi bu aşamaya nasıl geldi?

Mirjam Gehrke / DW4 Şubat 2006

1970 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı imzalayan 140 ülke arasında yer alan İran, bu anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmediği için BM Güvenlik Konseyi’ne havale edildi. Peki İran krizi bu aşamaya nasıl geldi. DW’den Miriam Gehrke’nin haberi...

https://p.dw.com/p/AaCw
Uluslararası toplum, İran'ın nükleer silah üretmesinden endişe ediyor
Uluslararası toplum, İran'ın nükleer silah üretmesinden endişe ediyorFotoğraf: dpa

BM Güvenlik Konseyi’ne havale edilmesi kararlaştırılan anlaşmazlık, 2002 yılında sürgündeki İranlı muhaliflerin, Natanz’ta uranyum işleme ünitesi, Arak’ta ise ağır su reaktörü bulunduğunu açıklamalarıyla patlak verdi. Bunun üzerine tesislerde inceleme yapan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu uranyumun zenginleştirilmesinin enerji üretimiyle ilgisi olmadığını dolayısıyla İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı ihlal etmiş, olduğunu saptadı. Washington ise zengin petrol ve doğalgaz rezervleri bulunan İran gibi bir ülkenin nükleer enerjiye muhtaç olabileceğine inanmıyordu.

Bunun üzerine İran’dan nükleer faaliyetlerini şeffaflaştırıp ayrıntılı bilgi vermesi istendi. Fransa, İngiltere ve Almanya’dan oluşan AB üçlüsü, nükleer faaliyetlere son vermesi için İran yönetimiyle müzakerelere başladı. İran, uluslararası baskı karşısında yumuşadı ve 2003 yılında uranyum zenginleştirme çalışmalarına son vereceğini duyurdu. İran, aynı yılın Aralık ayında, nükleer tesislerde ihbarsız denetleme yapılmasına izin veren Nükleer Silahlarının Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın ek protokolünü imzaladı.

Ancak Tahran, nükleer programıyla ilgili bütün faaliyet planlarını açıklaması için tanınan süreye uymadı. İran yönetimi, 2004 yılının Haziran ayında uranyum zenginleştirme çalışmalarında kullanılan gaz santrifüjlerini de yeniden devreye sokacağını duyurdu.

Gerginlik tırmanıyor

Ve Batı ile İran arasındaki gerginlik hızla tırmanmaya başladı. Tahran yönetimi, 2003 yılının Ekim ayında varılan nükleer faaliyetlere son verilmesiyle ilgili mutabakata uymayacağını açıkladı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun, her türlü uranyum işleme çalışmalarından vazgeçilmesi şeklindeki çağrısına, dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi 2005 yılın Şubat ayında, nükleer programdan hiçbir İran yönetiminin vazgeçmeyeceği cevabını verdi. AB ile İran arasındaki görüşmeler çıkmaza girdi.

O sıralarda İran’da seçim kampanyası sürmekteydi ve geçen yılın Haziran ayında Tahran’ın aşırı muhhafazakar Belediye Başkanı Mahmud Ahmedinejad Cumhurbaşkanı seçildi. Ahmedinejad, ilk açıklamalarından birinde nükleer geliştirme programının sürdürüleceğini duyurdu.

Uranyumun zenginleştirilmesinde kullanılan uranyum heksa floridin üretildiği İsfahan’daki nükleer tesisler 2005 yılının Ağustos ayında yeniden faaliyete geçirildi. Bu çalışmalara son verilmesi karşılığında ekonomik yardım vadeden AB, Tahran’dan ret cevabı aldı. 2005 Kasımın’da AB ve ABD nükleer enerji santralında kullanılacak uranyum yakıt çubuklarının Rusya’daki tesislerde üretilmesini önerdiler. İran bu önerinin ay ortalarından itibaren görüşülmesini kabul etti.

AB ve İran diyaloğu koptu

10 Ocak’ta nükleer tesislerdeki mühürlerin sökülüp çalışmaların yeniden başlatılmasıyla birlikte AB ile İran arasındaki diyalog da koptu. AB, konunun BM Güvenlik Konseyi’ne havale edilmesini istedi. Konsey’in beş daimi üyesi ile Almanya sonunda ortak tutum belirlediler. Güvenlik Konseyi’ne anlaşmazlığın rapor edilmesini Rusya ve Çin de kabul etti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 6 Mart’ta yayınlayacağı anlaşmazlığın durumuna ilişkin rapor Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelere temel oluşturacak.